Sezer siyasete atılsın...
0 0 0000 00:00 tsi
Son günlerde irtica haberlerinde büyük artış var, önceki gün Zamanda grafiği yayınlandı. Gazete sayfaları, televizyon ekranları bu tip haberlerden geçilmiyor.
Artış irticada değil haberlerde... Allahtan Türkiye bu suni gündemlere, puslu havalara alışık. Amaç irtica ile mücadele falan değil, irticayı iktidar oyununun bir parçası olarak kullanıyorlar. Hedef de belli; bu konuda hassas olduğu bilinen dinamikleri sahaya çekmek... Ama tezgâh çok sırıtıyor. Bu oyun tutmayacak.
Yalnızca siyasetçiler değil, eski ve yeni cumhurbaşkanları da sahnede. Demirel eleştirilerle yetinmiyor, hükümete karşı siyasi blok oluşturma telaşında. Cumhurbaşkanı Sezer de benzer arayışın içinde. Vetolar artık kesmiyor, başka çareler peşinde.
Dün Hürriyetten Ertuğrul Özkök yazdı; Sezer, geçen hafta Cumhuriyet Gazetesinin başyazarı İlhan Selçukla bir araya gelmiş. Dikkatli okuyucular hatırlayacaktır; daha önce bu sütunda ikilinin mutat görüşmeler yaptığı yer almıştı. Harbiyedeki konuşmanın üslup ve içeriğinin İlhan Selçuktan izler taşıdığına dikkat çekmiştim.
Özkökün yazısı görüşmeleri teyit ediyor. Cumhurbaşkanıdır, dilediği gazetecilerle oturup konuşma dertleşme hakkı elbette vardır. Gazetecilerin büyük çoğunluğuna kapılarını kapatırken sadece, tirajı çok gerilerde seyreden bir gazetenin yöneticileriyle bir araya gelmesini pek sağlıklı bulmuyorum. Hele bu, kendi dünyası dışında başka dünya tanımayan, dar ve katı bir çevrenin ideoloğu durumundaki İlhan Selçuk olursa... Sezere tekrar hatırlatmak istiyorum; cumhurbaşkanı kelimesindeki cumhur, Cumhuriyet Gazetesinin cumhuru değil, halk anlamında...
Tarifi Cumhuriyet Gazetesi gibi kendisine benzemeyenleri dışlayıcı değil, aksine herkesi kapsayıcı; halkın tamamını, bütününü ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Sezer ile İlhan Selçukun sık sık buluşmalarının ne önemi var, iki dostun görüşmesi diyebilirsiniz. Öyle değil. Önceki gün Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında yukarıdan aşağıya kadar uzanan bir başyazı yayınlandı. Altında imza yok, Özkök köşesinde Bu yazıyı genellikle İlhan Selçuk yazar diyor.
Yazı ilginç, Başbakan ve Meclis başkanının konuşmalarına dikkat çekerek; Bu yolda yürürlerse Sayın Cumhurbaşkanı ister istemez anayasal görevinin gereğini yerine getirmek zorunda kalacaktır ki Çankayanın bu tutumunu taraf tutmak diye nitelendirmeye çalışmak hukuk devleti mantığına aykırı davranmaktan gayrı bir içerik taşımaz...
Anayasal görevini yerine getirmek zorunda kalmak... Ne demek bu? Sezer ne yapacak? Bu satırlar belli ki bilgiye dayanıyor. Cumhurbaşkanı Sezerin başından beri Cumhuriyet Gazetesi üslubuyla AK Parti iktidarına muhalefet yaptığını bilmeyen yok. Sadece siyasi konularda değil, ekonomik mevzularda bile hükümetin hamlelerini geri püskürtüyor. 2Bde olduğu gibi...
Daha öte ne yapabilir? Görev süresinin dolmasına bir yıldan daha az bir süre kaldı. Geri sayım başladı. Emekli olduktan sonra pekala, Tayyip Erdoğanın alternatifini üretmekte zorlanan siyasete yeni bir soluk olabilir. Yeni bir parti kurabilir; ama bu zordur, teşkilat falan zahmetli iştir, partilerden birinin başına geçebilir. Bu en doğru yoldur onun için. Cumhuriyet Gazetesi yazarlığından daha fonksiyoneldir üstelik.
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk bir dergiye verdiği mülakatta Sayın Sezerin konuşmasında birçok yer bana yabancı gelmedi. Baktım bir başkası yazmış. dedi. İkisi de yargı camiasından olduğu için Sami Selçuk, Sezeri yakından tanır. Sezer, Anayasa Mahkemesi başkanı olduğunda hak ve özgürlükleri bayraklaştıran bir konuşma yaparak, Çankayaya giden yolun kapısını açmıştı. O konuşmayı yazan da kendisi değildi, nereden devşirme olduğunu yakından biliyorum.
Umarım Sezer, emekli olduktan sonra siyasete atılır, aslında görev süresinin dolmasını beklemesine de gerek yok...
Bu haber 273 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle