En Sıcak Konular

TSK'da darbe tehlikesi atlatmış

12 Mart 2008 10:10 tsi
TSK'da darbe tehlikesi atlatmış Eski Genelkurmay Başkanlarından Hüseyin kıvrıkoğlu'nun açıklamaları ses getirmeye devam ediyor. "28 Şubat gerekirse 1000 yıl sürecek" açıklamasıyla bilinen Kıvrıkoğlu, TSK içinde kimlerle mücadele etti? TSK bir iç darbe mi atlattı?

Şamil Tayyat / Star 
 
 
Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Hürriyet Yazarı Şükrü Küçükşahin’e yaptığı açıklamalardan öğreniyoruz ki, TSK komuta kademesi 2002 yılında ‘iç darbe’ atlatmış.

‘İrticayla mücadelede daha iyisi gelmeliydi’ gerekçesiyle ‘Özkök’ü istemedim’ diyen Kıvrıkoğlu, kendi görev süresinin uzatılması işi suya yatınca, ‘veliaht’ olarak seçtiği Yalman’a yatırım yapmış.

Gelin, makarayı biraz geriye sarıp hadiseleri farklı bir perspektiften yeniden irdeleyelim.

Ölümden döndü, pir döndü

Kıvrıkoğlu, orduda ‘milliyetçi’ kimliği ile tanınan ancak ‘irtica’ konusunda Güven Erkaya ve Çevik Bir gibi çok ön plana çıkan birisi değildi. Aksine, o kesimle kavgalıydı.

Bu doku uyuşmazlığı ve iktidar kavgası, Kıvrıkoğlu ile 28 Şubat ekibini kıran kırana bir mücadeleye sevk etti. Kıvrıkoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı olarak katıldığı 5 Kasım 1997 günü yapılan Toros tatbikatında ölümden döndü. Ama Albay Vural Berkay o kadar şanslı değildi. Özel Kuvvetler’e mensup bir subayın silahından çıkan bir mermiye yenik düştü.

İddia o ki, Kıvrıkoğlu, devreden çıkarılırsa, dönemin kudretli generali Çevik Bir’in önü açılacak ve bir yıl sonra Genelkurmay Başkanı olacaktı. O dönemde başkent kulislerinde, ‘Kıvrıkoğlu suikast kuşkusuyla uçağa binmiyor, davetlere katılmıyor, tamamen köşesine çekildi’ türünden dedikodular yayıldı.

1998’de Genelkurmay Başkanı olan Kıvrıkoğlu, 2002’de görevi devredene kadar TSK’da kendi ekibini kurmaya ve 28 Şubat’ın aktörlerini ayıklamaya başladı.

O tarihte bu operasyonlar, ‘28 Şubat temizliği’ olarak algılandı, oysa yaşananlar güç oyunundan ibaretti. ‘28 Şubat bin yıl sürer’ diyen Kıvrıkoğlu, oyun zeminini ise değiştirmedi.

Ecevit’e sözlü muhtıra

TSK komuta kademesini her şurada şekillendirmeye çalışan Kıvrıkoğlu, 2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine de müdahale etti. Nitekim, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şöyle diyor: ‘(Mesut Yılmaz) Cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Kendisinin cumhurbaşkanı olmaması için mektup yağmuruna tutuldum. Ziyaretçi akınına uğradım ve bu konudaki görüşlerimi zamanın başbakanına da açıkladım.’

Hatırlayacaksınız. 11 Nisan 2000 günü Yolsuzlukla Mücadele Derneği yöneticilerini kabul eden Kıvrıkoğlu, yeni cumhurbaşkanını şöyle tarif etmişti: ‘Yeni cumhurbaşkanı dürüst, şaibesiz, ciddi biri olmalı.’

Bu ifadeler basına yansıdığında, neredeyse herkes, ‘Kıvrıkoğlu, Yılmaz’ı istemiyor’ diye yorumladı. Çünkü, o tarihte, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış ve Yılmaz’a yönelik ağır suçlamalar vardı.

