En Sıcak Konular

Erzincan’da polis ‘aileden biri’ olmaya çalışıyor

2 Mart 2008 17:12 tsi
Türkiye’de ilk kez Erzincan’da hayata geçirilen “aile polisi” uygulaması, ikinci ayını doldurdu. Polislerin “Bizim işimiz değil” itirazı ve halkın “fişlenme” endişesiyle gergin başlayan uygulamada iki ay son

Erzincan’da 2 ay önce başlatılan ‘aile polisi’ uygulaması sonucu her polise ortalama bir sokak düşüyor ve o sokakta açık bırakılan foseptik çukurundan yanmayan sokak lambasına, yakacak kömürü olmayandan babasından dayak yiyen çocuğa kadar her şeyden o polis sorumlu. Projenin mimarı olan Asayiş Şube Müdürü Nuri Ateş’in verdiği bilgiye göre; artık aile polisinin cep telefonuna “İmdat! Babam beni dövecek” mesajı da geliyor; “İstanbul’da cinayet işlemiş, yandaki evde” ihbarı da. Ateş’in verdiği ilginç bir başka sonuç da, projenin, polisleri rehabilite etmesi... Ateş’e göre, yardıma ihtiyacı olanları gören ve yardım eden polisin, psikolojik sorunları çözülüyor, artık polisler “yakınmıyor”. Ateş, “Yakında Türkiye’de poliste enaz psikolojik problem olan il Erzincan olacak” diyor. 

Nuri Ateş, Polis Akademisi mezunu. Bir dönem 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de korumalığını yapmış, 20 yıllık polis. Yaklaşık bir yıl önce “ikinci Şark görevi” gereği Erzincan’a Asayiş Şube Müdürü olarak atandı ve meslektaşlarının “İleri gidiyorsun” uyarısına, halkın ise “Fişleniyoruz” endişesine rağmen bu yılbaşında, Türkiye’de ilk kez “aile polisi” uygulamasını Erzincan’da başlattı. Ve iki ay sonunda, Erzincan’ın efsane valilerinden olan ve bir trafik kazasında hayatını kaybeden Recep Yazıcıoğlu’nu hatırlatarak iddialı konuşuyor: “Yazıcıoğlu’nun yaptırdığı köprü, bir ilçeyi diğer ilçeye bağlamış. Bu projeyle de, ceberrut devletten dost devlete giden köprü, cehaletten bilime giden köprü, fakirlikten zenginliğe giden köprü, korkudan güvene giden köprü kurulacak.” 
5 yaşındaki Dilara Dumrul, 2007'de Bahçelievler’de annesiyle birlikte yürürken kapağı olmayan rögardan kanalizasyona düşerek hayatını kaybetmişti.

Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun “Polis yardım isteyenlerle, yardıma muhtaç olan çocuk, aile ve acizlere yardım eder” diyen birinci maddesinden yola çıktığını söyleyen Ateş’in anlattıklarına göre, aile polisinin çözüm bulmaya çalıştığı sorunların sınırı yok. Ateş, İstanbul’da küçük kız Dilara’nın üstü açık bırakılan lögar çukuruna düşerek ölümü üzerine, foseptik çukurlarının kapatılmasını da “görevler” arasına eklemiş. İşte Ateş’in ağzından ‘aile polisi’ deneyimi:

ÇOCUK ALTINDA KALIP ÖLSE DAHA MI İYİ?
Gittiğimiz evlerde soruyoruz; burada çocukların oyanamasına engel bir foseptik çukuru var mı, diye. Orada bir çocuk ölüyorsa ve biz o çocuk düştükten sonra olay yerine gidiyorsak, neyi bekleyeceğiz, çocukların ölmesini mi bekleyeceğiz? Foseptik çukuru varsa, arkadaşlarımız belediyeyle konuşup onu ortadan kaldırıyorlar. Gururlu insanlar sıkıntıda oldukları halde devlete gidip, gıda ihtiyacım var, diyemiyorlar. Okula gitmeyen kız çocukları, yaşlılar, özürlüler, yardıma muhtaç olanlar ve bütün bu ihtiyacı karşılayabilecek, yardım edebilecek insanlar da var...

