Ergenekon, 'Pandoranın Kutusu’nu mu açtı?

12 Mart 2008 13:01 tsi
28 Şubat'ın aktörleri, sanki bir merkezden düğmeye basılmışçasına ardı ardına şok açıklamalar yapıyor. Bu açıklamaların Ergenekon'la, türbanla ve Kürt sorunu ile bağı ne? Perde gerisinde 'bekleyen' isimler niye 'bugün' ‘konuşturuluyor?’

Türkiye, hatta dünya son günlerde baş döndürücü bir gündemle çalkalanıyor.

Son haftalarda Türkiye’ye gelen isimlere bir an dikkat edin.  Önce ABD Savunma Bakanı geldi, ardından Talabani geldi. Ve ABD Başkanı Yardımcısı Dick Cheney önümüzdeki haftalarda Türkiye’yi ziyaret edecek.

Dışarıda durum daha sakin değil. Kolombiya ve Ekvator bir savaşın eşiğine geldi ve 'Fil Hamlesi' şimdilik erteledi.

Pakistan’da seçim sonrası atom bombalarının akıbeti, İsrail-Filistin ve Türkiye-PKK ilişkisini nasıl hiç beklenmedik bir şekilde etkiler?

Ve ABD’nin İran planına karşı Türkiye nasıl bir strateji geliştirecek? Cheney’e muhtemel bir ‘hayır’ diyen Türkiye, 2002 sonrası yaşadığı kaosun benzerini yaşamamak için ne yapacak? Yeni bir olası develüasyona hazır mıyız?

Bugünün ‘gerçek konusu’ bunlar. Ortadoğu’da harita yeniden şekilleniyor.

Bizse sanki bölgenin ve dünyadan gerçeklerinden kopmuşçasına farklı bir gündemi tartıştıkça tartışıyor, yerimizde sayıyoruz.

Gündem bir türlü durulmuyor. Türban, Kürt ve Alevi sorununda aynı şeyleri söyleyip duruyoruz. Halen bir arpa boyu yol alabilmiş değiliz.

Peki, ama neden? Neden bir türlü kendi içimizdeki sorunları çözüp, dünyanın gerçekleri üzerinden gerçek bir strateji üretemiyoruz?

Son günlerde arka arkaya gelen Genelkurmay Başkanı-muhalefet tartışmalarını yakından izlemiş olmalısınız. CHP gibi Atatürk’ün kurduğu bir partinin Genelkurmay Başkanı ile kanlı bıçaklı bir kavgaya tutuşmasını, siz halen harekât polemiği ile mi açıklıyorsunuz?

Demirel’in, Tansel Çölaşan’ın, Cumhuriyet gazetesi reklâmlarının, Cumhuriyet mitinglerinin nedeni sizce türban mı?

Hadi olaya fütüristik bakma zahmetine girmedik diyelim. Bunları türbana bağlayıp işin içinden sıyrıldık diyelim.

Ya şuna ne demeli? Ergenekon savcısının, çetenin derin uzantılarının üzerine gitmeye başladığına dair haberlerin ardından yaşananları siz de ağzınız açık izliyor musunuz?

Yeni 28 Şubat adı verilen Ergenekon operasyonu tüm hızı ile sürerken orijinal 28 Şubat’ın aktörleri birer ikişer çıkıp açıklamalar yapıyorlar. Açıklamalar bizim dahi ağzımıza açacak denli çarpıcı ama zamanlaması ondan daha ilginç.

Sanki tek bir merkezden düğmeye basılmışçasına ardı ardına şok açıklamalar geliyor. Gün geçmiyor ki, yeni biri çıkıp konuşmasın. Günden her gün değiştiriliyor.

Demirel ve Yılmaz'ın ardından 'sıraya giren' dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, 'Koltuğumda Özkök'ü istememiştim. İrtica ile daha iyi mücadele edecek Aytaç Yalman’ı istemiştim' dedi. Yılmaz bugün yeniden söz aldı ve Yalman’a ben çelme attım dedi.

‘Büyükanıt’ın ardından kim Genelkurmay koltuğuna oturacak’ tartışmaları sürerken bu tartışmaların olması bir hayli anlamlı.

İyi ama tüm bunlar niye bugün konuşuluyor. Niye şimdi?

Türkiye, büyük bir kırılmanın içinden geçiyor. Ya devletin en tepelerine kadar sızan bu çete temizlenecek, ya da faili meçhuller, devlet içindeki devletler, ulusalcı söylemlerle kadrolar kurup PKK terör örgütü ile yeri geldiğinde kol kola işler çeviren örgütleri bundan yarım asır sonra da yazıp çizmeye devam edeceğiz.

Büyükanıt, Ergenekon’un tasfiyesinde hükümetle birlikte irade koydu. Ordunun üst kademesine kadar sızan bu çetenin tasfiyesinde istihbarat paylaşımında bile bulunduğu iddia ediliyor.

Onu o koltukta istemeyen var. Oltan Evren Paşa’nın yaptığı ‘Büyükanıt Paşa’ya karşı TSK içinde fitne çıkarılıyor’ sözü akıllarda.

iyibilgi diyor ki, tüm bu görünürdeki tartışmalar buzdağının görünen yüzü. Her gün yeni korkular ile birbirimizden kopartılıyoruz. Sorunlarımızı tartışıp çözmemize, yakınlaşmamıza izin vermiyorlar. Kürt, Türk, Alevi, laikçi, dinci diye bölünüyoruz.

Lütfen dik duralım. Lütfen sıkı duralım. Bizi türbanla, laiklikle, Kürt sorunu ile oyalayan, bölen, medyayı da kullanıp her birimizin zihinlerine yeni korkular şırınga edenler başka büyük oyunlar peşinde.

Tasfiye edileceklerini anladıkları için, Türkiye’yi yakma pahasına olmadık şeyler çıkarıyorlar. ‘Laiklik elden gidiyor’ ‘dedirtenler’le ‘Din elden gidiyor’ ‘dedirtenler’ gece olduğunda aynı masanın etrafında buluşup, ‘Yarın nasıl bir oyun tezgâhlayalım’ diyorlar.

www.iyibilgi.com analiz Ahmet Onurlu

Bu haber 3,654 defa okundu.