En Sıcak Konular

Ahmet Altan - Fehmi Koru polemiği

18 Şubat 2008 09:16 tsi
Ahmet Altan - Fehmi Koru polemiği AK Parti ile MHP arasında ortaya çıkan türbandaki görüş ayrılığı, başbaşka bir alana sıçradı. Liberal-muhafazakar basının iki temsilcisi Ahmet Altan-Fehmi Koru çok fena kapıştı. İşte Koru ve Altan düellosu...

Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru'nun AK Parti'ye oy veren liberallerle ilgili kullandığı bir ifade, Taraf gazetesinde yazan Ahmet Altan'ı çileden çıkardı. Altan, "AKP ve liberaller" başlıklı öyle bir yazı yazdı ki Fehmi Koru'dan yola çıktı, Başbakan Erdoğan'a "kendine gel" dedi.

Ahmet Altan'ın yazısı:

AKP ve liberaller

Fehmi Koru’yu yıllardır okurum. Gerek kendi imzasıyla yazdığı yazıları, gerekse Taha Kıvanç imzasıyla yazdığı “kulisleri” okumadan, “merkez medyanın” çarpıttığı gerçeklerin asıl yüzünün anlaşılmasının zor olduğunu düşünürüm.

Birçok gerçeğin “arka cephesini” onun yazılarından öğrendim.

Dün de onun sütununda beni epeyce irkilten gerçeklerle karşılaştım.

Şöyle yazıyordu:

“Ak Parti’ye yakın görüş sahipleri, nicedir, ‘liberaller kendi gündemlerini sürdürüyorlar, o gündem içerisinde Ak Parti tabanını doğrudan ilgilendiren konular bulunmuyor’ diye yazıp söylüyorlardı.”

İrkilmemin nedeni çoktandır kuşkulandığım bir gerçeğin Koru gibi güvenilir bir kalem tarafından açıkça yazılması, bir anlamda itiraf edilmesiydi.

“Ak Parti’ye yakın olanlar liberallerin ayrı bir gündemi olduğunu, bu gündemin AK Parti tabanını doğrudan ilgilendirmediğini” düşünüyorlarmış.

Fevkalade doğru düşünüyorlar.

Onların kendileriyle birebir örtüşmeyen aydınlara taktıkları isimle “liberallerin” kendi gündemleri var.

Onlar Avrupa Birliği standardında bir ülke, içinde türban da dahil hiçbir anlamsız yasağın olmadığı özerk bir üniversite, Kürtlerin çocuklarına anadillerini öğretebilme hakkı, Ermeni meselesinin rahatça konuşabileceği baskısız bir ortam, fikirlerin dile getirilmesini yasaklayan 301. madde gibi ucubeleri içinde taşımayan bir hukuk sistemi istiyorlar.

AKP bunları gerçekleştirmiyor diye bizim “gündemimizde” bunların bulunmadığını mı sanıyordu “Ak Parti’ye yakın” çevreler?

Ama asıl irkiltici soru şu:

Neden bunlar “Ak Parti tabanını” doğrudan ilgilendirmiyor?

Neden bu ülkenin tam anlamıyla özgür bir ülke olması AKP’lilerin ilgisini çekmiyor?

Çekmiyorsa, ki Koru çekmediğini söylüyor, bizim neden sizinle “ortak” bir gündemimiz olsun?

Bizim AKP’nin istediği kadar özgürlüğe razı olacağımızı size kim söyledi?

Hangi özgürlüğün ne zaman verileceğini belirleyecek tek ölçü olarak AKP’nin siyasetini benimseyeceğimize sizi kim inandırdı?

Laikliği bir darbe vesilesi yapmaya çalışan Kemalistlere, ulusalcılara, darbecilere karşı olmamızın, türban dışındaki özgürlük taleplerinin “kendilerini doğrudan ilgilendirmediğini” düşünen AKP’lilerle aramızda hiç tartışmasız “ortaklıklar” yaratacağını mı zannediyorsunuz siz?

Özgürlükleri bir bütün olarak talep etmeyen hiç kimseyle bir ortaklığımız yok bizim.

Bugüne kadar olmadı.

