En Sıcak Konular

ABD kendi Demirel'ini mi seçiyor?

17 Şubat 2008 22:38 tsi
ABD kendi Demirel'ini mi seçiyor? ABD seçimlerinde son yüz metreyi koşacak adaylar artık belli gibi... Demokratlarda rekabet hâlâ Clinton ve Hillary arasında kıyasıya sürse de, Cumhuriyetçilerin adayı artık belli: Senatör McCain. Seçimlerin bu döneminde hala parasını koruyan McCain, Demir

ABD başkanlık yarışı kızışırken, dünya Cumhuriyet’çi aday McCain’in Sürpriz yükselişini konuşuyor.

Panama kanalı bölgesindeki Coco Solo hastanesinde 29 Ağustos 1936’da doğan John Sidney McCain 3’ün dedesi John S. McCain, 1945’te Japonların ABD Missouri gemisinde teslim oluşuna tanıklık etmiş bir deniz kuvvetleri amirali; babası John S. McCain Jr. İse Vietnam savaşı sırasında Pasifik’teki bütün ABD kuvvetlerinin komutanıydı. Ailenin Avrupa’daki İskoç-İrlanda kökleri İskoç kraliyet sarayına, ABD’dekiler ise Amerikan Devrimine uzanıyor.

Diğer adaylarla karşılaştırmadan önce, John Karaagac’ın deyimiyle McCain’in “siyasi öyküleriyle birleştirdiği” hayat tecrübelerine ve aile yaşantısına göz atmakta fayda var. Lise eğitiminin ardından 1958’de ABD deniz kuvvetleri akademisinden sondan 5. olarak mezun oldu. 1965’te evlendi, eşinin iki çocuğunu evlat edindi. 1966’da kızları Sydney’de doğduğunda Vietnam’da Amerikalılar ölüyordu. O da savaşmak istedi. Pilot olarak birkaç kez kıl payı kurtulduğu kazaların ardından, 26 Ekim 1967’de parçalanan uçağından paraşütüyle atlayıp düştüğü yer, Kuzey Vietnam’da Hanoi’nin ortasında bir göldü. Savaş tutsağı olarak “Hanoi Hilton”da “ağırlandı”. Beş buçuk yıl işkencenin ardından zamansız beyazlaşan saçlarıyla ülkesine döndü. Eskiden “Amiral’in oğlu” olan McCain’in babası artık davetlerde “Kumandanın babası” olarak tanıtılıyordu…Eşi Carol’a kavuştu fakat birliktelikleri 1980’de sona erdi. Aynı yıl Cindy Hensley’le evlendi. Bir kız, iki oğulları oldu. En küçük oğulları James McCain’de aile geleneğini bozmayarak Eylül 2006’da ABD deniz kuvvetlerine katıldı. En küçük kızları Bridget’in hikayesiyse ilginç: 1991’de Cindy McCain Bangladeş’i ziyaretinde Rahibe Teresa’nın yetimhanesinde hasta iki çocukla karşılaştı. Kız olanı o, erkek olanı da McCain ailesinin yakın dostları evlatlık aldı. Senetör McCain evlatlık kızı Bridget’le, karısının “küçük kızına merhaba de” sözüyle tanıştı. Koyu tenli bu küçük kız seçim kampanyasında önünü kesmek isteyenler için bir koz haline geldi. “McCain’lerin siyah bebeği var” diyenlere yanıtıysa “Bu tür insanlar için cehennemde özel bir yer ayrıldığına inanıyorum”oldu.

Ve politika…

John McCain 1981’de yüzbaşı rütbesiyle emekli olduktan sonra; 1982-1986 arasında ABD Temsilciler Meclisi üyesi, 1986’dan itibaren de senetör olarak siyasi kariyerine adım attı. 2000’de Cumhuriyetçi Parti’den başkan adaylığını açıkladı fakat George W. Bush’un partinin adayı seçilmesi üzerine yarıştan çekildi. Seçim kampanyası sırasında sağlığıyla ilgili söylentilere dur demek için 1500 sayfalık tıbbi ve psikiyatrik raporlarını dağıttı. 2004’te aday olmayarak Bush’u destekledi. Bu arada McCain sadece rakipleriyle değil aynı zamanda deri kanseriyle de  mücadele ediyor ve geçirdiği operasyonların izlerini taşıyor. Bazı uzmanlar hastalığın Vietnam’da maruz kaldığı aşırı güneşle ilgisi olabileceğini söylüyor. Şimdilerde başkanlığa en yakın isimlerden ve seçimi kazanırsa ABD tarihinin en yaşlı başkanı olacak. 72 yaşındaki McCain yaşı ve sağlığıyla ilgili sözlere karşıysa “Eski toprağım ve Frenkeştayn’dan daha fazla yara izim var” diyor…John Karaagac’a göre kampanyasını 95 yaşındaki annesiyle yürüten McCain bu işte Obama gibi başarılı. Amerikalı seçmense Obama mı, Clinton mı, yoksa McCain mi sorusuna cevabını 4 Kasım’daki seçimlerde verecek.

