aidiyet bağı zayıf!' | " /> aidiyet bağı zayıf!' | "/>

En Sıcak Konular

'Kürtlerin aidiyet bağı zayıf!'

18 Şubat 2008 16:20 tsi
'Kürtlerin aidiyet bağı zayıf!' Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Sezgin Tanrıkulu'dan çarpıcı açıklamalar: “Kürtler kritik bir süreçteler, aidiyet duygusunda problemleri var. Bu yüzden de şiddeti meşru görme eğilimi var. Başbakan'ın, DTP'yi, yasadışı örgütü, sivil toplum örgütleri

Yeni Şafak’ta haftalık röportajlar yapan deneyimli gazeteci Mehmet Gündem, Ergenekon çetesine yönelik operasyonun Diyarbakır’dan nasıl görüldüğünü öğrenebilmek için Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Sezgin Tanrıkulu ile konuştu. İşte o önemli röportajdan bazı bölümler:

Hükümet Şemdinli'de sınıfta kaldı. Ergenekon operasyonu ise takdir topladı. Süreç nasıl gözüküyor Diyarbakır'dan?

9 Kasım 2005'te doruk noktasına varan Şemdinli'deki vaka Susurluk'tan sonraki en önemli olaydı. İlginçtir halk suçüstü yakaladığı failleri adalete teslim etti, kendi adaletini uygulamadı. Sonra gördük ki devlet olayın üzerine gitmedi, Meclis raporu bile açıklanamadı. Olayın üzerine gidenler susturuldu, savcı meslekten atıldı. Olay bu hükümet döneminde oldu. Yargı “bağımsız” hükümet etki edemez diyelim ama olayın yargıyla ilgili olmayan bölümünde hükümet üzerine düşeni yapmadı.

İktidar için bir Şemdinli kırılması gerçeği var...

Şemdinli'de başka bir konsept gerçekleşti. Eğer üzerine gidilseydi geçmişe dönük olarak Kürt bölgesinde işlenen bir sürü cinayetin aydınlatılabilmesi imkanı vardı. Yakalanan üç şüphelinin kimlerle ilişkili olduğu hiçbir zaman araştırılmadı. Hakkari Jandarma Alay Komutanı'nın bu işle ilgisi ve mahkemeye yazdıkları ortada. Daha ötesi, Haziran 2007'de Şemdinli Mahkemesi HSYK tarafından dağıtıldı, mahkeme başkanı çocuk mahkemelerinin başına getirildi. Sanıkların tahliyesini isteyen savcılar Van'dan alınıp Ankara'daki mahkemelerin başına getirildi.

Yani ödüllendirildiler…

Bunlar basına yansımadı. Mahkûmiyet kararı veren hâkimlerle, tahliye isteyen savcılarının atandıkları yerler dikkate alınırsa, Ferhat Sarıkaya'dan sonra hangi mekanizmaların kimler için harekete geçtiği anlaşılır.

İKTİDAR ERGENEKON'LA KENDİSİNİ KURTARDI

Hükümet Ergenekon'da bir anlamda Şemdinli'nin rövanşını mı aldı?

Kuşkusuz yapılanlar çok önemlidir. Susurluk'tan bu yana konuşulan Veli Küçük'ün tutuklanması, ilişkilerinin açığa çıkarılmış olması bile büyük olay. Ama bu işin emekli olmuş bir generalle sınırlı olmadığını herkes biliyor. Endişemiz o ki ordudaki uzantılarına dokunma konusunda gerekli adımlar atılamayacak. Ordudaki ayağı ortaya çıkarmazsanız Ergenekon da bize yeni bir Susurluk, yeni bir Şemdinli yaşatabilir.

Çetelerle mücadele ve bu operasyon Diyarbakır'da AK Parti'nin prestijini artırır mı, yerel seçimlere nasıl yansır?

Tek başına bu operasyonun AK Parti'ye bir seçim başarısı kazandıracağını sanmıyorum. Tek başına Diyarbakır'daki bombanın DTP'ye seçim kaybettireceğini sanmıyorum. Seçimlere 13 ay var, bu süre içinde kim şiddeti sonlandırıcı çaba içine girerse kamuoyunu o ikna eder ve Diyarbakır'ı kazanır.

Başbakan'ın Diyarbakır ziyaretinde görüştüğü heyette siz de vardınız. Önerilerinize “Bekara karı boşamak kolaydır” demişti. Başbakan ne demek istedi.

O uzun bir diyalogdu. Başbakan “18 yaşımdan itibaren sivil örgütlerde çalıştım, ama orada oturmakla burada oturmak aynı değil” dedi ve o sözü söyledi. Buradan “sorunu biliyorum ama çözüm için bazı kurumları ikna etmek kolay değil” demiş olabilir. Başbakan ve devletin diğer kurumları arasında bir mutabakat yoktur mantığını yurttaş olarak kabul etmiyorum.

