Mançuryalı Aday geçti | " /> Mançuryalı Aday geçti | "/>

En Sıcak Konular

Talim Terbiye'den Mançuryalı Aday geçti

13 Mart 2008 14:52 tsi
Talim Terbiye'den Mançuryalı Aday geçti Rejimin iki önemli kalesinden biri olan Talim Terbiye Kurulu'nda, kendi deyimiyle 3-5 nöbetini bitiren İrfan Erdoğan'ın hikayesi, devlet aygıtının nasıl adam devşirdiğinin somut ve acıklı bir örneği olarak anlamlı.

Turgay Oğur* / Yeni Şafak


Türkiye'de rejimin iki kalesi olduğu söyleniyor. Biri Türk Silahlı Kuvvetleri, diğeri ise Talim Terbiye Kurulu. Talim Terbiye Kurulu isminden de anlaşılacağı doktriner ve modası geçmiş bir eğitim sistemi üretme mekanizması olarak işlev görüyor. Son olarak da başkanı Prof. İrfan Erdoğan'ın istifası ya da görevden alınmasıyla gündeme geldi.

Kurul eski başkanı Erdoğan her fırsatta Atatürkçü, laik kimliğinden dolayı Bakanlık'la ilişkilerinin koptuğunu anlatmaya çalışıyor. Son olarak da Milliyet Gazetesi'ne uzun bir röportaj verdi. Prof. Erdoğan'ın sözleri; devletin insanları nasıl devşirdiğine, Mançuryalı Aday olgusunun nasıl geçerli olduğuna dair çok ilginç ipuçlarıyla dolu.

LİBERALKEN ULUSALCI MI OLDU?

Milliyet muhabiri başkanla yaptığı ikinci söyleşi olduğunu söylüyor. İlk söyleşi göreve başladığının üçüncü ayındaymış. Devrim Sevimay şöyle diyor: “Bu aslında bizim Prof. Dr. İrfan Erdoğan'la yaptığımız ikinci söyleşi. İlki bundan 18 ay önceydi. Erdoğan, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olalı henüz üç ay geçmişti. Doğrusu o gün karşımızda oldukça liberal bir başkan olduğu izlenimini edinmiştik. Katı bir Atatürkçülük'ten uzak, ABD'de geçirdiği yedi yılın etkisini hissettiren bir Başkan… Bugün oturup konuştuğumuzda ise Erdoğan'a 'Siz ulusalcı mı oldunuz?' diye sorma ihtiyacını duyduk.”

Eski başkanın cevabını yorumsuz veriyorum: “Devletin içine girince öyle şeylere tanık oluyor, yapıyı öylesine farklı tanıyorsunuz ki, o son derece liberal, özgürlükçü düşüncelerinizin aslında saflık derecesinde naif kaldığını fark ediyor ve ister istemez bir refleks geliştiriyorsunuz.”

Bir profesörün; uzun ve zahmetli bir süreçte meydana getirdiği bilimsel birikimi ve dünya algısını “saflık derecesinde na-iflik” olarak niteleyip tek kalemde silip atabilmesine şahit oluyoruz. Bunları okuyunca aklımıza ilk olarak Mançuryalı Aday filmi geliyor. Liberal de olsa, Amerika'nın en iyi 10 üniversitesinden birinde de okumuş olsa, beynine yerleştirilmiş cipin aktive olması onu bir anda rejim muhafızına dönüştürmeye yetiyor. Cipin harekete geçmesi için ise kodlar çok tanıdık. İrtica geliyor, rejim elden gidiyor, vs, vs. Eğer kulağınıza fısıldanacak şifreli kelimeler yeterli değilse başka yöntemler de var. Emekli bir paşanın Güneydoğu illerinde lojmanlara bomba attırdıklarına dair yaptığı itirafları olduğu gibi.

Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı Prof. Erdoğan, görevi başında geçirdiği zamanı 3–5 nöbeti olarak tanımlıyor. 3-5 nöbeti askeri bir deyimdir. Sabah 03.00'ten 05.00'e kadar tutulan nöbettir. Şafak nöbeti olarak da bilinir. Askerlerin en zorlandığı nöbettir. Prof. Erdoğan'ın kendisini nöbet tutan bir er olarak tanımlaması da içinde bulunduğu psikolojinin ipuçlarını taşımaktadır.