MASALARIN VE BİNALARIN ARKASINDA SAKLANMIŞIZ 
 

Şöyle düşündüm; pasaportta, trafikte, başka birimlerde masaların ve binaların arkasında saklanmışız. Halbuki bizzat vatandaşın yanına gitmemiz lazım. Arkadaşlarım, istese trafik işini yaparken sadece yarım gün başka bir görev yapamaz mı? Kafamda projeyi 2 yıl düşündükten, üzerinde çalıştıktan sonra Emniyet Müdürü Dr. Ahmet Çimen’e açıkladım. Ona minnettarım. Bana “saçmalama” diyenler, “çok ileri gidiyorsun” diyenler oldu. Yılmadım. Türkiye’de devletteki zihniyetin farklı olması gerektiğini düşünüyorum. Yani ben hastane yaptım, vatandaş gelsin buraya muayene olsun, hasta olup da gelmeyen varsa ölsün! Böyle bir şey olamaz. Bizde de aynı. Ben bir karakol kurdum, ihtiyacı olan gelsin, gelmeyen vatandaşımızın hali beni ilgilendiremez, diyemeyiz. Öyle konular var ki, vatandaşlarımız nereye gideceğini bilmiyor.

41 EVE 1 POLİS DÜŞÜYOR
 

Nüfusu 108 bin olan Erzincan’da 24 mahalle ve 21 bin 798 konut var. 600 de polis var. A, B, C ve D olmak üzere 4 bölgeye ayırdık kenti. Her bölgeden bir emniyet müdür yardımcısı, her mahalleden bir şube müdürü, emniyet amiri, birim amirini sorumlu tuttuk. Büyük mahalleler için komiser sınıfından bir görevliyi, sorumlu müdüre yardımcı yaptık. Ortalama olarak 41 eve bir polis düştü, yani her sokaktan bir polis sorumlu. Her polis, haftada yarım günlük mesaisini, sorumlu olduğu ailelere ayırıyor. Ayrıca, her aile, kendi polisinin özel cep telefonunu biliyor, gerekirse arıyor.

PROJE İÇİN ÖZEL EĞİTİM ALDILAR
600 arkadaşımızı 50 gruba bölüp 12 gün süreyle eğittik. Halkla nasıl diyalog kuracaklarını, karşılaştıkları sorunları Polnet dediğimiz iletişim ağına nasıl aktaracaklarını anlattık. Kişisel gelişim uzmanımızla birlikte, evlere gidildiğinde görüşmelerin nasıl yapılacağı, eşi ve kendisi çalışanlardan nasıl randevu alınacağı, çiftçi, memur ya da evde eşi olmayan bayanla nasıl görüşüleceği gibi konular anlatıldı. Bir de toplum destekli polisliğin gerekliliği anlatıldı. Arkadaşlarımız batıda çalışıp, şark hizmetine geldikleri için zaten her birinin deneyimi var. Yılların polisleri. Biz sadece aile polisliği projesinin özel versiyonunu anlattık.

POLİSİN BAŞARI ÖLÇÜSÜ DEĞİŞTİ
Polise denirdi ki, kaç tane faili meçhul olayın var, kaç tanesini çözdün? Şimdi anlayış değişmiştir. Polisin başarısı, aydınlatmış olay sayısıyla değil, halkla kurduğu diyaloğun niteliği ve halka verdiği güvenle ölçülüyor. Biz bunların polislik olduğunu düşünüyoruz. Polislik, sadece işlenmiş olan suçlarla uğraşmak değil, suçun işlenmesini önlemek. Okula gitmeyen çocuk ileride ne olur zannediyorsunuz, beladan başka. Biz çocukları okula göndermeye çalışıyoruz ki ileride gaspçı olmasın. Arkadaşlarımızın “Kömür hırsızlığı yapan birisini yakaladık” demelerini istemiyorum. Kabahat kimin peki? Fakirlik suç değil ki...

