Derin ABD'nin Demokratlar için üçüncü isim kozu

10 Mart 2008 11:26 tsi
Amerikan seçimlerini yazan kulis yazarı Taha Kıvanç, bugüne dek iyibilgi'nin dahi dillendirmediği bir senaryoyu ortaya attı. İddiaya göre Obama'nın hızını ansızın kesen Amerikan derin devleti Hillary ile ikisini birbirine kırdırıp üçüncü bir ismi Demokr

Öldürmeye ne gerek var

Taha Kıvanç / Yeni Şafak

Gönlü Hilary Clinton'u Beyaz Saray'da görmekten yana Nobel edebiyat ödüllü Denis Lessing kısa süre önce ne demişti, hatırlayın: “Barack Obama seçilirse Amerikan derin devleti onu ortadan kaldırır...” Nisan ayı içerisinde biraderleri önünde konuşan bizden bir etkili kişinin, “Hele bir dediklerini cumhurbaşkanı seçsinler, bindiği otomobil Çankaya'ya ulaşmadan başına neler gelir, görürüz...” sözleri de gelişmeden huzursuz bir birader tarafından 'You Tube'a taşınıverdi.

“Amerikan derin devleti mi var? John Kennedy ile kardeşi Robert Kennedy'i de mi ortadan kaldırmıştı? Başka neler yapmıştı?” sorularına cevap vermek üzere onbinlerce makale yazılıp çizildi. Bizde ise bir derin devlet olduğuna inanmayan pek yok zaten; neyi tartışacaksınız ki?

Derin devlet var, derin devlet var...

Amerikan derin devleti, öyle anlaşılıyor ki, sadece bir yarı-zencinin değil ihtiraslı bir kadının Beyaz Saray'a girmesinden de rahatsız... Belki de Hillary Bill'i de yanında Beyaz Saray'a götürmese razı olabilir; ancak Amerikan derin devleti, başkanlık döneminin sonuna doğru başına Monica Lewinski belâsını açtığı Bill Clinton'ı hiç hazzetmedi.

Öyle anlaşılıyor ki, Amerikan derin devleti açısından Obama ve Clinton farklı değil... İkisini birbirine vurdurarak 'üçüncü bir aday' üzerinde birleştirme çabası şimdiden başladı. Obama açık farkla öne geçmişti; bir el müdahale etti ve son birkaç ara seçimde garip bir biçimde ara kapanıyor.

'Gariplik' Barack Obama'ya oy vermesi beklenen eyaletlerde Hillary Clinton'un önde çıkması sebebiyle... Her romanı 'çok satan' John Grisham 'The Appeal' (Temyiz) adlı son romanında ABD'de seçim sürecinin nasıl manipüle edildiğini bir küçük eyaletteki seçimle gelinen bir makam için yapılan yarışa dikkat çekerek pek güzel anlatıyor. Amerikan sisteminde seçimler etkilenebilir bir yarış, hiç kuşkunuz olmasın...

Amacın, iki Demokrat adayı tokuşturup parti büyüklerinin araya girmesini sağlamak ve bu yolla kasım ayında yapılacak seçime bambaşka bir ismi itelemek olduğu çok açık. Newsweek dergisinin deneyimli yorumcusu Eleanor Clift 'Kurtarıcının adı Al Gore' başlıklı bir yazı ile devreye girdi bile...

Dediği özetle şu: Şu ana kadar kazandıkları delege sayısıyla iki aday birbirine pek yakın. Demokratların mesajı şu: “Biz aslında ikisini de seviyoruz, ama hangisi aday olursa olsun, Beyaz Saray'a girememe ihtimali yüksek. Hillary'nin eksileri beyaz erkekleri John McCain'e oy vermeye sevk edebilir; Obama'nın tecrübesizliği seçmeni kaçırtabilir. Başka bir çıkış yolu bulmak şart.”

'Başka bir çıkış yolu' her iki adayın ortalıktan çekilip yeni bir adayla seçime gidilmesi... Bunu sağlayacak mekanizma, 'süper delege' denilen bir grubun iki adaya da oy vermemesi... 1952 yılında yaşanmış böyle bir olay; “Şimdi neden yaşanmasın?” diye soruyor Eleanor Hanım...

“Hem” diyor, “Al Gore olursa bu aday, seçime sadece iki ay kala gerçekleşeceği için, seçmen 2000 yılında ona neden oy vermediğini, Bush karşısında yenilgi tattığını tam hatırlayamaz...” Yanına başkan yardımcısı olarak Barack Obama'yı almasını tavsiye ediyor Newsweek yazarı. Bu yolla Beyaz Saray'da 16 yıl bir Demokrat'ın kalması sağlanırmış (sekiz yıl Gore, sekiz de Obama).

“Birkaç ay önce kimsenin aklına bile gelmeyen bu yeni durum” diyor Clift, “Şimdilerde Demokrat Parti ileri gelenlerinin ağzında...”

Demek kimse bunu akletmemiş ha! Oysa, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ocak ayı başlarında Washington'a gittiğimizde, Clift'in Newsweek'te bu hafta işlediği tezi burada dile getirmiştim (7 Ocak 2008). İsterseniz okuyalım:

“Tezim şu: ABD'de bir partinin adaylık yarışına katılanlar oyları eşite yakın miktarlarda paylaşırlarsa, parti, genellikle o ana kadar adı pek geçmeyen bir 'toparlayıcı aday' arayışına girebiliyor. Demokrat Parti böyle bir durumla karşı karşıya kalabilir ve son dakikada Al Gore ismi üzerinde ittifak sağlanabilir. / Şaşırdınız mı yoksa?

“Elbette ilginç bir tez bu. İlginçliğin sebebi, Al Gore'un 2000 seçimindeki yarışta aslında Beyaz Saray'a girmesini sağlayacak oyu aldığı halde, fazla gürültü koparmadan Bush'a yol vermesidir. ABD'de ikinci seçmenlerin devreye sokulduğu ilk seçim oldu 2000 ve Bush'un başkanlığına Yüksek Mahkeme üyeleri karar verdi. / Son anda yarışa katılır ve aday seçilirse, birileri, Al Gore'a minnet borçlarını da ödemiş olacak...”

Al Gore, şu son yıl, hem çevre filmiyle Oscar hem de 'Nobel Barış Ödülü' kazandı.

Kimseyi öldürmüyor, suni skandallarla elinizi kirletmiyorsunuz; bütün yaptığınız, parti kongresine 'pat durumu' ile gidip delgeleri yeni bir aday üzerinde birleştirmek...

Amerikan derin devleti akıllı ve mahir.

Bu haber 554 defa okundu.