Bu halkı boş bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya

Konuşmanın devamında ilk ihtilafın Atatürkçülüğün ders programlarına işlenmesinde çıktığını söylüyor eski başkan. Atatürkçülüğün İnkılap Tarihi'nde anlatılmasının yetmediğini düşünüyor ve muhabirin “Her derste anlatmak şart mı?” sorusuna şu cevabı veriyor::

“Talim Terbiye'ye geldikten sonra gördüm ki sistem, boşluk bıraktığınız anda onu yok sayan başka bir anlayışla doldurulmaya müsait. O yüzden evet, genç nesillere Atatürk'ü doğru bir biçimde anlatmak şart. Kaldı ki Atatürk'ün din, fen, matematik, tarih, coğrafya, edebiyat gibi her alanda çok önemli görüşleri var.”

Bu halkı boş bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya olarak özetliyorum bu bölümü. Boşluk bırakmaya gelmez. O nedenle matematik, fen demeden her derste Atatürk anlatacaksın. Zaten Atatürk'ün her alanda önemli görüşleri var.

TEK TİP İNSANDAN YANA

Prof. Erdoğan'ın en çarpıcı, aslında en ürkütücü görüşleri ise röportajın sonunda saklı. Liberal olmayı saflık derecesinde naiflik olarak tanımlayıp öz eleştiri yapan profesör eğitimin tek tip insan yetiştirmesinin olağan hatta gerekli olduğunun altını çiziyor.

Eğitimin taraf olduğunu, ulus bilincini yaratmak durumunda olduğunu söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir eğitim sisteminin ait olduğu ülkenin kuruluş felsefesine taraf olması ve o ülkeye insan yetiştirmesi gerekir. Bu antik çağdan beri böyledir… Bu yüzden elbette millilik özelliğini taşıması doğaldır. Çünkü eğitimi taraf olmaktan uzaklaştırdığınız zaman neye hizmet edeceği belli olmaz.”

Talim Terbiye Kurulu Başkanı antik çağdan beri devam eden doktriner eğitim sistemini tercih ettiğini söylüyor. Sisteme uyumlu insan yetiştirmekten bahsediyor. Bu sözleri bir kereste fabrikasının talimatnamesi ile karşılaştırıyoruz ve çok sayıdaki benzerliği görüyoruz. “Ağaç kütükleri tornaya yatırılır. İhtiyaçlara göre bir boy biçilir. İstiflenip kullanıma sunulur.”

“Eğitimimiz ulusal olduğu kadar, evrensel de olmalıdır” derken…

Röportaja iyi hazırlanmış Milliyet muhabiri, hocanın 13 yıl önce Yeni Yüzyıl gazetesinde hararetle savunduğu görüşlerini hatırlatıyor. Yeni Yüzyıl'daki yazılarında “Eğitimimiz ulusal olduğu kadar, evrensel de olmalıdır” diyen Prof. Erdoğan'ın 180 derece dönüşümünü kendi dilinden dinleyelim: “Doğru, ben bundan 13 yıl önce küreselleşmenin eğitimi de etkileyeceğini düşünerek 'Eğitimimiz ulusal olduğu kadar, evrensel de olmalıdır' diye yazılar yazmıştım. Söylemek istediğim, başka ülkelerin gençlerinin de gelip eğitim almak isteyeceği bir sistem yaratmamız gerektiğiydi… Fakat daha sonraki yıllarda gördüm ki eğitimde giderek artan küreselleşme jargonu, giderek eğitimin milli yanını aşağılamaya ve yok etmeye başlıyor. Ben bundan çok rahatsız oldum…”

Talim ve Terbiye Kurulu'nun adı zaten yeterince ürkütücü. Ha başkanı Erdoğan olmuş ha başka biri. Bu nedenle benim için Prof. İrfan Erdoğan hikâyesi, devlet aygıtının nasıl adam devşirdiğinin somut ve acıklı bir örneği olarak anlamlı.

* Genç Siviller Üyesi

 

 



Bu haber 1,078 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    45,304 µs