En Sıcak Konular

Ergenekon'un kabus günü!

13 Şubat 2008 14:34 tsi
Ergenekon'un kabus günü! Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'ın Taraf'tan Neşe Düzel'e verdiği röportaj, Ergenekon operasyonunun ayrıntılarını vermeye devam ediyor. Tayyar, röportajın bugünkü bölümüne, 'Bugün herşeyi anlatacağım!' diyerek başladı...

“Bir Danıştay sanığı avukatına Cumhuriyet'e Veli Küçük'ün bomba attırdığını, Necip Hablemitoğlu'nu Ergenekon'un öldürdüğünü itiraf edeceğini söyledi”

“BUGÜN HERŞEYİ ANLATACAĞIM”

Gazeteci Tayyar'dan Neşe Güzel'e son bomba: “Danıştay Davası sanıklarından biri Sincan Cezaevi'nde avukatıyla görüşüp bugünkü duruşmada bildiği her şeyi anlatacağını söyledi.”

VELİ KÜÇÜK'Ü VE ERGENEKON'U DA

Tayyar'a göre o sanık Necip Haplemitoğlu'nu  Ergenekon'un öldürttüğünü anlattı. Cumhuriyet'e bomba kararı da Nisan 2006'da Ataşehir'de Veli Küçük'ün katıldığı toplantıda alındı.

O KONUŞURSA HERŞEY DEĞİŞİR

Bugünkü karar duruşmasında beklenen olur ve davanın o sanığı konuşursa Danıştay Davası'nın seyri tümüyle değişecek.

İşte Neşe Düzel'in Şamil Tayyar'la Yaptığı röportajın Danıştay sanığının itirafları, sanıkla yapılan sır toplantılar ve devletin dört istihbarat teşkilatının gizli ziyaretleriyle ilgili röportajın tam metni:

Star Gazetesi’ndeki köşenizde siz, Ankara’da şehir merkezine uzakta bir yerde geçen hafta perşembe günü sürpriz bir görüşme yapıldığını yazdınız. 13 şubatı iple çekiyorum dediniz. Kim, kiminle, nerede, neyi görüştü?

Görüşmenin yapıldığı yer Sincan Cezaevi. Konu Danıştay davası. Görüşülen kişi, Sincan davasının sanıkların biri. Görüşen kişi bir avukat. Yani sırlar odasındaki bu sürpriz konuşma, Sincan cezaevinde Danıştay davasının bir sanığıyla bir avukat arasında yapıldı.

13 şubatı niye iple çektiniz peki?

13 şubat Danıştay davasının karar günü. Eğer tekrar ertelenmezse o gün karar verilecek. Danıştay davasının iddianamesi tamamen türban çetesinin eylemi olarak şekillendirildi. Ancak sanıkların ifadelerine ve son Ergenekon dosyasına baktığımızda Danıştay saldırısı hiç de Öyle dini bir eylemmiş gibi gözükmüyor. Ve şimdi Danıştay davasının dokuz sanığından biri konuşmayı düşünüyor. Bu sanık geçen perşembe günü bir avukatla görüştü.

Ne görüştü?

Bu odada yapılan konuşmalar, sorulan sorulara verilen cevaplar Ergenekon’a kadar uzanabilir. Danıştay davasının tetikçisi Alpaslan Aslan olaydan hemen sonra yakalandı ve hiç konuşmadı. Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaları kimden aldığını da sÖylemedi. Sorgusunda ‘Ben zaten birkaç gün sonra serbest kalacağım. Çünkü darbe olacak,’ gibi laflar etti. Sonra Sincan cezaevine kondu. Kırk gün sonra ‘Ben konuşmak istiyorum,’ diye bir dilekçe verdi. ‘Benim liderim Salih Kunter,’ dedi. Salih Kunter 80 yaşlarında muhafazakâr bir adam. Aslan’ın verdiği ikinci isim Süleyman Esen oldu. O da muhafazakâr bir avukat. Bir anda davanın seyri değişti.