Bundan sonra da olmayacak.

Siz “başkalarının” özgürlüklerine omuz silkerken,“liberallerin” sizinkinden farklı gündemi olmasına şaşırmanızı da doğrusu ya şımarıklık olarak görüyorum.

Siz gerçekten AKP’yi “pusula”, Tayip Erdoğan’ı da “zihinsel önder” olarak kabullenmiş “aydınlar” mı gördünüz çevrenizde?

Öyleleri var mı bilmiyorum, varsa acırım onlara.

Cumhurbaşkanlığı hesaplarıyla Şemdinli skandalının üstünü örttüğünüzde, çok tehlikeli ilişkileri ortaya çıkaran Şemdinli savcısının hayatını kararttığınızda, Dolmabahçe’de Genelkurmay Başkanı ile gizli görüşmeler yaptığınızda, Kürtlerin haklarını küçümsediğinizde, Hrant Dink’in katillerini ortaya çıkaracak adımları atmadığınızda, bizim bunları desteklememizi beklediyseniz, kendinizi fazla abartıyorsunuz demektir.

Avrupa Birliği yolunda adımlar attığınızda, uyum yasalarını çıkartıp hukuku düzeltme çabaları gösterdiğinizde, 27 Nisan muhtırası karşısında başınızı dik tuttuğunuzda, Ergenekon’un en azından bir parçasını yakaladığınızda, türbanı serbest bıraktığınızda sizinle beraberiz.

Ortaklığımız siz özgürlükleri genişlettiğiniz kadardır.

Siz bazı özgürlüklere arkanızı döndüğünüzde, bunların “sizi ilgilendirmediğini” düşündüğünüzde ortaklığımız biter.

Kendi gündemimize döneriz.

Koru’nun yazısında beni kelimenin tam anlamıyla şaşkınlığa uğratan bir açıklama daha vardı.

Başbakan yaptığı bir konuşmada “liberal” bir aydını “azarlamış”.

Kelimeye dikkatinizi çekerim.

“Azarlamış.”

Başbakan gerçekten aklından “azarlamayı” geçirecek kadar kendini kaybetti mi bilmiyorum ama eğer öyleyse ona söylenebilecek tek bir şey var.

“Kendine gel.”

“Şemdinli’nin ürkek çocuklarının” azarlayabileceği birileri bulunmaz bu cenahta.

Sen önce Şemdinli’yi bir aydınlat, Dink’in katillerini bir bul da…

Birisini “azarlamanın” senin haddin olup olmadığını sonra konuşalım.

Peki Fehmi Koru, 16 Şubat tarihli Yeni Şafak'taki yazısında Ahmet Altan'ı bu kadar kızdıracak ne demişti? İşte o yazı:

Koalisyon çatladı, ama sorun
bakalım neden çatladı? 

Neredeyse 20 yıldan fazla sürmüş başörtüsü/türban yasağını ortadan kaldırmak isterken beklenmedik bir şey oldu: Daha önce özgürleşme çabalarına destekte biraraya gelebilen bir hak ve özgürlükler koalisyonu vardı, o çöktü. Kim kimi terk etti, Ak Parti mi destekçi liberallere aldırmadı, yoksa liberallerin bir bölümü mü “Bizden buraya kadar” dedi, henüz tam anlaşılmıyor.

İlk girişim hangisinden gelmiş olursa olsun, fark etmiyor; görünen o ki, var olan bir koalisyon çatladı.

Bunun en görünür dışa vurumu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın son konuşmalarından birinde, liberal kesimin önemli sözcülerinden birine de cevap verme ihtiyacı duymasıydı. Erdoğan'ın, “Milleti aldatmayın, dürüst olun” sözü, o önemli liberale dönük bir azarlamaymış...

'Liberal' dendiğinde bütün hak ve özgürlükler cephesi anlaşılmasın; sayılarından çok isimleri önemli bir kısım liberal söz konusu. Günlerdir bizim gazetede de yetkinlikle tartışılıyor bu konu. Ak Parti iyice kronikleşmiş bir sorunun çözümü için MHP'nin desteğini bulunca derhal türban konusuna el atmış oldu; itirazcı liberaller de “Sen nasıl MHP ile işbirliği yaparsın” ile başlayıp “Ülkede bunca daha önemli sorun varken neden türban” ile devam eden bir dizi soru eşliğinde iktidarla aralarına giderek açılan bir mesafe koydular.