“McCain ve Obama ‘ulusun birliği’ üzerinde duruyor”

Indiana ve John Hopkins üniversitelerinde ders veren yazar-akademisyen John Karaagac’ın ABD politikasıyla ilgili dört kitabı var. Bunlardan biride ABD başkan adaylarından Cumhuriyetçi Senatör John McCain yaşamı ve kariyerini anlattığı, 2000 tarihli ‘John McCain : Askeri ve Siyasi Tarih Üzerine Bir Deneme’ isimli çalışması. Karaagac ABD’deki başkanlık yarışının öne çıkan üç ismi; Barack Obama, Hillary Clinton ve John McCain’i karşılaştırmalı olarak Yeni KAtüel için değerlendirdi.

Siyaset tarzı olarak John McCain ve Barack Obama’yı birbirine benzeten Karaagac, ikisininde Clinton-Buhs tarzını izlediğini belirtiyor. Hillary Clinton’ın çıkar gruplarının bir toplamı gibi değerlendirilebilecek bir partinin, yine aynı şekilde nitelenebilecek diğer bir partiyi yenme mesajları vermesine karşı McCain ve Obama’nın geniş kitlelere, ulus ve soldan sağa birlik üzerinde duran konuşmalarla seslendiğini söylüyor.

Propagandaların önemli bölümünü oluşturan “hayat hikayeleri” konusunda da hayat tecrübeleri ve aile yaşantılarını siyasi öyküleriyle birleştiren McCain ve Obama benzeşiyor. McCain’in büyükbabası , babası ve Vietnam’daki tecrübelerinden siyasi temelar gibi bahsederken; babasını tanıma fırsatı olmayan Obama kendi başına sorunların üstesinden geldiğini vurguluyor. Karaagac bunu bir Amerikan klişesi olarak tanımlıyor: “Biz adayları tutumlarının yanında ulusun değerlerini temsil edip etmedikleri ya da onlara hayranlık duyup duymadığımıza dayanarak seçiyoruz.”

Adaylar belli konuların üzerine gitmiyor. Örneğin Clinton erkeklerin oylarını kaybetme tehlikesi yüzünden “kadın” üzerine çok oynamıyor. Yine de kadın oylarının Hillary Clinton’a yöneleceği sanılıyor. Geçmişten çok fazla bahsetmesiyse adaylığının bir Başkan’la  evli olmasından ileri geldiğini düşündürüyor ki Karaagac’a göre bu beklide doğru. Colin Powell gibi yarışı ön saflarda sürdüren bir “siyah” olarak Obama da “rengi”yle ilgili çok konuşulmuyor. Siyahlar Obama’ya yakın ama Latin kökenliler ondan pek hazzetmiyor.

Şu sıralar sadece ABD’yi değil dünyayıda etkisine altına alan ekonomik göstergelerle ilgili olarak Karaagac’a göre  Obama’nın mesajını çözebilmek pek kolay değil. Fakat McCain’le bu noktada da birleşerek lobiciler ile şirket çıkarlarının egemenliği altında bir Washington’u  küçk düşürme eğilimindeler. “Cumhuriyetçiler bu söylemi nedeniyle McCain’e mesafeli” diyor Karaagac. “McCain, harcamalar konusunda da üçünün en katısı. Cumhuriyetçilerin ondan hoşlanmamasının bir nedeni de yıllardır pork-barrel olarak adlandırılan ve hükümetin milletvekilinin seçim bölgesine sağladığı ödeneklere karşı çıkarak bir bakıma partisine meydan okuması.Bayan Clinton ise sürekli Bill Clinton döneminin ekonomideki iyi yıllarını hatırlatıyor. Bu güçlü bir söylem olsa da, Amerikalılar şu anda var olan ekonomik endişelerine daha köklü çözümler arıyor. Bunun nasıl sonuçlanacağını kestşrmek oldukça güç”.