Nasıl değişti?

Bu iki şahsın adı daha Önce hiçbir yerde geçmemişti. Hemen yeni bir iddianame hazırlandı ve ‘Bu üç kişi türban kararıyla ilgili olarak Danıştay’a dini bir eylem düzenledi,’ dendi. Oysa o zaman Danıştay baskınıyla bağlantılı olarak şüpheliler arasında adı geçen ama haklarında dava açılmayan emekli asker Muzaffer Tekin gibi isimler bugün Ergenekon davasında yargılanıyor. Oysa Muzaffer Tekin’le Alpaslan Aslan’ın organik ilişkileri var. İkisi Doğuş Faktoring’in ortakları. Muzaffer Tekin’le ilgili yapılan aramada fünyesi çekilmiş iki el bombası bulundu. Bunlar Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaların seri numaralarıyla aynı. İşte şimdi Danıştay sanıklarından biri konuşmayı düşünüyor.

Peki, bu sanık avukata neler söyledi?

Necip Hablemitoğlu’nu Ergenekon’un Öldürdüğünü ileri sürüyor bu sanık. Bu tip soruların hepsini cevaplıyor. Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılmadan birkaç gün Önce 27 Nisan 2006’da İstanbul’da Ataşehir’de Veli Küçük’ün de katıldığı büyük bir toplantı yapıldığını ve bombanın atılmasına o toplantıda karar verildiğini iddia ediyor. Bunlar, üzerine gidilmesi gereken ağır iddialar. Tabii bir sanığın hezeyanları da olabilir. Ama üzerine gidilmesi gerekir. Eğer bu sanık konuşursa Danıştay davasının seyri değişebilir. Ama Danıştay davası sanıkları cezaevinde yalnız değiller. Devamlı ziyaretçileri var.

Nasıl?

Sürekli kontrol altındalar. Birileri gidiyor, hep onlarla konuşuyor. Bu sanığa baskı yapılabilir. Mesela Danıştay tetikçisi Alpaslan Aslan’ın da sürekli ziyaretçisi oluyormuş. Hatta bazen Aslan’ın cezaevi dışına çıkarıldığı da söyleniyor. Aslan’ın tüm ziyaretçilerinin bir dökümü çıkarılsa bazı ipuçları bulunur. Yakalandığı andan itibaren cezaevinde onu kimler ziyaret etti, ne kadar süreyle ne konuştular? Bunların hepsi kayıt altındadır ama...

Devletin dört tane istihbarat teşkilatı var. Bunu bilmiyorlar mı?

Ziyarete gidenlerin bir kısmı zaten onlar.

Siz Ergenekon’un yıllardır üniversitelerde çalıştığını söylüyorsunuz. Ergenekon üyesi akademisyen çok var mı?

Hatırı sayılır Ölçüde her üniversitede vardır. Medyada da var. Yüksek tirajlı ve etkin her gazetede bağlantılı oldukları bir isim vardır. Ergenekon psikolojik harekât yürütüyor. Nitekim dosyalara baktığınızda, medyayı da, dernek, vakıf, sendika gibi sivil toplum Örgülerini de, üniversiteleri de kullanıyorlar. Mesela Doç. Dr. Ümit Sayın deşifre oldu son operasyonda. Üniversitelerde Doç. Sayın gibileri mutlaka var.

Ergenekon’un 2009 yılında darbe planladığı söylendi. Neden 2009 sizce?