Şimdiye kadar tarafsız kalmışlar yeni gelişmeye teşhis koymaya çalışıyorlar; her kesim de konuyu kendi arasında ayrıca tartışıyor. İlgiyle izlenen ve ileriye dönük etkileri şimdiden hissedilen yeni bir durum bu... 'Liberaller' kendilerinin koalisyonu terk etmesiyle Ak Parti'nin zayıflayacağına inanıyorlar; Ak Parti'nin her halükârda zayıflamasını isteyenler de -belli ki- aynı görüşteler ve yaranın üzerine tuzla gidiyorlar. Ak Parti ne düşünüyor pek anlaşılmıyor, ancak gelişmeyi fazla önemsediğine dair bir mesaj alınamıyor Ak Parti'den.

Kim haklı, kim haksız ikilemi arasında yolumuzu kaybetmeden konuya yaklaşmakta yarar var.

Şimdilerde Ak Parti'nin 'türbana özgürlük' çabasına destek çıkmayanların gerekçeleri biraz havada kalıyor. Hak ve özgürlükler ölçü ve tartıya gelmediği için 'hangisi daha önemli' derecelendirmesi anlamsız kaçıyor. “Türbana neden öncelik tanınmasın?” sorusunun da cevabı yok. “Hakların hepsi birden ele alınmalı veya toplu bir özgürlük paketi için çalışılmalıydı?” türü yaklaşımlar da Türkiye'de bugüne kadar işleyen demokratikleşme sürecine uymuyor.

Hak ve özgürlük genişletmesine nerede imkân bulunursa oradan başlanmasında ne zarar olabilir ki? Ya da, zararı ortadan kaldırırken kimlerin destek verdiği ne kadar önem taşıyor ki? Keşke TCK'nın 301. maddesinde yapılacak değişikliğe de destek çıksa MHP... Ne yani, MHP destek verdi diye TCK 301'le oynanmasından da mı vazgeçilmeli yoksa?

İtirazcı dostların 'türbana özgürlük' denildiğinde bugüne kadar izledikleri çizgilerini inkâra kadar varan bir irkilme yaşamaları bazıları için sürpriz olmadı. Ak Parti'ye yakın sayılabilecek bazı görüş sahipleri, nicedir, “Liberaller kendi gündemlerini sürdürüyorlar, o gündem içerisinde Ak Parti tabanını doğrudan ilgilendiren konular bulunmuyor” diye yazıp söylüyorlardı. “Öyle değil” karşı çıkışları etkili olduğu için sesleri pek duyulmayan o görüş sahipleri bugün kendilerini dinleyen daha geniş bir kitle bulabiliyorlar.

Bu da bizi esas vahim soruya götürüyor: Koalisyonun çatırdaması kimin zararına?

Geçmişte sözgelimi 'zina' ile ilgili yasal düzenleme yapılacağında veya Ak Parti'nin tek başına başörtüsü sorunuyla ve İmam Hatipler'le ilgili bir düzeltmeye kalkışmasında daha ortak bir karşı çıkış etkili oluyordu. 'Başörtüsü/türban yasağı'nın CHP dışındaki bütün partilerin desteğiyle Meclis'ten 411 oyla geçmesine yol açan son girişim ise -birkaç liberal dışında- geniş tabanlı bir destek buldu.

Buna bir de 'liberal' diye adlandırılanların kendilerini en yakınlarına bile anlatma güçlüğü çektiği gerçeğini ekleyiniz. Galiba bu yeni gelişmeden en olumsuz etkilenecekler, liberallikleri 'türban' konusuna kadar sürenler olacak...

“Liberallik zaten iktidarla araya mesafe koymayı gerektirir” diyorlarsa, bizim de söyleyeceğimiz fazla bir söz olmaz.

Haber 7
 



Bu haber 246 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,145 µs