En Sıcak Konular

5’inci AS: Avrupa ‘GEL’ derse!

21 Şubat 2008 13:11 tsi
5’inci AS: Avrupa ‘GEL’ derse! İyibilgi son iki gündür, klasik habercilik anlayışının üzerinde ve dışında belli bir küresel programın üzerine gidiyor. Bu şu ana kadar tamamlanmış değil. Türkiye’de tabloyu gören bir kısım aydın ve uzman bile ‘körlerin Fil’i tarifi gibi

Avrupa Birliği’nde Türkiye’ye en muhalif politik sima şu an için Fransa Devlet Başkanı Sarkozy! Türkiye’nin tam üyeliğine karşı olduğu ve “imtiyazlı ortaklık” fikrini desteklediği herkesin malumu.

Ama gerçek bu mu? İşte dünden yadigar bir haber; “Belçika’nın başkenti Brüksel’de sessiz sedasız bir Dışişleri Bakanları toplantısı düzenlendi. Toplantıda Türkiye’yi de ilgilendiren önemli bir detay vardı. Bakanlar, Katılım Ortaklığı Belgesi’nin dördüncü gözden geçirilmiş halini onayladı. Hem de Türkiye’nin ert itirazlarına rağmen Fransa’nın çıkarttığı ‘katılım’ ve ‘üyelik’ ifadelerini de onayarak.”

İlginç değil mi? Bu belgenin altında Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’in kapı gibi imzası bulunuyor ve diğer ülkelerin gözlemcilerine göre bu belge Türkiye’ye tam üyelik konusunda avantaj yaratıyor.

Peki bu kadar sert muhalefete rağmen Paris bu belgeyi nasıl imzaladı? Avrupa ve daha çok Fransa basınına bakarsanız bu imzanın ardındaki neden, Sarkozy’nin aşktan körleşen gözlerinin Türkiye’yi fark etmemesi!

Tabii bu kadar basit ya da magazinel bir durum değil bu. Dışişleri Bakanı Kouchner’le Sarkozy’nin arası Türkiye yüzünden bir süredir bozuk. Çünkü Kouchner, icra makamında bir yetkili olarak küresel tezganın nasıl döndüğünün farkında.

AB maskesi ne gizliyor?

Bu olay asıl konumuz için küçük bir örnek. Daha genel tabloda ise “müssebbibi” tartışmalı olan bir Türkiye-AB soğuması mevcut.

Yeniden “al gülüm ver gülüm” dostluğuna dönen Ankara-Washington ilişkileri, Türkiye’nin genel olarak Ortadoğu ve Arap dünyasındaki parlayan rolü, enerji yolları, Avrasya bağlantısı, daha özel olarak, Irak, İran, Pakistan, Afganistan, İsrail, Suriye çemberindeki rolü her kesim için Ankara’yı önemli kılıyor.

Bu yeni bir konjonktür. Zira tüm bu sayılan ülkeleri ilgilendiren radikal değişimler bekleniyor. AB ise çok daha kötü bir durumda. Bu, “AB, Ankara’ya muhtaç” okumalarının dışında bir hal.

AB şu anda, ABD ve Rusya’nin (periferileri ile beraber) egemenlik savaşının alanı haline dönüşmüş durumda. Son Kosova bağımsızlık ilanı üzerinden Balkanlar bu savaşın önemli figürü. Tabii doğal olarak Türkiye’de.

Bu bağlamda AB, ele geçirilmek istenen bir politik hakimiyet alanı değil, tersine, her iki cephe tarafından “ekonomik ve politik” güç potansiyeli olarak görülen bir tehtid.

Hayli iddialı bir söylem kullanılırsa aslında Washington ve Moskova’nın burada bir “zımni” işbirliği bulunuyor. İşte Türkiye, her iki kesim tarafından masaya sürülen en sert ve güçlü koz haline geliyor.

Ankara’nın bir süredir küresel güç dengeleri içinde üst üste yaşadığı avantaj yaratıcı olayların sebebi bu. Hiç büyük ve kazançlı görünen emsallere girmeden, dün iyibilgi’de sağlam bir analizini okuduğunuz  ziyaretler ve işaretlere bakmadan, alakasız örnekle söyleyelim.  Bugüne kadar Senegal Devlet Başkanı’nın Türkiye’ye geldiğini gördünüz mü?

