First Lady’e ‘Çavuşesku’ göndermesi!

12 Mart 2008 15:50 tsi
Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi, yani Türkiye’nin first lady’si Hayrünisa hanımın, hem Dışişleri konutu hem de Köşk çalışanlarını ‘ikaz edip’, özellikle yemekler konusunda hassas davrandığı dedikodusu Ankara’de pek bol. Fakat

Biraz “ev hali” sayıldığından biraz da “harim”e girdiğinden, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde de Cumhurbaşkanlığı makamına çıktıktan sonra da, Hayrünissa hanımın “ev işlerindeki titizliği” üzerine pek bir şey yazılmadı ama Ankara mahfillerinde bu konunun çok dedikodusu yapıldı.

Özellikle çalışanlara yönelik ikazları ve yemek konusundaki hassasiyeti dillendirildi. Bunların bir kısmı da, örneğin Çankaya Köşkü’ndeki aşçıların "hünkárbeğendiden başka bir şey bilmiyor olmalarından" yakındığı türünden basına yansıdı.

Köşk’ün dekorasyonu üzerinden yapılan ve günlerce gazetelerde yer bulan tartışmalar da bu sürece eklemlenebilir.

Ancak Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani için Köşk’te verilen yemeğin ardından bu zımni “kritik”ler aliniye dönüştü. Dönüşmekle kalmadı garip biçimde yaygınlık da kazandı.

Önce Kanal D’de Mehmet Ali Birand, mönü için oldukça sert eleştiriler de bulundu. Hatta “soğuk” sigara böreği için işaret parmağını göstererek “şuncacık” tarifinde bulundu.

Ardından Refenas Gazetesi’nde Cengiz Çandar, “Talabani onuruna düzenlenen yemek bir istisna değilse, Abdullah Gül, Çankaya'sının mutfağı tek kelime ile berbat” yazacak kadar eleştirileri ileri götürdü.

Nihayet bugün “amiral gemisi” Hürriyet de önemli bir köşe olan Mehmet Y. Yılmaz’ın kaleminden Köşk sofrasına sert çıktı.

“Etli yaprak sarma kalem pil inceliğinde, az sayıda ve yağı donmakta imiş. Cengiz Çandar, pufböreğinin, bugüne kadar hayatında yediği en kötü pufböreği olduğunu da belirtiyor. Karışık ızgara tabağında birkaç küçük ve soğumuş et parçası varmış. Bence Hayrünnisa Hanım, bazı şeyleri bilmiyor olabileceği ihtimalini değerlendirip, bu konularda profesyonel bir destek almalı.”

Peki hergün Köşk’te yemek yemeyen bu kalemlerden gelen yorumlar ne anlama geliyor? Konuyu ratingi yüksek bir magazin haberine dönüştürmek niyeti olabilir mi? Öyle olmadığını yazılardan anlıyoruz.

“Bu gözlemler, ‘siyaset magazini’ merakından kaynaklanmıyor. Ankara'nın ‘21.Yüzyıl vizyonu’ ile, ‘21.Yüzyıl estetiği’yle, ‘Türkiye tanımlaması ve gelecek iddiası’yla ilişkili ‘siyasi anlam’ içeriyor.”

İlginç! Bu cümleler Çandar’ın ama Yılmaz’ın bu bağlamda göndermeleri var. O halde bu seri gurme yorumlarının anlamı ne? Şimdilik bu kestirmek, en azından dillendirmek “zor”.

Fakat bu yazılarda garip bir gönderme daha bulunuyor. Yazarların bu göndermeyi ortak hafızalarında eş zamanlı canlandırmaları ilginç.

Romanya’nın eski lideri Nikolay Çavuşesku’nun masasının da böyle olduğu, soğuk ve yağlı yemeklerin geldiği, “komünist dönem yemekleri” benzetmesiyle yer alıyor. İyi de normalde üzerinde bu kadar durulması gereksiz bir konuda Çavuşesku paralleliği kurmak nasıl mümkün oluyor?

Eğer yapılmak istenen Nikolay Çavuşesku’nun eşi Elena Çavuşesku ile benzerlik yaratmak ise, kantar biraz kaçırılmış oluyor. Zira Elena Çavuşesku, ihtişama düşkünlüğü, müsrifliği, yüzlerce elbise ve kürkü, birden çok evi bulunmasıyla ağır biçimde eleştirilen bir “first lady”di.

 

Bu haber 3,380 defa okundu.