2004’teki darbe planları gerçekleşmeyince 2005’ten itibaren yeraltına indi bunlar. Yeraltında Susurluk uzantılarıyla karşılaştılar ve onlarla bir kutsal ittifak yaptılar. Amaçları 2009 yılı için planladıkları darbenin alt yapısını oluşturmaktı. Çünkü 2004’te de görüldü ki, artık tepeden bir darbe yapma imkânı kalmamıştı. Bunun için bir darbenin alt yapısını, darbenin ortamını hazırlamaya çalıştılar. İşte o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki komuta kademesi darbeyi istemese bile, onlara göre ortam oluştuğunda buna kayıtsız kalamayacaktı. Ama Yaşar Büyükanıt onlar için büyük hayal kırıklığı oldu. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt 2008’de emekli oluyor. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ geliyor. Darbenin alt yapısını ve ortamını hazırlayıp acaba onun döneminde böyle bir senaryoyu realize edebilir miyiz diye 2009’u düşünüyorlar. 30 Ağustos 2008’den sonraki beş altı aylık bir hazırlık devresinden sonra 2009’da darbe planlıyorlar. Ama onların uzun vadeli hedefi 2023’tür. 2023 yapılanması var bunların.

2023 mü? Ne anlamalıyım bundan?

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde, bütün düşmanlardan ve hainlerden arınmış bir Türkiye hedefi bu.

Kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen herkesi hain ve düşman olarak tanımladıklarına bakılırsa. Buradaki ‘arınma’ kelimesi, bütün bu insanları Öldürme, tasfiye etme anlamına mı geliyor?

Bunların en azından sindirildiği, kiminin de Öldürüldüğü ya da cezaevine konduğu ve Yönetimine kendilerinin egemen oldukları bir Türkiye hedefleniyor. Bu çok kanlı bir eylem planı. Murat Belge’nin size Söylediği, ‘Kıyamet gibi kan akacaktı,’ Öngörüsü kesinlikle doğru. Milis hareketlerinin oluşturulması için hazırlanmış şematik yapılar ve dokümanlar var Emniyet’in elinde. Bu çok kanlı bir eylem planı. 2009 Önemli bir adım ama... Asıl hedef 2023. Bu oyunu bozmak gerekiyor.

Sizce bütün çeteler ve onların Yöneticileri ortaya çıkarılacak mı?

Mümkün değil... Ergenekon denen yapı ancak Türkiye Avrupa Birliği’ne girdikten sonra tasfiye edilebilir belki. Hukukun her şeyin üstünde olduğu, demokratik mekanizmaların tıkır tıkır işlediği şeffaf bir yapıda bu tür yapılanmalar yaşayamaz. O zaman da çok büyük operasyonlara gerek kalmaksızın bunlar kendi kendilerine tasfiye olabilir.

En üst nokta olarak ancak Veli Küçük’e kadar uzanabilen bir Ergenekon soruşturması Ergenekon yapılanmasını bitirir mi bu ülkede?

Bitirmez.

Bu durumda tehlike devam edecek demektir, Öyle mi?

Tehlike geçmedi ama direnç göstermek ve oyunlarını bozmak gerekiyor.

Nokta dergisi daha Önce yapılan darbe hazırlıklarından söz etmişti. Bu 2009 planı o hazırlıkların bir sonucu mu?

2004’te iki darbe planı vardı. O plan yatınca darbe planını 2009 yılı diye revize ettiler.

Sizce Ergenekon Örgütünün ortaya çıkarılan kısmı dışında hala aktif üyeleri var mı aramızda?

Onlara güç pompalayan ciddi bir grup var. Ve bunlar ağırlıklı olarak istihbarat ve operasyonel gücü kullanan kesimler.

Sizce bütün çeteler ve onların yöneticileri ortaya çıkarılacak mı?

Mümkün değil. Ama şunu söyleyeyim... Bugüne kadar çıkarılanlarda kendi iç çatışmalarının ve bunun sonucunda yazılan ihbar mektuplarının payı çok büyük. Mesela Sarıkız darbesinin deşifre eden Başbakan’a gönderilen bir ihbar mektubu. Emekli bir albay “Ben de bu işin içinde bulundum. Dikkat edin böyle böyle hazırlıklar var,” diye yazıyor. Aynı şekilde Vatansever Güç birliği Hareketi de bir ihbar mektubuyla deşifre oluyor.

Taraf



Bu haber 1,896 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,362 µs