 Poliste ‘Kadınlar Günü’ için farklı bir hazırlık


“MESAJ ÇEKERSEM İMDADIMA YETİŞ”
Bu projeyle artık polis sadece polisiye olaylar, suç için aranmıyor. 20 yaşlarında bir bayan, aile polisinin cep telefonuna bir mesaj gönderiyor: “Abi, ben aileiçi şiddete maruz kalıyorum. Sana mesaj çekersem bil ki, gerçekten durumum çok ciddi, benim imdadıma yetiş!” diyor. Biz, bu aileye gitmeden, ailenin gönlünü fethetmeden aileiçi şiddet olduğunu anlayabilir miyiz? Bir tanesi de mektup hazırlamış, ikinci gidişinde mektubu görevli polis arkadaşımızın eline tutuşturuyor. Diyor ki, “Ben eşimden şiddet görüyorum, anneme babama hakaret ediyor...” Bize gelen bilgilerin tamamını belediyelere, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na, Kızılay’a, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, Sağlık Müdürlüğü’ne yazıyoruz.

ARANAN ŞAHISLARI BİLDİRİYORLAR
Her sokağa polis koyamıyoruz. Bu projeyle birlikte artık vatandaşlar da kendi sokaklarını sahipleniyorlar. Aranan şahısları bize bildiren de oluyor. “Falan şahıs İstanbul’da adam öldürmüş” diye aile polisine bildirdiler. Ama fişleme endişesini anlamakta çok zorlanıyorum. Yardım ediyoruz, fişlemiyoruz. Eşi tarafından terk edilmiş bir kadın, 4 çocuğuyla, komşuların desteğiyle yaşıyormuş. Haber vermişler, polisimiz ilgilenmiş, mobilyacının da yardımıyla şimdi ihtiyaçları gideriliyor. “İki bacağı da kesik bir adam var” demek, fişlemek mi? Bizde hiç böyle bir şey yok. Odun, kömür verdiğimiz vatandaşımız evine gittiğimiz zaman, “Şu evde asker kaçağı bir adam var” diyor. Bir tanesini böyle yakaladık. Biz suçu olmayan, namuslu vatandaş için bir güveniz. Sizin olduğunuz sokağa 4 yıl boyunca aynı polis gelip, derdinizi sıkıntınızı soruyor. Burada terörist barınabilir mi? Ceberrut devletten dost devlete, buyurgan devletten hizmet devletine geçiliyor.

POLİSİN PSİKOLOJİK SORUNLARI DA ÇÖZÜLÜYOR
“Gönüllü arkadaşları seçseniz daha iyi olmaz mı” diyorlar. Ben bir iddiada daha bulundum: Polislerin, Türkiye’de en az psikolojik problemi olan ili Erzincan olacak. Polis arkadaşlarımızın zaman zaman maaşlarından dert yandığını görüyorum. Psikolojik bazı problemleri olduğunu görüyorum. Maaşından dert yanan polis; ısınmak için kağıt yakılan bir eve gidiyor; dört küçük çocuğu için bir şeyler kaynatmaya bir anneyi görüyor. Daha önce çocuğunu özel okula gönderemediği için dert yanarken, bakıyor ki vatandaş çocuğuna giydirecek bir önlük bulamıyor. Dolayısıyla sistemin içerisinde rehabilitasyon da var.

UTANDIRAN YARDIMLAR BİTİYOR
Burada bir üniversite var. Odalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük. Şu anda 50 berber birer üniversite öğrencisini traş etmeyi kabul etti. Üniversite öğrencisi berberde parasız traş olacak, hem de ihtiyacı varsa, cebine 50 lira, 100 lira konacak. Her bir lokanta da, bir üniversite öğrencisine bedava akşam yemeği verecek. Utandıran yardımlara son vereceğiz. Bütün dünyaya örnek olacağız. Çocuklar artık polis görünce kaçmıyor.

Ntvmsnbc



Bu haber 517 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,064 µs