“McCain yenilmesi zor bir rakip”

Ulusal güvenlik McCain ve Clinton’un kesiştiği nokta. Gerçi McCain bu konuda, özellikler İran’a karşı kıyaslanamayacak kadar sert. Ama ikisi de senatonun Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde yer alıyor. Karaagac sözlerine şöyle devam ediyor: “Clinton, Cumhuriyetçiler tarafından savunma konusunda ‘yumuşak’ olarak nitelenmesini engellemek için bu konuda zayıf görünmek istemiyor bence… Obama’ysa Irak savaşının destekçilerinden olan Clinton’ın dönüşümünü sorguluyor. Bu Clinton’ın Demokrat Parti’deki zayıf noktası. McCain El-Kaide konusundaki en serti. Obama Irak savaşına karşı olduğunu söylerken McCain’de Irak’taki tutkulara yönelik kötü muamele skandalında  dolayı sert eleştirilere maruz kalan Savunma Bakanı Rumsfeld’in istifasını istemişti.”

Seçmen kitlesine gelince; Karaagac’a göre Obama yeni nesil, genç, dinamik ve geçmişin siyasi örneklerinden yorulmuş Demokrat’ları çekiyor. Clinton 1990’lara uzanan güvenilir ve doğru bir modele sahip. Alt sınıf beyaz seçmenler onu, üst sınıf üniversite eğitimli beyazlarsa Obama’yı izleyecek. Kadınlarda joker. McCain’de Obama’ya benzer kalabalıkların yanında gaziler ve ulusal güvenlik muhafazakarlarını kendi saflarına katıyor. Ayrıca 1992’deki seçimde bağımsız aday olan Teksaslı İşadamı ve milyoner H. Ross Perot’un oylarına oynuyor. “McCain hazırlanmış konuşmalarda zayıf fakat iyiye gidiyor. Obama daha iyi bir konuşmacı fakat tartışmalarda zayıf. Amerikan tartışmaları sorunlar ya da konularla ilgili değil, adayın güvenirliği ve gerçekliği üzerinden yürüyor. Clinton ise önceden hazırlanan konuşmalarda daha iyi” Karaagac ve son noktayı koyuyor: “Clinton olumsuz taraflarını gideriyor, McCain’in zayıflıkları da biliniyor fakat kimse Obama’nın zayıf yönleri konusunda bilgi sahibi değil. Bu durum onu heyecanlı yaparken partisi için siyasi olarak tehlike getiriyor. Demokratlar bunun kolay bir seçim olacağını düşünse de, McCain yenilmesi zor bir rakip olacak!” Irak’tan Afganistan’a ABD askerleri cehennemi yaşarken, İran nükleer programını sürdürüp Amerikan ekonomisi için kriz uyarıları yapılırken; tabii bir de geçmişte bir 11 Eylül felaketi yaşanmışken Cumhuriyetçi McCain daha da ciddi bir seçenek haline geliyor. Kısacası bu kez Amerikalılar maceraya atılmayıp, Türkiye’de Süleyman Demirel aday olduğunda yıllarca yaşadığımız gibi en tanıdık adaya oy verebilir.

John McCain’in Takma İsimler Sözlüğü

Nasty: Lise yıllarındaki asilliği nedeniyle okul arkadaşları tarafından bu şekilde ya da “McNasty” olarak çağırılıyordu. Kirli, çirkin anlamına geliyor. Ayrıca okul yıllarında yakaları kalkık bir trençkot ve ağzında Humphrey Bogart tarzı asılı sigarasıyla yer alan fotoğrafı da bu ismin nedenini açıklıyor.
John “Wayne” McCain: ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi’nde deış görünüşü ve kışkırtıcı kişiliğinden dolayı arkadaşları soyadının önüne Western filmlerinin unutulmaz aktörünün ismini eklemişti.

The Crown Price: Vietnam’da kendisini esir tutanlar, babasının ABD’nin Pasifik’teki bütün donanmasının kumandanı olduğunu öğrenmeleriyle onu “Veliaht Prens” olarak  çağırdılar.
White Tornado: Kongre’de durup dinlenmeden çalışmasından dolayı kendisine verilen isim. Beyaz kasırga anlamına geliyor.

Maverick: Partisinin görüşlerinden bazı noktalarda ayrıldığı ve kendi bildiğini okuduğu için “partiyle uyumsuz” anlamına gelen bu ismi basında sık sık yer alıyor.

Luke Skywalker: 2000’deki başkanlık yarışında kendisini ‘Yıldız Savaşları’ filminin kahramanı olarak tanımlıyordu. “Ben ölüm yıldızı’ndan çıkmaya çalışan Luke Skywalker’ım… Bana her yerde ateş ediyorlar. Herkes bana karşı… Ama hepsini öldüreceğiz”.

McCain’in Favorileri

 ABD’nin 26. Başkanı Teddy Roosevelt
 Şair Robert Louis Stevenson
 Stanley Kubrick’in 1957 yapımı savaş karşıtı filmi “Paths of Glory”.
 Yürüyüş yapmak, şans oyunları, kumar makineleri ve blackjack.

Aktüel



Bu haber 596 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,432 µs