Türkiye'de laikler çok kibirli! | " /> Türkiye'de laikler çok kibirli! | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye'de laikler çok kibirli!

16 Şubat 2008 15:49 tsi
Türkiye'de laikler çok kibirli! İngiliz The Ekonomist Gazetesi, 'Beyaz Türkler'le dindar kesim arasında bir iktidar mücadelesi sürdüğünü yazdı. Gazete, İstanbul sosyetesinden birinin, "Başörtülü kadınlar eskiden hizmetçimizdi, şimdi komşumuz oldular" sözünü sayfalarına taşıdı.

Türkiye'nin laik seçkinlerine göre, karanlık çağlara doğru geri adım atılıyor; muhafazakârlarına göreyse verilmekte geç kalınmış bir hak söz konusu. Ne olursa olsun, üniversitelerde başörtüsü takılması üzerindeki yasağı kaldıran ve meclisin onayladığı anayasal değişiklikler, ılımlı İslamcı Başbakan Erdoğan'la laik muhalifleri arasında yeni bir savaşı tetikleyecek.

Çok sayıda üniversite rektörü, 9 Şubat'ta büyük bir meclis çoğunluğunca kabul edilen değişiklikleri görmezden geleceklerini ilan etti. On binlerce Türk, protesto için sokağa döküldü. Anamuhalefet lideri Baykal Anayasa Mahkemesi'ne gitme sözü veriyor ve değişikliklerin laikliğin anayasal güvencelerini çiğnediğini savunuyor. Mahkeme, geçen mayısta cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda çıkan ihtilafta olduğu gibi, bu yönde karar verebilir.

Nasıl bir karar çıkarsa çıksın, değişiklikler fiiliyata geçmeden önce hükümet, kampüslerdeki kılık kıyafete yönelik daha belirgin kurallar için değişiklik yapmalı. Bazı felaket tellallarının kehanetine bakılırsa, 1970'lerde solcu öğrencilerle milliyetçiler ve İslamcılar arasında yaşanana benzer şiddet olayları patlak verecek.

AKP iktidara ilk gelişinden beri, başörtüsü kısıtlamalarını kaldırması yönünde tabanının baskısı altında. Anketler çoğu Türk'ün üniversitedeki yasağın kaldırılmasından yana olduğunu gösteriyor. Generaller bile değişikliğe dair sessizliğini koruyor. Peki yaygara neyle ilgili?

Bir yanıt şu: Başörtüsü savaşı aslında sadece dinle ilgili değil. Daha ziyade orta Anadolu'dan gelen dindar Türklerden menkul yükselen bir sınıfla, generaller ve yargının desteklediği 'beyaz' Türklerden menkul laik seçkinler arasında bir iktidar mücadelesi bu. İstanbul sosyetesinden biri, "Başörtülü kadınlar eskiden hizmetçimizdi, şimdi komşumuz oldular" diyor kibirle.

Fakat kibir ve iktidar hikâyenin sadece bir kısmı. Tartışma İslam'la demokrasi arasında olduğu kadar gelenekle modernlik arasındaki bir çatışmayı yansıtıyor. Birçok Batılılaşmış, orta sınıf Türk, özellikle de kadınlar, hayat tarzları adına korkuyor. Sarmaşık misali saran muhafazakârlığın bir başka örneği olarak, televizyonda alkol gösterilmesinin yasaklanmasından dem vuruyorlar. Bir AKP vekilinin başörtüsü konusunda kampüsleri devlet dairelerinin izleyeceğini söyleyerek böbürlenmesi kaygıları daha da artırıyor.

Yasağa karşı kampanya yürütenler bile, hükümetin planlarına dair hiçbir şey bilmediklerinden yakınıyor. Bazıları, amacın yerel seçimlerde oy toplamaktan ibaret olduğuna inanıyor. AKP cinsler arası eşitliği güçlendirmek konusunda ciddi olsaydı, "Kabinede birden fazla kadın yer alırdı" diyor AKP yanlısı bir bayan. Ve eğer kadınların örtünmesi, Erdoğan'ın iddia ettiği gibi bir hak meselesiyse, hükümet ifade özgürlüğünü suç kılan 301. maddeyi niye kaldırmıyor? Hükümet AB'nin devlet tarafından el konulan mülklerinin gayrimüslim azınlıklara geri verilmesinin kolaylaştırılması taleplerine de ayak diriyor.

Bazılarına göre bunun bir nedeni, AKP'nin başörtüsü konusunda meclis çoğunluğunu elde etmek için küçük bir aşırı sağcı partinin desteğine ihtiyaç duyması. Bu gelişmeler çerçevesinde Erdoğan'ın AB üyeliğine azalan ilgisi, liberal destekçileri arasında artan bir rahatsızlığa yol açıyor. Liberallerin sorunu, yüzlerini çevirecek başka hiçbir yerlerinin olmaması. Atatürk'ü ve modernliği savunduğunu iddia eden Baykal, AB'nin istediği reformların en katı karşıtlarından.

10 yılda art arda üç seçim kaybetmesine karşın sarsılmaz bir biçimde koltuğunda oturuyor. Daha büyük endişe şu: Türkiye henüz, ister dindar ister laik, ister Türk ister Kürt olsun, bütün bireylerin haklarını koruyabilecek bir denetim ve denge sistemi kurabilmiş değil. Avrupa yanlısı cumhurbaşkanı Gül'ün de iddia ettiği gibi, AB üyeliği Türkiye'nin hastalıklarına deva olabilir. Tabii ancak Erdoğan (ve mevcut AB üyeleri) kabul ederse.

Radikal



Bu haber 919 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,256 µs