En Sıcak Konular

68 kuşağının nostalji eylemleri

19 Şubat 2008 11:53 tsi
Cumhuriyet Mitinglerinin yerini şimdi de başörtü karşıtı mitingler aldı. Genelde yaşlıların ilgi duyduğu eylemler 68 kuşağını hatırlatıyor. Aslına bakılırsa onları sokağa döken âmil, ne laiklik ne de başörtüsü.

‘Ankara’dan sonra İstanbul Hukuk Fakültesi de dün öğrenciler tarafından işgal edildi. Önce imtihan tablosunu yakan öğrenciler santrale el koyarak, dekanlığı ve rektörlüğü işgal etti. Kurul toplantısının ardından sınavların ertelendiği açıklanarak, makamı işgal edilen rektör aleyhinde sloganlar atıldı. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğrencileri yürüyüş yaparak Millî Eğitim Bakanlığı önüne kadar geldi.’

1968’de üniversitelerdeki yüzlerce eylemden sadece bir kesitti bunlar. Parka giyen, idealleri için karşıt görüşleri hiçe sayan üniversite gençliği, her gün meydanları doldurarak duyurmaya çalışırdı sesini. En çok da ‘Kahrolsun emperyalizm’ ve ‘Tam Bağımsız Gerçekten Demokratik Türkiye’ sloganlarıyla anlatırlardı dertlerini.

Meclis geçen hafta başörtüsü yasağının kalkması için oylama yaparken aynı saatlerde meydanları dolduran binlerce kişi de ne tesadüf ki benzer sloganlarla çıktı sokaklara: “Ne ABD, ne AB, tam bağımsız Türkiye” diyerek emperyalizme karşı olduklarını söylediler hep bir ağzından. Hatta başörtüsünün ABD’nin bir oyunu olduğunu iddia ederek “Türban bahane, ABD şahane” sözleriyle hareketlendirdiler kalabalığı. Aslına bakılırsa 1968’de Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde yaşanan eylem, aradan 40 yıl geçtikten sonra yine aynı yerde, aynı sloganlarla başlamıştı. Ancak bu sefer üzerlerinde ne parka, ne Che Guevara şapkaları vardı eylemcilerin. O günkü üniversite gençliğinin yerini 60-70 yaşında, ak saçlı, eli bastonlu kişiler almıştı sanki. 68 kuşağının eylemlerini tekrar yaşamak için nostaljik bir eylemdi sanki onlarınki.

SON CHE GUEVARALAR!

Uzaktan bakıldığında demokrasi tarihimize ‘bayrak mitingleri’ olarak geçen 14 Nisan’daki eylemlerden hiçbir farkı yoktu mitingin. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere değişik illerden yaklaşık 180 otobüs ile katılımcı vardı alanda. Platformun üstüne tanıdık simalar çıktı yine. ‘Biz kaç kişiyiz’ bileklikli kişiler, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan, Tuncay Özkan, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Birgül Ayman Güler, Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan… 14 Nisan’ın zihinlere kazınan isimleriydi bunlar aynı zamanda. Ancak, eylemcilerin arasında ve ön kısımlarda boy gösteren kalabalığın çoğunu yaşlılar oluşturuyordu. Sıklıkla yaşanan bayılmalar, sedyelerde taşınan yaşlılar bunun en bariz göstergesiydi zaten. Sağlık ekibi birine müdahale ederken bu kez başka biri baygınlık geçiriyordu. Başları yarım örtülü kadınlar sahneye çıkan Faruk Demir ve Sadık Gürbüz eşliğinde Alevi şarkıları söylüyordu, ellerini kalplerinin üstüne götürerek. Kimi ise Atatürk ve Lenin’in yan yana fotoğraflarını kaldırarak, ‘Gazamız mübarek olsun!’ diyordu neyi kutladığını bilmeden.

Tuncay Özkan’ın konuşmak için söz alması kalabalığı daha da hareketlendirdi. Hatta sadece onun konuşmasını dinlemek için gelen kadınlar bile vardı aralarında. Özkan’ın Mersinli 70-80 yaşındaki Naile Aksay’ın başörtüsünü açması ise alkışlarla karşılandı yine yaşlılar tarafından. Özkan’ın yaklaşık yarım saatlik konuşmasında kullandığı “Bu kavgamız sürecek, asla pes etmek yok, kavgaya devam” gibi ifadeler 1968 öğrenci hareketlerinden kalma gibiydi. Ustaca dekore edilip, 40 yıl sonra sahneye yeni versiyonlarıyla sunulmuştu âdeta.

68 kuşağının tanınan son temsilcilerinden Türkan Saylan’ın ise neredeyse ayakta duracak dermanı yoktu. Herkes konuşma yapmasını beklerken o sahnenin arkasında oturmayı tercih etti yaşlı kadınlarla. Konuşmacıların hepsi her fırsatta laikliğe ve cumhuriyete vurgu yapıyordu. Hatta alanda kaybolan bir çocuk için yapılan, “12 yaşındaki Cumhuriyet yurttaşımız kaybolmuştur!” anonsu daha da iyi anlatıyordu atmosferi.