Dün, o ziyareti gerçekleştiren dernek başkanı emekli yarbay ve eski milletvekili Tevfik Diker’i aradım. O da bu mesajın Yılmaz’a yönelik olduğu kanaatinde. Şöyle devam etti: ‘Toplantıdan ayrılırken, Sayın Kıvrıkoğlu’na ‘Bu görüşlerinizi basınla paylaşabilir miyim’ diye sordum, ‘Elbette paylaşabilirsin, zaten bu görüşlerimi MGK toplantılarında söylüyorum’ dedi.’

Yani, Kıvrıkoğlu, bu sözlerinin özellikle basına sızmasını istemiş.

Birkaç gün sonra Kıvrıkoğlu, Ecevit’e giderek bu görüşleri bir de yüzüne söyledi. Açıkça Yılmaz’ın adaylığına karşı çıktı. Kıvrıkoğlu’na yakınlığı ile bilinen Diker, o görüşmeye ilişkin şunları anlattı:

‘Görüşme baş başa ve 45 dakika sürdü. Sayın Kıvrıkoğlu, Sayın Ecevit’e ‘Eğer yeni Cumhurbaşkanı siz olursanız iyi olur’ dedi. Ecevit, tahsil durumunu gerekçe göstererek ‘Anayasal engel var’ dedi. Bunun üzerine Kıvrıkoğlu, Ecevit’e çok açık bir şekilde ‘O zaman hükümet içinden birisi olmasın’ diye tavır koydu.’

Böylece Yılmaz seçeneği masada kaldı.

Yılmaz intikamını aldı

Cumhurbaşkanlığı seçiminin üzerinden 2 yıl geçmişti. Dönemin TBMM Başkanı MHP’li Ömer İzgi, Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılması için devreye girdi. Fakat, Çankaya sürecindeki tutumu, Kıvrıkoğlu’nun sonunu hazırladı.

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Kıvrıkoğlu projesine en sert tepkiyi gösterdi. Yılmaz’ın bu tutumu nedeniyle Kıvrıkoğlu geri adım atmak zorunda kaldı.

Yılmaz, sadece Kıvrıkoğlu’nun Genelkurmay Başkanlığı’nda görev süresinin uzatılması fikrine karşı çıkmadı, veliahtının da önünü kesti. Kıvrıkoğlu’nun, Hilmi Özkök’ü emekliye sevk ederek 2002 yılı Ağustos Şurası’nda Yalman’ı iki basamak birden tırmandırıp koltuğuna oturtma projesi de Yılmaz’dan döndü.

Yılmaz’ın Çankaya intikamı acı olmuştu. Bazen şerde hayır olabiliyor.

İrtica değil, Irak politikası

Ancak burada dikkatimi çeken başka bir nokta daha var. Kıvrıkoğlu, Hürriyet’teki röportajında, Özkök’e karşı çıkış gerekçesini, ısrarla irticayla mücadeledeki yetersizliğine bağlıyor.

Halbuki, o tarihte böyle bir kanıya yol açabilecek Özkök hakkında herhangi bir tartışma konusu yoktu. Aksine, 2005 yılında Ömer İzgi ile görüştüğümde bu mevzuu sormuştum. İzgi, Kıvrıkoğlu’nun görev süresini uzatma gerekçesini, Irak politikasındaki farklı görüşlere dayandırmıştı. Ona göre, Özkök, Türkiye’nin Irak’a girmesini ‘bataklığa saplanma’ olarak değerlendiriyordu, Kıvrıkoğlu ise aksi düşüncedeydi.

İzgi şöyle dedi: ‘O zaman ABD, Irak’a müdahaleye hazırlanıyordu. Meclis Ekim’e kadar tatile giriyordu. Eğer ABD, bu sürede Irak’a müdahale ederse, Meclis’i hemen toplamamız zor olurdu. Şunu düşündük. Bir kanunla hükümete yetki verelim, hükümet, hangi ordu komutanlarının görevde kalması, yer değiştirmesi ve emekliye sevk edilmesini istiyorsa buna göre karar verebilmeli. Kesin karar yoktu ama çeşitli seçenekler vardı. Birisi de Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılması, Özkök’ün emekliye sevk edilmesiydi.’

O zaman bu ‘irtica’ lafı nereden çıktı?
 
 
 
 
 



Bu haber 625 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,831 µs