Türkiye’yi ‘büyütmek’!

İşte Türkiye bu yüzden son 6 aydır, pek görülmeyen biçimde destekleniyor. AB dışı alternatiflerin altın kapıları mümkün olduğunca açılıyor. Peki ama Ankara bu işe ne diyor?

Bu sorunun yanıtı oldukça basit. Ankara hükümeti uzun süredir zaten AB ilişkelirinin üzerine çok gitmiyor. Liberal kesimlerden yoğun biçimde yükselen itiraz seslerinin ardında da bu var. Hatta bugüne değin AKP hükümeti ile aynı safta durmuş “AB liberallerinin” bölünmesinin nedenide bu.

Cumhurbaşkanı ve Başbakanı üst üste ziyaret eden bazı sivil toplum kuruluşlarının ve örgütlerin “AB”, “reformlar”, hatta “türbanı bırakın öbür reformlara toptan bakın” diyenlerin sıkıntısı da bunlar.

Görünen o ki, “küresil bir dokuma” AB-Türkiye ilişkilerini soğutuyor. Dahası siyasi iktidar da bu eğilime-şimdilik-mütemayil görünüyor.

AB’yi ne kurtarır?

Esasen AB de durumun farkında ve dünyanın en büyük iki cephesinin kendini Türkiye üzerinden sıkıştırmaya başladığını anlıyor. Fakat yapabileceği çok şey yok.

Türkiye karşısında yumuşayan konuşma tonları ve-buraya dikkat-son Katılım Ortaklığı Belgesi’nde Türkiye’nin yapması gerekenleri sadece “3-4 yıla” çeken resmi beklentileri bunun işaretleri.

Ama bunlar yetmeyebilir ve Türkiye dünya tahtasındaki yeni pozisyonunu daha çok beğenebilir. Yani AB’ye dirsek gösterebilir, burun kıvırabilir.

AB ise daha yerel politik hengameleri aşamadığı için başına gelecekleri görmesine rağmen yavaş mekanizmalara takılıyor. Türkiye’nin kaybının nasıl stratejik bir çöküşe neden olacağının tam farkında ama elinde kartlar, “kare as” olsa bile Rusya ve ABD karşısında zayıf kalacağının farkında.

Hile: 5’inci as!

Bu yüzden hiç beklenmedik ve en ağır kozunu, daha doğrusu ceket kolundaki 5inci ası masaya sürebilir. Bu fazladan as, Türkiye’nin AB üyeliğinin gerçekleşmesi ihtimali. Yani Türkiye’ye “tamam, gel” denmesi.

İşte bu çok kritik bir nokta ve hamle. Zira Ankara’nın vereceği yanıt, bölgesel ve global dengeleri süratle bozabilir. Soru şu; Böylesi bir durumda AKP hükütemi ne yanıt verir? “Geliyoruz” mu, “Şimdi değil, daha sonra bakalım” mı?

Eğer AKP’nin bugüne kadar geliştirdiği AB üslubuna bakarak karar verirseniz, yanılabilirsiniz! ABD ve Rusya için de işler çetrefilleşecektir ama Türkiye gerçekten sıkışık bir “kararsızlık” sürecine girebilir.

Öyle ki bazı uzman akademisyenlerin özel analizlerinde, AB teklifini kabul etmesi durumunda Türkiye’nin bir terör sarmalına sürüklenebileceğini söyleyenler bile mevcut. AB’ye “evet” demek siyasi erkin bekaasını politik açıdan tehdit edebilir.

Öte yandan AB’nin reddi, iç siyasi dinamik ve ekonomik beklentileri yüksek çevreleri hükümete karşı sert muhalif bir çizgiye sürükleyebilir. Herhalükarda iktidar, aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık pozisyonuna sıkışabilir.

Gayrı bir not olarak, Başbakan Erdoğan'ın eski bir konuşmasından, Hasan Demir'in köşesine taşıdığı bir bölümü aktaralım; "Irak ve Suriye meselesine bakışımız da bunu esas almaktadır. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika inisiyatifindeki rolümüz buna dayanmaktadır; burada bizim eş başkanlık görevimiz var. Bizim AB perspektifimizin altında bu vizyon vardır..."

www.iyibilgi.com Ankara



Bu haber 2,616 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,015 µs