Hrant Dink ve vicdan | " /> Hrant Dink ve vicdan | "/>

En Sıcak Konular

Hrant Dink ve vicdan

1 Mart 2008 16:34 tsi
Hrant Dink ve vicdan "Hrant Dink'i ilk defa yıllar önce Ali Kırca'nın hazırladığı Siyaset Meydanı programında görmüştüm. O gün televizyonda seyrederken ona bir şekilde geçmişte ve hali hazırda olan bu zulümleri hiçbir şekilde tasvip etmediğimi anlatmayı ne kadar çok istedi

Özlem Yağız/Taraf

Hrant Dink ve Haşrolunmak

Heyecanlı müzikler eşliğinde şen şakrak operasyon görüntülerine, arkasından gelen çığlık çığlığa cenaze törenlerine, elinde kamera okul önlerinde “cadı avına” çıkanlara, parmak sallamalı, bol hakaretli siiizz diye başlayıp, asla, –meyiz, -mayız ile biten şarlatan açıkoturumlara, din uleması kesilmiş politikacı mesajlarına isyan eden ruhum nice zamandır televizyon denen o cinnet kutusuna bakmayı da ret ediyor. Ne yazık bir gaflet anı, acaba bugün neler oldu merakı bu perhizimi kısa bir süreliğine de olsa bozduruyor bana.
 
Televizyonda Dink duruşmasından görüntüler. Yasin Hayal’in avukatı konuşuyor.

“Hepimiz Ermeniyiz diyen güruh nerede? Onlar da dışarıda mı? Allah hepsini Hrantlarına kavuştursun! İnşaallah Hrant ile birlikte haşrolurlar! Bu, bugünkü duruşmadan önce onlara yaptığım duadır…"
 
Belli ki tribünlere oynuyor. Satır arasında  şu mesaj var. Biz hepimiz müslümanız, dolayısı ile hem bu dünyada hem ahirette yek vücut olmalıyız. Bir adam ensesinden kalleşçe vurulabilir, sevdiklerinden ve hayattan öyle bir anda sorgusuz sualsiz ve haksız koparılabilir ama bizler evet biz değişik kademelerde zulüm kavramına bulaşması gerekenler adalet, hukuk, haram gibi kavramları maktulun kimliğine bakarak göz ardı edebilir ve hepimiz Türküz, hepimiz Müslümanız kılıfına sararak o insanın kaderine ve yakınlarının acısına duygusuz kalma lüksümüzü kullanabiliriz. Ve dahası mutlaka eğer doğru yerde haşrolunmak istiyorsak bunu da yapmalıyız.
 
Benim de içimden bir ses feryat ediyor; hayır bu değil! Görünmez kalabalıklara aklıma gelen ilk ayetleri sıralayıveriyor bir anda.

Haksız yere bir cana kıyan tüm insanları öldürmüş gibidir, birinin ölümüne de engel olan tüm insanları diriltmiş gibidir.

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. Diye seslenen ayetler.

Nafile benim sesim duyulmuyor.  Ne sesim ne de  bu sessiz isyanımla beraber düşündüklerim:
 
Bundan yıllar önce ilk defa Ali Kırca'nın azınlıklarla ilgili hazırladığı Siyaset Meydanı programında görmüştüm Hrant Dink'i. Cok şaşırtıcı idi. Şaşırtıcı idi çünkü o programda bulunan diğer insanlardan çok farklı bir şekilde duygularını saklamadan, sözlerini sakınmadan konuşuyordu. Büyüdüğü yetimhanesi de dahil vakıf arazilerinin ellerinden alındığını anlatırken ya da arkadaşının bahçesine bir ağaç dikmeye cesaret edemediğini (çünkü bu güne değin bir ağacın büyüdüğünü görecek kadar kök salamamışlardı toprağa) anlatırken gözleri doluyor, sesi titriyordu. Hiç bu konuda  fikri olmayan bir insan bile  onun konuşmasına baktığı zaman ne kadar sahici olduğunu, bu insanda riya denilen şeyin zerresi olmadığını anlayabilirdi. Ne yazık ki benim gibilerin vicdanında sızı yaratan bu görüntüler bir diğerinin kin ve intikam duygularını canlandırabiliyormuş demek ki. O gün televizyonda seyrederken bu kişiye bir şekilde geçmişte ve hali hazırda olan bu zulümleri hiçbir şekilde tasvip etmediğimi anlatmayı ne kadar çok istediğimi hatırlıyorum. Yine babamın bana anlattığı bir anıyı aktarmayı çok istemiştim.
 
Babam çocukken babaannesi ona Ermenilerin Siirt’ten bir gün ne şekilde toplanıp Bitlis yolunda Hacer-ul Nakkuşi (Delik Taş) denilen bir yere götürüldüğünü Arapça anlatır, bazı insanların o gidenlerin eşyalarını nasıl yağmaladığını, sonrasında gidenlere ne olduğunu bilmediğini söyler, sürekli “niye götürdüler onları, yazık onlara, yazık geri getirsinler’ der dururmuş. Babam hayal meyal hatırladığı gidenlerin harabeye dönmüş evlerinde nasıl dolaştığını anlatır, diğer Siirt evlerinden farklı olan bu evlerin detaylarını verirdi bana. Babamın çocukluğu benim hesabıma göre en azından bu olaydan 25 yıl sonra yaşanmış olmalı. Bunca yıl sonra bile o kadıncağızı bu şekilde üzen sürekli bu olayı dertlenerek anlattıran o vicdan duygusundan bahsetmek isterdim, bu konuda benden çok daha fazla şeyler bilmelerine rağmen. Ben yine de bunca öfke dolu sesin içinde o dönemde yaşamış ismi Atlas olan bir kadıncağızın komşularının böyle götürülmesine isyanını anlatmak isterdim. Bu kadın olayları bizzat yaşamış,  komşularının kaderine ağlamıştı. Ve ebedi aleme göçerken sıfatını, tarafgirliğini değil vicdanını koyup gitti amel defterinin yanına haşrolunurken bakılmak üzere. Acıyı gördü, zulmü işaretledi, hikayesini torununun çocuğuna miras bıraktı. Madem ki bir kişi bile olsa suçsuz yere acı çekmiştir, zulüm görmüştür (ki belli ki bu bir kişinin dramı değil) artık orada haklılıktan ve adaletten söz edilemez ve kurunun yanında yaş da yanardan kötü bir mantık yoktur diye not düştü hikayesiyle bu yazıyı yazanın kalbine.

Hrant Dink'i bir sene önce ailesinin sevdiklerinin elinden alanlar, bir yandan da belki bir gün benim bu mana da içimi dökebilme ihtimalimi aldılar. İnsanların birbirinin yüzüne, kin duymadan ya da utanmadan bakabileceği birbirlerinin acılarına ağlayabileceği günleri aldılar. Pek çok kişinin adalete ve iyiliğe olan inançlarını aldılar.
 
 Zaten bu ülkenin elitleri  Mehlika Sultan' a aşık olduğundan beri bize sadece Cerrahpaşa'nın ara sokaklarındaki, Samatya'daki birbirine o kadar yakın kocaman camilere, kocaman  kiliselere, külliyelere bakıp vay canına bir zamanlar burada insanlar yan yana barış içinde yaşamışlar, ibadet etmişler ve birbirlerine dokunmamışlar diye düşünüp durmak kalmıştı. Şimdi ise yarattıkları  “milliyetçi ve modern” ülkede kabarttıkça kabarttıkları ırkçılık dalgasıyla çocuklarımızın bu görüntülere bakıp tefekkür edebilme ihtimalini bile aldılar. Elimizde televizyondan odamıza fışkıran katrana bulaşmış inanç mesajları ve baskalarinin olumune meftun cilgin kalabaliklarla kalakaldık. Yazık çok yazık oldu.



Bu haber 1,310 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,304 µs