Büyükanıt üniformasını çıkartsın mı? | " /> Büyükanıt üniformasını çıkartsın mı? | "/>

En Sıcak Konular

Büyükanıt üniformasını çıkartsın mı?

4 Mart 2008 14:28 tsi
Büyükanıt üniformasını çıkartsın mı? Yasemin Çongar'ın bu yazısını okuyunca göreceksiniz ki, ABD'liler operasyonun tüm ayrıntılarını bizden daha iyi biliyorlarmış. Operasyon ABD ile yapılan anlaşmaya uygun olarak Mart ayına sarkmadan sınırlı gerçekleştirilmiş. Peki bu durumda ABD'nin etki

Yasemin Çongar/Taraf

Harekatın ABD’den görünüşü: Neden yapıldı? Neden bitti?

Genelkurmay Başkanı’nın dünkü brifingi tamamlandıktan hemen sonra, toplantıyı izleyen televizyonlar “son dakika” manşetini şöyle attılar:

“ABD’nin harekata etkisi olduğu ispatlansın, üniformamı çıkartırım.”

Cümle Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ağzından tam böyle mi çıktı, bilmiyorum. Ama Büyükanıt’ın, ABD’nin harekata ‘hiçbir bir etkisi olmadığını’ iddia etmediğine eminim.

Genelkurmay Başkanı, herhalde, harekatın bitiriliş biçimi ve zamanlamasında ABD’nin ‘belirleyici’ olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Eğer öyleyse, harekatın bitirildiği gün görüştüğüm Amerikalı yetkililerin de Büyükanıt’la büyük ölçüde aynı şeyi söylediğini belirtmeliyim.

Esasen, sınırötesi harekatın, neredeyse aylarca bitmeyecekmiş havası veren kurmay demeçlerinin hemen ardından bıçak gibi kesilmesi ABD’yi şaşırtmadı. Daha ziyade

harekatın bitirileceği yönünde kendilerine zaten verilmiş olan bilginin doğrulanmasından memnun bir havadaydılar.

O gün Washington’daydım.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonların durdurulduğu açıklamasına tepkisini merak ederek aradığım bir Beyaz Saray yetkilisi, “Biz de bu açıklamayı bekliyorduk. Harekatın mart içine uzamayacağı izlenimini Türklerden zaten almıştık. Kafa karıştıran demeçler oldu ama harekatın hedefine sadık ve sınırlı kalmasını memnuniyetle karşılıyoruz” demekle yetindi.

Bu sözler, harekatın boyutu, hedefleri, planlanan süresi ve bitiriliş şekli konusunda Türk medyasında yaratılan hava ile ABD’den görünenler arasındaki farkı da ima ediyordu aslında.

Geçen hafta Washington’da yaptığım sınırlı sondaj ışığında bu farkın belirginleştiği birkaç noktayı şöyle sıralayabilirim:

BOYUT

ABD’liler harekata katılan asker sayısının birkaç bini geçmediğini ifade ediyorlar. Bir yetkiliye resmi rakamın 10 bin olduğunu hatırlattığımda, “Operasyonun sınır içinde kalan destek unsurlarını da hesaplıyorlardır” cevabı aldım.

Türk gazetelerinde “ABD 10 bin asker beklemiyordu, bozuldu” türünden yorumlar okumak mümkün. Ama Washington’da “Türk ordusu çok kalabalık girdi” diye şikayet edene rastlamadım; tam tersine, “Sandığınız kadar kalabalık değiller” diyorlardı.

HEDEFLER

Washington sınırötesi kara harekatını teşvik etmedi ama pek de gönülden olmayan, koşullu bir ‘yeşil ışık’ yakıp hava sahasını açmakta da sakınca görmedi.

Buradaki koşul harekatın ‘sınırlı’ olmasıydı. ‘Sınırlı’dan kasıt sürenin, asker sayısının, coğrafi alanın kısıtlanmasının yanı sıra hedeflerin de dar tutulmasıydı.

Harekatın hedefi ABD’lilere “Hava harekatında zarar verilen bazı PKK kamplarının onarılarak yeniden işlevsel hale getirilmesini önlemek; havadan yaptığımız işi tamamlamak” diye anlatılmış. Iraklı sivillerin ya da peşmergelerin hedef alınmayacağı özellikle vurgulanmış.

Dahası, yine Büyükanıt’ın dün dediği gibi, Kandil Dağı’na gidilmeyeceği, Türk askerinin Irak’ın içlerine yayılmayacağı, esasen havadan indirilen birliklerin belli bazı kampları hedef almakla yetineceği de ABD’lilerin bilgisi dahilindeymiş.

Medyamız tam tersi senaryoları yaza yaza bitiremese de, ABD’liler Türk yetkililerden duyduklarına itibar etmeyi yeğlemişler.