14 NİSAN’IN LAİKLİK MİTİNGİNDEN FARKI

Alanda gençlerin yerini yaşlıların almış olması Cumhuriyet Mitingleri ile ‘Laiklik Mitingi’ arasındaki farkı açıkça gösteriyordu herkese. Her ne kadar bu mitingler aynı kadrolarca organize edilmişse de Cumhuriyet Mitingleri daha geniş bir katılım ile gerçekleştirildi. Sadece eşi başörtülü cumhurbaşkanı protesto edilmedi 14 Nisan’da. Aynı zamanda AB’nin ikircikli tutumu, ABD’nin PKK konusundaki bilinçli ihmalkârlığı, Kıbrıs konusunda yaşanan AB aymazlığı gibi sorunlar temelinde kurulmuş daha geniş bir toplumsal muhalefet vardı. Şimdi ise laiklik vurgusu ağır basıyor; ama konu tek. O da başörtüsü. Meydanlarda bu kez gençler yoktu. Çünkü onlar, başörtüsüne özgürlük kapsamında bakıyorlar. Bir tehlike değil. O yüzden laiklik mitinginde alanlarda yaşlı neslin nerdeyse tamamı CHP örgütünden ve çok az bir grup da TKP’li ve İşçi Partiliydi. Pek çoğu emekli öğretmen ve memur ile eski sendikalı işçilerden oluştu bu kitle. Çünkü CHP bunları daha kolay organize edebiliyordu. Selçuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Birol Akgün’e göre 14 Nisan ile laiklik mitingleri arasındaki temel fark; bu tür mitinglerin göründüğü gibi yalnızca “vatan, millet ve laiklik” adına değil birilerinin çıkarına da hizmet ettiği kanaatinin gençler arasında güçlenmesiyle meydanların ihtiyarlara kalmasıydı.

Aslında bugün başörtüsü bahanesiyle sokağa inenler, 68 kuşağı ile ortak özelliklere sahip. Kanlı eylem ve boykotları ile darbeye zemin hazırlayan bu kuşağın en önemli dokusu kapitalizm ve emperyalizme karşı verdikleri mücadeleydi. Onlara göre Demokrat Parti iktidarı ülkeyi yabancı sermayeye peşkeş çekmiş, yerli sermaye kaderine terk edilmiş, işçi sınıfı ise üretimden hak ettiğini alamıyordu. Bu yüzden sistemin değişmesi ve sosyalist milli bir devletin yeniden tesis edilmesi gerekiyordu. Bu dönemde yabancı sermaye düşmanlığı ile dikkat çeken 68 kuşağı, AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesiyle 40 yıl sonra yeniden ortaya çıktı. Sıhhiye Meydanı’ndaki Laiklik Mitingi ve Anıtkabir’deki törende alanları dolduran 60-70 yaşlarındaki insanlar aslında 68 kuşağı temsilcileri. Kırk yıl önce söyledikleri sloganları hep bir ağızdan tekrarlayıp, anti-emperyalist söylemleri ile âdeta hiç değişmediklerini gösterdiler. O gün olduğu gibi bugün de yabancı sermaye düşmanlığı yapıyorlardı.

Bu yitik kuşağa göre 1968’deki tehdit ve tehlikeler bugün de geçerliydi. Bu tehlikeleri bertaraf etmek için tekrar bir araya gelerek meydanlara indiler. Türkiye’de 68 hareketinden gelen insanların bugün içine düştükleri durum hem üzücü, hem de düşündürücü. Çünkü, eski sosyalistler bugün kendini ulusal-solcu olarak tanımlıyor. Bu ulusal-solcuların, anti-emperyalist yanları çok güçlü, ama anti-kapitalist yanları çok zayıf ne hikmetse. Genelkurmay Başkanlığı’nın muhtırasına destek verecek kadar devlet-asker otoritesinden yana bir tavır içindeler. Kırk yıl önce attıkları ‘Ordu-gençlik el ele millî devlete’ sloganından hiç ödün vermiş değiller.

Halkın yüzde 75’inin mutabık olduğu başörtüsü, laiklik mitingleri ile anlaşıldı ki gençleri değil yaşlıları bölüyor. Görünen o ki, ‘Nerede o eski eylemler’ diyen 68’lileri bu mitinglerde Tuncay Özkanların, Türkan Saylanların varlığı tatmin ediyor.

DÜN MARKSİZM BUGÜN ATATÜRKÇÜLÜK

68’liler karşıt hiçbir görüşü desteklemiyordu. Kavgacı kimliğe sahiplerdi, bugün olduğu gibi…

İdeolojikti, toplumsal amaçları vardı.

Her seferinde sokaklara dökülürlerdi. Bugün de laiklik, cumhuriyet, başörtüsü bahaneleriyle sokaklara dökülüyorlar.

68’liler, Ruhi Su, Beatles, Rolling Stones, John Lenon, Dylan dinlerler, şarkılarında siyasal manifestolar bulurlardı. Bugünküler, Moğollar’ı ve Edip Akbayram’ı dinliyor. Bu şarkılar da politik mesajlar taşıyor.

68’liler, anti Amerikan’dı. En önemli sloganları ‘Yankee go home’, en önemli eylemleri ise ABD 6. Filo karşıtı eylemlerdi. Bugün ise sloganlarında yine emperyalizm karşıtlığı dikkat çekiyor. 68’de tam bağımsız gerçek demokrat sloganının yerine ‘Ne ABD, ne AB tam bağımsız Türkiye’ sloganı alıyor.

68 kuşağı geçmişte Marksizm adına bir mücadelenin içine girdi. Bugün ise Atatürkçülük kisvesiyle solculuk yapıyorlar.

AKSİYON

 



Bu haber 746 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,026 µs