En Sıcak Konular

Türkiye petro-dolar için İsrail’i satar mı?

5 Mart 2008 14:40 tsi
Türkiye petro-dolar için İsrail’i satar mı? Ortadoğu’da ABD-AB çekişmesinin bir tezahürü sayılmasa da, “silahlarından” biri olacağı anlaşılan, Amerika merkezli “ekonomik krizin dalgaları bu coğrafyaya nasıl vurur” sorusunun yanıtı aranıyor.. Aranıyor ama dalga boyu meç

Tabii “karşı cephe” ise kırılgan ekonominin müttefikliği de kıracağının farkında. Yani, bir yandan ABD bölgemizde müttefik olarak tanımladığı ülkelerde ekonomik krizin etkilerini önleme yolları ararken, AB ise tersini uyguluyor.

“Bölgemiz” haritasına giren ülkelerden biri elbette Türkiye. Ankara hayli zamandır dış sermayenin kendisine odaklandığının farkında. Bu konunun detaylarına girmeye de gerek yok. Yabancı sermayenin Türkiye sevdası iyi biliniyor!

Bu sermayenin önemli bir bölümü de Avrupa’dan. Ancak kriz ihtimali “mazeret” gösterilerek bu paranın yavaş yavaş çekilmesi olası. Hatta geçtiğimiz hafta bazı işaretleri geldi ve yaklaşık 1.5 milyar dolar ülkeden ayrıldı.

ABD gözlüklü uluslararası dengeler şu sıralar Türkiye’nin ekonomik bir sıkıntı yaşamasından memnun olmayacak durumda. Fakat AB’yi kontrol etmek bu manada olası değil.

AB, Türkiye’nin son 1 yıldır kendisine gösterdiği ilgisizlikten hiç memnun olmadığı gibi, bazı düzenlemelerin sürekli ertelenmesinden de huzursuz. Bu yüzden giden paranın içine, kendi paralarını ekliyorlar.

ABD ise kuş bakışı bir analiz ile bu açığı “subvanse” etmek derdinde. Dertleri elbette “ekonomik değil”. Orta vadede çözümleri var. Kısa vadede ise yaptıkları ilk hamle “Dünya Bankası” eliyle Türkiye’ye hemen 6.5 milyar dolar çıkarmak oldu.

Yine de krizin yükselmesi ve dış sermayenin çıkışının hızlanması, miktarın fırlaması halinde bu para çok küçük kalacak. Bunun için Türkiye’ye hacimli ve taze girişlerin olması gerekiyor.

İşte bu kaynak petro-dolar. Yani Arap sermayesi. İyi gazete okurlarının fark ettiği üzere, kısa süredir nem medyada hem de iş dünyasında bu hedefe yönelik açıklamak geliyor.

Bir çok köşe yazarı ve ekonomi uzmanı meseleye dikkat çekerken, örneğin Güler Sabancı konuyu açıkça söylüyor. Henüz TÜSİAD’dan bu konuda-nedense- bir açıkla yok. Muhtemelen AB ile ilgili pozisyonundan kaynaklanıyor bu sessizlik.

Arap neden bize para verir?

İşin hesap kısmı doğru. Gerçekten de son iki yıldır petrol ihracatcısı olan, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda Arap ülkesi büyük voli vurdu.

100 dolar sınırını zaman zaman aşan, zaman zaman geriye düşen petrol fiyatları, aynı yüksek çizgiyi hep korudu. Doğal olarak büyük bir sermeya birikimi meydana geldiği gibi, bu ülkeler “yatırım alanları” aramaya başladı “petrol fonları” kurdu.

Fonları aktarabilecekleri, yatırım yapabilecekleri bir alan olarak da Türkiye’ye hep gördüler. Yine da paranın gelmesi için başka motivasyonlar da gerekiyor.

Bu motivasyonlardan biri kuşkusuz ABD. Washington bölgedeki kendi siyasi hesapları için, özellikle İran ve Irak konularında müttefiği gördüğü ülkelerin bu yardımlaşmasına onay veriyor.

Petro-dolar zengini Araplar içinde bu formül uygun. Fakat eskiden beri canlarını sıkan, daha doğrusu “dostlar alış-verişte görsün” hesabı, vitrini sağlam tutmaya yönelik bir konu var.

O konu İsrail. Ankara ile Tel Aviv ilişkileri her zaman Arap dünyasından eleştiri aldı, Arap basını tarafından sürekli eleştirildi ve daha önemlisi, kamuoyu zihninde Türkiye ile İsrail’in bir çok alanda işbirliği sürdürdüğü fikri oturtuldu.

Bu engel nasıl aşılabilir. Aslında basit. Türkiye’nin İsrail söylemlerinde kullanılacak  “eleştirel” ifadeler, iki ülkenin ilişkilerini koparmasa da, en azından görüntüde soğukluk imajı verebilir.

Hatta karşılıklı bir iki açıklama biçilmiş kaftan sayılabilir. Peki şu an böyle bir durum var mı? Var. Hatta ötesi var. Türkiye, İsrail’in son 3-4 gündür Gazze’de yaptıklarına bizzat Başbakan’ın ağzından oldukça sert kınamalar getiriyor.

Bunu mesajın algılanabileceği hemen her ortamda tekrarlıyor. Mesaj da önce Arap dünyasına gidiyor, bu ülkelerin basını Türkiye’nin çıkışlarına yer veriyor.

Öte yandan Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamaları daha munis. Elbette diplomatik bir dil kullanılıyor ama söylenenler İsrail’in ses çıkarmayacağı türden. Yani bir tür iyi polis kötü polis duruşu.

Ankara, Başbakan’ın ağzından Araplara, Dışişleri ağzından da İsrail’e konuşuyor. İyi ala Tel Aviv bunu anlıyor mu? Bu aslında gereksiz bir soru. Zira İsrail anlaktan öteye konuyu biliyor.

Bir ABD müttefiği olarak bölge dengelerini en iyi okuyan İsrail için bunu kavrayamamak düşünülemez zaten. O da aynı şekilde, “zariflikle” karşılık veriyor. Başbakan konuşmuyor ama İsrail’in Türkiye büyükelçisi basın toplantısı düzenleyip, mealen, “Türk Başbakan’ın açıklaması biraz ağır ama Dışişleri’nin eleştirilerini anlıyoruz” dedi.

Sonra ne olur. Sanırız tonlar biraz daha yükselecek. Ama sizin içiniz rahat olsun!

 



Bu haber 1,703 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,650 µs