KÜRTLERİN BİR BÖLÜMÜ ŞİDDETİ MEŞRU GÖRÜYOR

PKK'ya silah bırakma çağrısı yapan heyetlerin içinde yer alıyorsunuz ama ne DTP'lilerden ne de hükümetten destek alabiliyorsunuz. AK Parti'nin önünü milliyetçilik, DTP'nin önünü örgüt kesiyor…

Kürtlerin önemli bir bölümü şiddeti meşru görüyor. Bunun nedenini Kürt meselesinin çözülmemesine bağlıyorum. AK Parti'nin hiç kimseyi muhatap almasına gerek yok, doğrudan toplumu muhatap alarak şiddeti ortadan kaldırıcı adımlar atmalı. Daha reformist olmalılar. Yoksa çok radikal bir af yasası bile çözmeye yetmez.

Bu nasıl olacak?

Halkın makul ve evrensel talepleri var, bunlarla ülke bölünmez. Sorun sadece kimlik sorunu değil, büyük bir yoksulluk ve umutsuzluk içinde yaşayan toplum kesimleri var. Eğitimle ilgili sorunlar var. Kuşkusuz yapılanlar var. Ama mevzuat anlamında atılan hiçbir adım yok. Aksine yeni TCK ile inanılmaz yasaklar getirildi. Bunları Başbakan'a söylediğimde “öyle bir şey yok” dedi, beni Cemil Çiçek'e havale etti. Şu anda Diyarbakır'da herhangi bir belediyenin astığı Kürtçe bir afişe, dağıttığı bir davetiyeye dava açılıyor. Başbakan Almanya'daki Türklerle ilgili yaklaşımını Türkiye'deki Kürtlere uygulasa sorun çözülür.

Bugün Diyarbakır'da bu ülkeye ait olma duygusu ne durumda?

Mesele tam bu noktada düğümleniyor. Kürtler çok kritik bir süreçteler; bu cumhuriyete ait olma konusunda bir zayıflık var, kendilerini tam olarak ait hissetmiyorlar. Devlet Kürt kökenli vatandaşlarında bu aidiyet duygusunu güçlendirmelidir. Bu duygu Kürtlerde zayıftır, bu yüzden de şiddeti meşru görme eğilimi vardır.

Yerel seçimler genel seçimler havasına giriyor, Diyarbakır'a endekslendi. Nedir son durum?

Kritik bir durum söz konusu DTP'nin “kale”, Başbakan'ın “alacağız” demesi Diyarbakır'ı geriyor. Bu seçimler 2004'teki seçimler gibi olmayacak. O zaman Meclis'te grubu olmayan bir Kürt hareketi vardı. İnsanlar seçimlere siyasal temsil açısından bakıyorlardı. Şu anda Meclis'te bir DTP grubu var, siyaset Meclis'te yapılıyor. Şimdi seçmen kendine dönük düşünecek.

Diyarbakır'ı AK Parti kazanırsa ne olur, DTP kazanırsa ne olur?

AK Parti kazanırsa bölgenin gerçeğini iyi değerlendirmiş ve kazanmış anlamına gelir. DTP kazanırsa AK Parti gerekli adımları atmamış anlamına gelir.

DTP'de panik havası var, Ahmet Türk “kalemiz giderse mücadelemiz biter” bile dedi…

1977'de Mehdi Zana Diyarbakır bağımsız belediye başkanıydı. Bölgenin başka yerlerinde de Kürt siyasetçileri belediye başkanı oldu sonra başka partilere kaptırdı ama dünyanın sonu olmadı. DTP “kalemiz giderse mücadelemiz biter” diyeceğine politikalarını gözden geçirsin.

DTP'de neyin çelişkisi yaşanıyor? Kandil, İmralı ve bağımsız siyaset arasında sıkışmışlık var. Legal siyasetçiler yeterince güven vermiyorlar, partide iktidar kavgası var mı?

PKK legal demokratik siyasete alan bırakmıyor. 1991'den itibaren o alanı sürekli daraltıyor. Örgüt mantığından bakıldığında bu anormal değil, “mücadeleyi biz başlattık, kimse bizim çizdiğimiz rotadan çıkıp başka bir siyaset yapamaz” diyor. Onlar örgüte demeliler ki; “tamam sen kendine göre bir alan yaratmış olabilirsin ama sen bizim siyasi alanımıza müdahale edemezsin.” Ama diyemiyorlar. Kürt siyasetçileri örgütü hesaba katarak siyaset yaptıkları için Kürt siyasi hayatı gelişmemekte.

Yeni Şafak



Bu haber 388 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,271 µs