'Medyanın kaos tamtamları yersiz'

13 Şubat 2008 18:51 tsi
Başörtüsüne özgürlük bildirisini kaleme alan Doç. Dr. Şaban Çalış, medyanın kaos tamtamları çalmasını yersiz bulduğunu söyledi: Bugüne dek başörtülü, başörtüsüz, sakallı, mini etekli kol kola gezen çocukların yasal düzenlemeden sonra neden kavga edecekler

Anayasa’da yapılan düzenleme ile üniversitelerde başörtüsüne özgürlük yolu açıldı. Tartışmalar başladığında, yasağı savunan ve yaptıkları yasakçı açıklamalarla kamuoyunu şaşkına çeviren bazı öğretim üyelerine karşı yapılan açıklamalara en önemli cevap özgürlük yanlısı öğretim üyelerinden geldi. ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı ile Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Çalış'ın başlattığı imza kampanyasına gelen büyük destek üniversitelerin sadece sesi daha çok çıkan belli gruplardan ibaret olmadığını ortaya koydu. Özgürlük bildirisini Konya Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslar arası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şaban Çalış ile konuştuk.

Başörtüsüne özgürlük tartışmaları özellikle yasakçı tarafın, baskısıyla farklı bir havaya büründü. Siz böyle bir ortamda elini taşın altına koyanlardansınız? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Biz hiç kimsenin sakalı, bıyığı, saçı, kaşı, gözü ve giyimi ile uğraşmaması gerektiğini düşünüyoruz. Biz eğitim ve öğretim yapmak istiyoruz ve bunun da özgür bir ortamda verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Türkiye’de bir ilki yaparak “üniversitede özgürlük” bildirisi hazırladınız. Sizi böyle bir şeyi hazırlamaya iten sebep ne idi?

Türkiye’deki akademisyenlerin hepsinin tek tip insanlar olduğu ve hepsinin yasakçı olduğu izlenimi veren beyanatların açıkça herkesi rahatsız ettiği anlaşılıyor. Bizim kamuoyuna yaptığımız bildiriye gelen yoğun destek de bunu açıkça gözler önüne seriyor. Aslında bu bildiriyi biz çıkarmadık ortam bunu gerekli kıldı.

Peki zamanlama ilginç değil mi?

Evet. Bunun sebebi de, özellikle üniversiteler arası kuruldaki rektörlerin tutumundan kaynaklanıyor. Konu bizce üniversiteler arası kurul, YÖK ya da rektörler tarafından çözümlenebilecek bir konu iken, bunu siyasete malzeme olarak veriyorlar.

Bazı öğretim üyelerinin yasağı desteklemesi ve bu yönde yapılan benzer açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben, en hafif tabirle yapılan açıklamaları talihsiz buluyorum. Gerçekten öğrenciler arasında ayrım yapmayı amaçlayan sözler nedeniyle ben öğrencilerden özür dilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Dili, dini, görüntüsü ne olursa olsun, hiçbir öğrencinin kılık kıyafeti nedeniyle notu ile oynamak, bence sadece öğretim üyeliği ile değil, insanlıkla bile bağdaşmayacak bir sorundur diye düşünüyorum. Öğrencinin notunu kırmaktan söz eden öğretim üyesinin bu sözleri ben sehven söylediğini düşünüyorum.

Bundan sonraki süreçte neler yaşanır?

Ben özgürlük karşıtı demeçleri veren öğretim üyelerinin de çağdaş uluslara yakışır bir şekilde özgür bir üniversite istediklerini düşünüyorum

Profesör olan bazı isimler iktidara Adnan Menderes’i hatırlatıyor. Öğretim üyelerinin böyle davranması ve bunları söylemesi ifade hürriyeti mi?

İfade hürriyetinin bizi yaralayan ve şok eden, bizi inciten yönlerine de katılıyorum. Birilerinin bir şeyi ifade ederken bir başkasının canını acıtması ya da incitmesi de ifade özgürlüğünün bir parçasıdır.

Kanun geçti bundan sonra ortam nasıl olur? Üniversitelerde hocalar,  önceden yaptıkları açıklamayı uygulayabilirler mi?

Sıkıntılı bir ortam olacağını zannetmiyorum. Kampus kapılarına kadar birlikte, başörtülü, başörtüsüz, sakallı, mini etekli, mini eteksiz gelebilen çocukların yasal düzenlemeden sonra neden kavga edeceklerini ben anlayabilmiş değilim. Böyle bir argümanı kabul etmek mümkün değil. Türkiye’nin bu korkularla gidebileceği bir yoktur. Ülkemizi aydınlık bir gelecek bekliyor. Korkularla hiçbir şey yönetilemez, üniversite de yönetilemez.

Milli Gazete

Bu haber 343 defa okundu.