Amerikan seçimlerinde İslam düşmanlığı!

16 Şubat 2008 23:10 tsi
'Muhtemelen en kaygılandırıcı olan: Şu an yarışta kalan adaylardan biri başkanlığı kazanırsa, bölgedeki karışıklığı çözmek için bile olsa Ortadoğulu rejimlerle yakın ilişkiler geliştirmek zorunda olmasıdır. Ve bunu yapma mecburiyetinde olacak olan bu baş

Cumhuriyetçi başkan adaylarının İslam düşmanlığı. ABD'de 2008 Başkanlık seçimi için yapılan Cumhuriyetçi adayların yarışı, Müslümanlara karşı sert bir slogan üretimini miras bıraktı. Bu miras, Kasım'da Parti'nin oy kaybına neden olabilir. 

ABD'de Cumhuriyetçi Parti adaylarının Ocak ayının nerdeyse tümünde bir tek muhalife karşı yarıştıkları rahatlıkla düşünülebilir: Bu muhalifin adı Hillary veya Obama değildi, aşırı Cumhuriyetçilerin gözlerinde donmuş adıyla "İslamî faşizm" idi.

İpotekler (mortgage), ekonomik durgunluk ve görünüşe göre bitmeyecek olan Irak'taki savaştan endişeli olan Amerikan kamuoyu bu muhalife ilgisizdi—fakat Müslüman savaşçılar hakkında çok fazla korkmuş olanlar seçimlerde sendeliyorlar. Yarışa devam eden John McCain ve Mitt Romney, Müslümanlar ve onların dinleri hakkında bağnazca şeyler söylüyorlar. Fakat bir kampanya stratejisi olarak İslamofobia (İslâm korkusu) başarısız oldu ve genel seçimlerde Cumhuriyetçilerin başına musallat olmak için geri gelebilir. 

Görkemli Eski Parti'nin başkanlık yarışının, sert üslûplu sağcılar fışkırttığı zamana geri dönersek, Müslümanları hedef almada, Amerika'daki Müslümanların, çok yakında ABD'de bir atom bombası patlatma hesapları yaptıklarını iddia eden Colorado'dan Temsilciler Meclisi üyesi Cumhuriyetçi Tom Tancredo'dan daha fazla insafsız değildi. Bu Tom Clancy (Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında askerî felaket senaryoları yazarı) senaryosu nasıl önlenir? Tancredo, "bana kalırsa biz, bu topraklarda böylesi bir saldırıyı, Mekke ve Medine'deki kutsal mekânlara düzenlenecek bir saldırının izleyeceğini açıklamalıyız" dedi. "Çünkü bu, birilerinin bu bilgiye sahip olmama durumunda gerçekleştirebileceği şeyden alıkoyma yolu olarak düşünebildiğim tek şeydir."

Bu gözü kara bağnazlık sadece güvensizlik ve intikam döngüsünü ateşliyor. Herhangi biri; Tancredo'nun, bir başkan adayının nerdeyse Houston'un sahip olduğu nüfusa sahip İslam'ın en kutsal şehirlerine neden nükleer bomba atma ile ilgili konuştuğunu Amerika'nın Müslüman müttefiklerine anlatmaya çalışan ABD diplomatları için ürettiği zorluğu tahmin edebilir. 

Fakat bir kampanya stratejisi olarak İslamofobia'nın başarısızlığı; Rudy Giuliani'nin görkemli başarısızlığından daha iyi bir gösterge değildir. Eski New York belediye başkanı Giuliani kampanyası boyunca saçmalama derecesinde 11 Eylül olaylarını hatırlattı. Giuliani ve danışmanları, Müslümanları şeytanlaştırmadan zevk alıyor görünüyorlardı. Aynı zamanda kendi cehaletlerinden de zevk alıyorlardı— "İslamî" ve "Müslüman" arasındaki farkı asla öğrenemediler. 

"İslamî", Hz. Muhammed tarafından öğretilen dinle ilgilidir. Dinden kaynaklanan şeyler olarak İslamî ahlaktan, İslamî sanattan bahsediyoruz. Bunun tersine Müslüman, inanan bireyi tasvir etmektedir. Teröristçe işler yapan bir Müslüman pekâlâ olabilir ama böyle işler yapan birini İslamî terörist ve İslamî faşist olarak adlandırmak, İslam dininin öyle ya da böyle bu aşırıcı hareketlere temelden bağlı olduğunu ima etmektedir. 

Giuliani, Demokrat rakiplerinin tartışmaları sırasında "asla 'İslamî terörist', 'İslamî radikal', 'İslamî faşist', 'terörist' kelimelerini kullanmadıklarından yakınıyordu "kullanmak istediğiniz bu kelimelerin herhangi bir kombinasyonu asla kullanılmadı." "İslamî terörist dediğinizde birilerini aşağıladığınızı düşünemiyorum. İslamî olan fakat terörist olmayan birini böyle demekle aşağılamazsınız" eklemesinde bulundu. 

