Şubat: İmza MGK’dan sonra mı önce mi?

18 Şubat 2008 14:55 tsi
Şubat ayı Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yarın yapılacak. Bu toplantıda ‘türban’ konuşulacak. Askerler suskunluğu bozacak gibi. İşin ilginç yanı Cumhurbaşkanı da yasayı hâla imzalamış değil. ‘Normal’den fazla bekleyen yasa, MGK&#

Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) bu ay yapılacak toplantısına da,  Türkiye gündeminin ana maddesi haline gelen "türban" damgasını vuracak gibi.

Türk Silahlı Kuvvetleri, türbana üniversitede izin veren Anayasa değişikliği TBMM’de onaylandığından bu yana sessizliğini koruyor. Bu sessizlik kimi çevreler tarafından alkışlanıyor, kimi çevreler tarafından da yadırganıyor.

Bugüne kadar askerden çıkan tek ses ise, “bu konudaki görüşlerinin toplumun tüm kesimleri tarafından bilindiği”. Bu doğru ve anlaşılmayacak bir yönü yok. Kaldı ki, ordunun siyaseti ilgilendiren konular hakkında konuşmasından memnun olmayan kesime göre, “bu konular kamuoyu önünde değil, MGK’da konuşulmalı”.

İşte 21 Şubat’da da böyle olacağa benziyor. Askerler MGK’da bu konudaki görüşlerini açık ve net bir şekilde dile getirecek.

Böylece konuya bakışyarını hem hükümete hem de anayasa değişikliğini o güne kadar imzalamaz ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dikkatine sunacaklar. Toplantı öncesi komutanların Genelkurmay Karargahı’nda bir ön toplantı yaparak, belirtecekleri noktalara son seklini verecekleri de gelen bilgiler arasında.

Peki askerler ne diyecek?

Ordu’nun öncelikle 1989 yılında Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara gönderme yapacağı, politik beklentilerle dini konuların kullanılmasının demokratik sisteme zarar vereceğini söylemeleri bekleniyor.

Basına da yansıyan bazı notlara göre komutanlar, Anayasa Mahkemesi kararının özellikle bir bölümüne de atıf yapacaklar;  “Birlikte çalışmalar yapan kardeşlikleri, arkadaşlıkları, dayanışmaları yarınları için bile gerekli iken, onları dinsel gereklerle ayırmak, kimin hangi inançtan olduğunu bir işaretle belli etmek, onların yakınlaşmalarını, birlikte çalışıp karşılıklı yardımlarını ve işbirliğini önler, ayrılıklara, dinsel inanç ve görüşler nedeniyle çatışmalara yol açar.”

Gönderme yapılacak ve anımsatılacak bir başka kanun ise Devrim Yasaları. Komutanların Anayasa’nın 174. maddesine yeni değişikliğin uymayacağını belirtmeleri de bekleniyor.

Prof. Dr. Cahit Tanyol’un “Laiklik ve İrtica” adlı kitabından da-Gazetaport’un konuyla ilgili bir haberine göre-alıntılar yapılacak ve “Sorun türban örtmek, çarşaf giymek değil, 2,5 yüzyıldan beri Türkleşen Batı uygarlığına yönelik planlı bir tertiple bizi karşı karşıya bırakmaktır. Önemli olan Türk devrimleri değil, Tanzimat’tan beri doğu – batı diyalektiği içinde oluşan birikimin yol sayılmasıdır.
Son zamanlarda ortaya çıkan türban olayı irticanın en belirgin örneğidir. Örtünmeden (tesettür) söz eden Nur ve Vakıa surelerinde ayetler ne inanç, ne de ibadet ile ilgilidir. Türban olayının hukuki bir tarafı da yok. Bu konu moda ile ilgilidir. Yaptırım gülünç olmaktır. Müeyyideli adetler içinde en zor karşı konan, ama en çabuk geçen bir değerdir. Onun geçerliliğini ya da geçersizliğini ne din, ne kanun, ne örf ve adet belirler. Ama bir genç kız, hem de üniversiteli çıkar da ‘ben Kur’an’daki Nur ve Vakıa surelerindeki ayetlere uyarak başımı örteceğim’ derse ve bu bireysel olmaktan çıkarsa, açık seçik bir irtica olayı ile karşı karşıyayız demektir. Buna kanunlar, yönetmelikler karşı çıkar. Bu tıpkı erlerin kışlada ‘ben asker elbisesi giymeyeceğim’ demesine benzer. Sorun modayla ilgili olmaktan çıkmış, dinsel nitelik kazanmıştır” denilecek.

Bu haber 953 defa okundu.