SÜRE

Harekatın planlanan süresi konusunda Washington’da birkaç kaynaktan işittiğim bir vurgu aklıma yer etti. Bir kaynak, “Mart ayına yayılmasını beklemiyorduk” dedi. Bir diğeri, “Mart ayı ‘diplomasi ayı’ olmalı, bu ay için planlanan görüşmeler harekat nedeniyle tehlikeye girmemeli” diyerek Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Ankara ziyaretinin harekat nedeniyle ertelenmemesini istediklerini yansıttı.

Velhasıl, ABD’nin beklentisi başından beri harekatın ‘marta sarkamayacağı’ idi. Askeri gereklilikten kaynaklı birkaç günlük bir sarkmanın ‘toleranslarının üst sınırı’ olacağını da zaten, ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in Ankara’ya gelmeden Delhi’de yaptığı açıklama ele vermişti.

DEMEÇ SAVAŞI

Washington’da ısrarlı sorularıma cevaben bana anlatılan hiçbir şey, ABD’nin son anda devreye girip Türk Silahlı Kuvvetleri’ni harekatı kısa kesmeye zorladığını düşünmeme yol açmadı. Tam tersine, ortadaki görüntü tam da buyken, gerçeğin farklı olduğunu söylüyordu yetkililer. Ortada bir ‘kandırmaca’ vardı ama hangisiydi?

Amerikalılar ‘Harekatı bitirin’ diye devreye girmişlerdi de bunu mu gizliyorlardı? Yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri (ve gönül ister ki, hükümet) harekatı 29 şubatta bitirmeyi zaten planlamıştı da, kamuoyuna yansıtılan “Bir gün de sürer bir sene de” edası ‘ABD bize ne yapacağımız söyleyemez’ ile ‘PKK kolay kolay çekilmeyeceğimizi sansın’ ekseninde çifte işlev mi görmüştü?

ABD’li yetkililerin tahmini, tahmin edeceğiniz gibi, tam da bu ikincisiydi.

Onlara göre, ki dün Orgeneral Büyükanıt da bunu doğruladı, ‘Türkler Gates’in demecine kızmışlardı” ve kamuoyu üzerinden misilleme yapıyorlardı.

Öyleyse, Gates neden öyle konuşmuştu? Harekatın marta sarkmayacağını bilen ABD neden üst perdeden uyarılar yapmaya yeltenmişti? Başkan Bush neden ‘Derhal bitsin’ türünden bir açıklama yapmıştı?

Washington’daki bir yetkiliye göre, olan biten ‘demeç savaşı’ydı. Gates ve Bush aslında Türk yetkililerin zaten verdiği ‘sınırlı süre’ sözüne sadık kalmasından yana konuşuyorlardı. Ayrıca Orgeneral Büyükanıt’ın ve Başbakan Erdoğan’ın harekatın ucunun açık olduğunu düşündürten demeçleri ile Türk medyasında yaratılan ‘İstediğimiz kadar kalırız’ havası da Washington’ı rahatsız etmişti.

IRAK FAKTÖRÜ

Bütün bu tabloda unutulmaması gereken bir de Irak faktörü var. Gerek Irak Cumhurbaşkanı Talabani, gerekse Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı Mesud Barzani Bush ve ekibi üzerinde başından itibaren baskı kurdular. Bağdat’tan, Erbil’den, Süleymaniye’den Washington’a ‘Operasyona yeşil ışık yaktınız, ama Türkleri dizginlemelisiniz. Süreyi uzatmasınlar, alanı genişletmesinler’ mesajı gidiyordu.

ABD’li yetkililerden geçen hafta edindiğim izlenim, bu mesajın Gates’in Ankara’da tepki çeken o demecini de, Bush’un daha sonraki açıklamasını da tetiklediği yönünde. Amerikalılar o demeçlerle sadece Türkiye’ye değil, Irak’a da seslendiler; ‘Bakın, istediğiniz gibi Türkleri uyarıyoruz’ demeye getirdiler.

TEHDİT

Yazmaya bile gerek yok; ABD’li yetkililer Türkiye’yi ’Uzatırsanız; sıcak istihbaratı keseriz, hava sahasını kapatırız’ diye tehdit etmediklerini söylüyorlar.

Ama samimi izlenimim o ki, Türkiye sınırları çok iyi çizilmemiş, süresi, alanı, boyutu ABD’nin razı olabileceği çizgileri aşan bir harekata girişseydi, alacağı cevap tam da buydu.

Başa dönersek, Türkiye’nin Irak’ta ‘ABD’nin etkisi olmayan’ bir harekat yapması bu aşamada imkansız. Daha doğrusu bunu yapmak, Irak’a (ve ABD’ye) savaş ilanı anlamına gelir.

Eminim, Orgeneral Büyükanıt da bunu çok iyi biliyor. Ve eminim, yazının başındaki o sözü öyle söylemedi. Televizyonların ‘son dakika’ yazarlarının azizliğine uğradı.

 



Bu haber 488 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,836 µs