Fakat insanlar "İslamî" değiller onlar Müslümanlar. Ve biri, dinlerini terörizm veya faşizm gibi hareketlerle bağlantılandırırsa kesinlikle Müslümanları aşağılamış olur. Müslümanlar bu anlamda yapılan çifte standardı görüyorlar: Hıristiyan Kimlik Hareketi'yle yakın bağlara sahip olmalarına rağmen Timothy McVeigh ve Terry Nichols asla "Hıristiyan teröristler" olarak adlandırılmayacaklardır. Cumhuriyetçi adayların İslamofaşizm hakkında konuştukları gibi, hiç kimse Hıristofaşizm ve Yahudifaşizm hakkında konuşmayacaktır. Müslümanlar, faşizmi icat edenlerin Hıristiyan mirasına sahip insanlar olduğunu vurguladılar ve Müslüman hareketlerin Avrupa'daki 1930'ların kitle politikasıyla herhangi bir bağa sahip olduklarını reddettiler. 

Giuliani'nin de uzun dönemli bir savaş olacağını söylediği "İslamî faşizme karşı ABD'yi bir mücadeleye sokma" sözü seçmenlerin hayallerini ateşlemede başarısız oldu. Hatta onları Giuliani'nin kastettiğinin tersi yönde harekete geçirdi: Eğer ABD şu an Afganistan ve Irak savaşlarıyla sadece saldırıdaysa, Giuliani'nin mantığına göre saldırıda olmak nasıl bir şey olacaktı? Giuliani dört savaş mı başlatacaktı? İlginç bir şekilde Giuliani, Florida'daki emekli ve aktif olarak görevde olan askerî personel arasında özellikle çok düşük bir desteğe sahipti. 

New Hampshire'daki gaziler kampanyasının eş başkanı John Deady, "onları yenene veya onları inlerine kovup kurtulana kadar" devam ettirilmesi gereken bir çaba olan "Müslümanların yükselişi"ni durdurmaya ehil olmasından dolayı övdüğünde de Giuliani darbe aldı. "İslam dininin bütün mensuplarını gerçekten lanetleyip lanetlemediği" sorulduğunda Deady, "iyi veya kötü Müslümanlar var şeklindeki ilkeyi benimsemiyorum. Onların hepsi Müslüman" şeklinde cevap verdi. Deady, sözleri Guardian tarafından internette yayınlandığında geri adım atmak zorunda kaldı. Giuliani'nin diğer danışmanları da Müslümanlar hakkında benzeri bağnazca fikirlere sahiplerdi. New York'tan Cumhuriyetçi Peter King, "Maalesef bu ülkede çok fazla cami var" diye yakınıyordu. Giuliani'ye nasihat eden profesyonel bir İslamofobik Daniel Pipes bir defasında "Amerikan Müslümanlarının oylarına izin vermek çok tehlikeli olacaktır" dedi. 

Bu arada Evanjelikler arasında tutulan fakat Cumhuriyetçi Parti'nin diğer unsurlarının oylarını çekme konusunda sıkıntıları olan Arkansas valisi Mike Huckabee, Pakistanlı politikacı Benazir Butto'nun suikastıyla ilgili bir açıklama yaptı. Huckabee, "hemen güneyimizde olan ülkeler dışında sınırlarımızdan illegal giriş yapan diğer bütün milletlerden daha fazla illegal bir şekilde ülkeye girmiş Pakistanlı olduğunu gözlemledim" dedi. "Ve Pakistan'da olan şeyin ışığında, neden sınırlarımızdan bu kadar illegal girişin olduğunu durup bir an için düşünmeliyiz" eklemede bulundu. Gerçekte ise, ABD'de sözü edilen yabancı uyruklu Pakistanlı nerdeyse hiç yoktur. ABD'de illegal olarak yaşayan 12 milyon kişinin sadece %13'ünün Asyalı olduğu tahmin edilmektedir fakat bunların nerdeyse tamamı Doğu Asyalıdır. Dahası Pakistan ve Hindistanlı göçmenler ülkedeki en zengin göçmenler arasındadırlar. 

Hâlihazırda GOP*'un yarışı önde götüren adayı John McCain abartmaya eğilimlidir ve bazı bağnaz ifadelerin dudaklarından çıkmasına izin vermektedir. McCain, "radikal İslamcılıktan gelen tehlike Sovyetler Birliği'nin bir zamanlar temsil ettiğinden daha büyüktür" dedi. Son günlerde McCain, "El-Kaide ile iş yapmakla ilgilenmiyorum. Onların pazarlamak istedikleri sadece burkalardır…" dedi. Senatör, Müslümanların örtünme geleneğini terörizmle ilişkilendirmeye çalışıyor göründü. Bulunduğu şehrin en büyük Müslüman nüfuslardan birine sahip olduğu Detroit Özgür Basını 12 Ocak'ta McCain'in sözlerinin Amerikan Müslümanları için çok yaralayıcı olduğu haberini yaptı. "Yerel Müslümanlar el-Kaide eleştirisinin meşru olduğunu söylüyorlar fakat bir giysi hakkında neden kötü niyetli bir söz ettiğini merak ediyorlar. Bazıları McCain'ın evlatlık kızı Bridget McCain'in en büyük Müslüman ülkelerden biri olan Bangladeş'ten olduğunu dikkate alarak söylediği sözü özellikle üzüntü verici buldular." Herhangi biri bu gün ABD'de Müslüman bir kız çocuğunun, içine doğduğu kültürün kadın örfünü kötüleyen bir üvey baba olmadan bulunmasının yeterince zor olduğunu düşünecektir.

