Büyükanıt ne dedi, ne demedi?

12 Mart 2008 15:06 tsi
Körler sağırlar diyaloğuna dönmekten son anda kurtarılan Baykal-Büyükanıt polemiğinde, Org. Büyükanıt neyi söyledi, neyi söylemedi?

Fikret Bila / Milliyet

Büyükanıt ne dedi, ne demedi?

Terörle mücadelede uluslararası işbirliği konulu sempozyumun ardından, önceki akşam verilen resepsiyona katılan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “neler söylemediğini” kanıtlamak için çaba göstermek zorunda kaldı.
Sabah saatlerinde yaptığımız sohbete atıfta bulunarak, beni de tanık gösterdi. Ve sordu:
- Ben böyle şeyler söyledim mi, hiç isim telaffuz ettim mi?
Büyükanıt, söylemediği halde öğle saatlerinde geçilen haberlere şaşırmış ve üzüntüsünü de öğle saatlerindeki sohbetimizde aktarmıştı.

Ne dedi?
Org. Büyükanıt'a ilk soruları yöneltmiş ve yanıtlarını almıştım. Daha sonra bazı meslektaşlarımız da sorularla sohbetimize katılmışlardı.
Org. Büyükanıt'ın söylediği şuydu:
“Beni tanıyorsunuz. Ben eleştiriye açık biriyim. Ama hakaret olunca başka, Ben TSK'ya hakaret ettirmem. Ben 53 yıldır bu üniformayı taşıyorum... Açıklamayı bizzat kaleme aldım.”
CHP lideri Deniz Baykal'la telefonla görüşüp görüşmediği yönündeki soruma da “Artık bir şey söylemem. Siyasilerle ilgili bir şey söylemem” yanıtını verdi.

Ne demedi?
Genelkurmay Başkanı'nın -kimsenin adını telaffuz etmeden- söyledikleri bunlardı. Ama haberlerde yer aldığı halde, şunları söylememişti:
“Baykal'ın söylediklerini hakaret kabul ettik. TSK'ya hakaret eden karşısında beni bulur.”
Büyükanıt, bunları söylemedi ve akşam da resepsiyonda şöyle açıklık getirdi:
“Ben mahalle kabadayısı değilim. Birisi bir şey söylerse ben de falan diye ortaya çıkan bir üslup kullanmadım... Böyle bir polemiğin içine çekildik. Bundan mutlu değilim. Kimsenin adını ağzıma almadım. İşte Fikret Bey burada, tanığı odur.”
Büyükanıt şunları da söylememişti:
“Baykal'la görüşmedim. Görüşmem de...”
Org. Büyükanıt'ın bu açıklamasına karşın, benzeri haberlerin önceki gece ve dün de sürdürülmesi, mesleğimiz adına üzücü ve düşündürücüydü.

Taliban uyarısı
Org. Büyükanıt'ın, sempozyumda yaptığı konuşmada, Pakistan'da yönetimin Taliban'ın eline geçmesi halinde, nükleer silahların terör örgütünün eline geçmiş olacağına ilişkin uyarısı çok dikkat çekti.
Büyükanıt, resepsiyondaki sohbet sırasında da bu riski yabancı meslektaşlarıyla paylaştığını belirterek, “Ben ciddi bir riskten söz ediyorum” dedi.
Pakistan'da demokratik yönetim ve istikrarın bu nedenle çok önemli olduğunu vurgulamasının “Pervez Müşerref'e destek” anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin soruya da, “hayır” diyerek yanıt verdi:
“Ben bir riskten söz ediyorum. Pakistan bizim kardeşimiz. Demokrasi içinde, istikrar içinde olmasını arzu ederiz. Ben herhangi bir tarafa destek diye söylemiyorum. Genel bir riskten söz ediyorum. Ben, Taliban krizi sırasında oradaydım. Neler yapıldığını, kentlerin yakıldığını gördüm.”
Özkök'ün Sezer örneği
Org. Büyükanıt, meslektaşlarımızın ısrarlı sorularına karşın, Talabani'nin Ankara ziyareti konusuna fazla girmedi. Ziyareti nasıl karşıladığı, yararlı olup olmadığı sorularına şu yanıtı verdi:
- Ben, Şubat 1997'de ABD'deyken bu konudaki görüşümü söyledim.
Büyükanıt, bir asker olarak (Talabani veya Barzani'yle) görüşmem. Bir yarar görmem. Ama siyasilerin görüşmesine de bir şey diyemem, anlamında görüş açıklamıştı.
Sohbete katılan bir önceki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, “Yaşar Paşa'nın bu yaklaşımı çok doğru” diyerek görüşünü şöyle açıkladı:
- Yaşar Paşa asker olarak görüşmekte fayda olmadığını söyledi. Ama bir taraftan da siyasilerin görüşebileceğini belirtti. Çok dengeli ve doğru bir yaklaşım. Ben de statü değişti, demiştim. Şimdi Cumhurbaşkanı olarak geliyor. Eski statüsü ayrı. Mesela ben Genelkurmay Başkanı olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'e, 'asteğmen' diyebilir miyim? Elbette olmaz...

Bu haber 566 defa okundu.