Bir başka zamanda, "Müslüman bir başkanın kabul edilebilir olup olmadığı" kendisine sorulduğunda Senatör McCain, "Bütün samimiyetimle ifade etmeliyim ki bu ulus öncelikle Hıristiyan ilkeleri üzerine kurulduğundan… kişisel olarak ben benimle aynı inanca sahip olduğunu bildiğim birini tercih ederim. Fakat bu Müslüman olan biri iyi bir başkanlık yapamaz anlamına gelmez. Her şart altında başka bir inançtan olan birinin başkan olma ihtimalini yok saymalıyız demiyorum. Sadece dinin önderlik etmek için niteliklerimizin önemli bir parçası olduğunu söylüyorum" diye cevapladı. 

Fakat ABD anayasasının 4. maddesine göre: "ABD'de herhangi bir yetki veya kamu güveni için bir nitelik olarak gerekli olan hiçbir dini test yoktur." Laikçiler ve Yahudiler, McCain'in "Birleşik Devletler, Hıristiyan prensipleri üzerine kuruldu ve Hıristiyan inancı Oval Ofis'i hak edebilmek için kilit belirleyicidir" şeklindeki iddiasını lanetlemede Amerikan Müslümanlarına katıldılar. 

McCain'in Müslümanlarla ilgili yanlış anlamaları ve onlara yönelik sezilen düşmanlığı, onun 2008 başkanlık kampanyasından önce geliyor. 2005'te "The Charlie Rose Show"da Hindistan'ın politik ve ruhanî figürü Mahatma Gandi'yi bir Müslüman'ın öldürdüğünü söyledi. Gerçekte ise suikastı radikal Hindu bir örgüt olan RSS yapmıştı. 

Eski Massachusetts valisi Mitt Romney emsalleri gibi düzenli bir şekilde "İslamî faşizm" korkularını hatırlattı. Onun Müslüman bir Amerikalıya, bunu haklılaştıracak kadar yeterli sayıda Müslüman-Amerikalı olmadığı için Kabine'sine bir Müslüman koymayacağını söylediği iddia edildi. (Sonradan Romney bu suçlamayı reddetti).

Müslümanları hedef alan bu retorik neden bütünüyle sorunludur? Müslümanları şeytanlaştıran bir ajanda oluşturmak için Hıristiyan muhafazakârlara izin veren bir şey GOP'un ılımlı unsurlarını ve daha geniş düzeyde ise Amerikan seçmeninin ilgisini kaybettirme tehlikesini içerdiği için problemlidir. McCain'in, başkanın Hıristiyan olmasının önemi ile ilgili yorumu sadece bu açıdan kendisine geri tepme şeklinde dönmüş gibi görünüyor. 

Dahası Müslüman-Amerikalılar ve Arap-Amerikalılar, Michigan, Ohio, Pennsylvania, New Jersey ve Florida gibi kilit eyaletlerde sabit olmayan seçmenlerdir. 2000'de George W. Bush için oy kullanmaya eğilim gösterirlerken, 2004'te bu gruplar yoğun bir şekilde John Kerry'yi desteklediler ve Cumhuriyetçi adayların sert ve bağnaz retorikleri onları bütünüyle GOP'tan uzaklaştırabilir. 

"İslamî faşizm" korkularına en fazla oynayan adaylar—Tancredo, Huckabee and Giuliani—partideki taraftarlar arasında herhangi bir kıvılcım tutuşturmada başarısız oldular ve şu an yarıştan çıkarılmış durumdalar. Fakat kampanya tek dinî ve etnik bir topluluğa karşı sert bir slogan üretme mirasını arkasında bıraktı. Cumhuriyetçiler sürekli olarak "İslam'ın radikaller tarafından kullanıldığını" ileri sürdüler; onların retoriği Amerikalı Müslümanları etkili bir biçimde ikinci sınıf vatandaş konumuna itti ve onları şüpheliler olarak markaladı. Muhtemelen en kaygılandırıcı olan: Şu an yarışta kalan adaylardan biri başkanlığı kazanırsa, bölgedeki karışıklığı çözmek için bile olsa Ortadoğulu rejimlerle yakın ilişkiler geliştirmek zorunda olmasıdır. Ve bunu yapma mecburiyetinde olacak olan bu başkan, ilişkiler sürecine İslam ve Müslümanları lekelemeyle ilgili bir mirasla başlayacaktır. 

* ('Grand Old Party':Cumhuriyetçi Parti)

 

dünya bülteni/Juan Cole/çeviri: ali karakuş

 

Bu haber 471 defa okundu.