En Sıcak Konular

Türkiye sularında kirlilik büyüyor

12 Şubat 2008 15:20 tsi
Türk sularında yaşayan Akdeniz foku ve caretta caretta gibi canlıların yanı sıra 472 balık türünden 50’sinin soyu denizlerdeki kirlilik yüzünden tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA Genel Müdürü Levent Ballar, Türkiye’nin denizlerinin en çok karadan gelen atıklarla kirlendiğini, evsel ve endüstriyel atıkların, denizlerdeki kirliliğin yüzde 44’ünü oluşturduğunu belirtti.

Türkiye’deki en önemli sorunlardan birinin arıtma tesislerinin yetersizliği olduğuna dikkati çeken Ballar, bazı önemli tatil yerlerinde bile atık suların arıtılmadan denize boşaltıldığını, sanayi tesislerinin yüzde 98’inde arıtma tesisi bulunmadığını, ayrıca ülke genelindeki 3 bin 650 belediyenin çoğunda, turizm tesislerinin ise yüzde 81’inin atık arıtma tesislerinin bulunmadığını kaydetti.

Türkiye’nin kıyısının bulunduğu denizlerden en kirlisinin Karadeniz olduğunu söyleyen Ballar, şunları kaydetti:

“Karadeniz’e en fazla kirlilik Tuna Nehri’nden gelmektedir. Tuna Nehri Karadeniz’deki kirliliğin yüzde 48’ine neden olmaktadır. Ayrıca komşu ülkelerin atıkları da burayı kirletmektedir. Karadeniz kapalı ve akıntısı fazla olan bir deniz. Buradan yılda 548 kilometreküp su Marmara Denizi’ne, buradan da Ege ve Akdeniz’e ulaşıyor. Bu nedenle Karadeniz temizlenmeden diğer denizlerimizin temizliğinden bahsedemeyiz.”

Sanayileşme ve kentleşmeye paralel olarak, bir iç deniz olan Marmara’nın da giderek kirlendiğini ifade eden Ballar, boğaz trafiğinin yoğunluğunun getirmiş olduğu olumsuz etkiler, nüfus artışı, sahil bölgelerinde gelişen hızlı ve çarpık kentleşme, alt yapı yetersizliği, sanayinin fazla oluşu gibi nedenlerin Marmara’nın kirlenme nedenlerinden olduğunu anlattı.

KİRLİLİK CANLI TÜRLERİNİ TEHDİT EDİYOR

Ballar, denizlerdeki kirliliğin, canlıların sayı ve türlerini de olumsuz etkilediğine dikkati çekerek, deniz canlılarının sayı ve türlerindeki azalmanın, büyük oranda deniz kirliliği, kaçak avcılık, deniz altında avlanma, su ısısı ve akıntılardaki değişim gibi etkilere bağlı olduğunu belirtti.

Akdeniz ve Ege kıyılarının, “caretta caretta” ve “cheloniamydas” türü deniz kaplumbağaları ile “Akdeniz foku”nun yaşam alanları olduğunu kaydeden Ballar, şunları söyledi:

“Bunlar nesilleri tehlike altında olan canlılardır. Caretta carettalar her yaz ülkemizdeki yuvalama alanlarına yaklaşık 2 bin yuva yapmaktadır. Her yaz 450-900 dişi caretta sahillerimize gelmektedir. Bu sayılara henüz miktarı hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız erkekler ve genç bireyler de eklenirse Türkiye kumsallarının ve bu kumsallara yakın beslenme bölgelerinin, bu türün devamlılığının sağlanması açısından ne kadar öneme sahip olduğu açıkça anlaşılacaktır.

Caretta carettaların neslinin korunması açısından yapılması gerekenler arasında yuvalama alanlarının ve yuvalarının korunması kadar, denizlerimizin hem kirlilik hem de yapılan zararlı faaliyetler açısından kontrol edilmesi gerekmektedir. Ülkemiz turizminin göz bebeği olan Akdeniz kıyılarının, oteller, tatil köyleri ve çeşitli yapılarla doldurulması caretta carettaların hem yumurtlama alanlarını kısıtlamakta hem de bu yapıların ve insanların çevreye ve denize verdikleri zarar tüm canlıları etkilediği gibi caretta carettaların yaşam alanı olan denizlerimizi de etkilemektedir.”

Ballar, canlı türlerinin giderek azaldığını vurgulayarak, “Türkiye denizlerinde 1970’lerde 150-300 arasında Akdeniz Foku olduğu tahmin edilirken, günümüzde 100’den az kalmıştır. Yine Türkiye sularında 472 tür balık bulunmaktadır ve bunların 50’si tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır” dedi.

KİRLİLİK İNSANLARI DA TEHDİT EDİYOR

Levent Ballar, birçok deniz canlısı için barınak, üreme, beslenme alanları olan deniz çayırlarının, fotosentezle oksijen üretiklerine de değinerek, “Deniz çayırları Ege ve Akdeniz’de bulunmaktadır. Bunlar karadaki ormanlarla eşdeğerdir. Fotosentezle ürettikleri besin ve oksijen sayesinde, denizlerin birinci dereceden üreticileri konumundadırlar. Deniz çayırları, kirlilik, yat ve teknelerin demirleme faaliyetleri gibi olumsuzluklar yüzünden tahrip olmaktadır” diye konuştu.

Denizlerdeki kirliliğin sadece deniz canlılarını değil, insanları da tehdit ettiğine dikkati çeken Ballar, “Sanayiden kaynaklanan ağır metal atıkları, balıklar ve özellikle midye ve istiridye gibi canlıların bünyelerinde depolanarak besin zinciri yoluyla insanlara aktarılıyor. WHO’nun yaptığı bir çalışmaya göre, Akdeniz’deki deniz kabuklularının yüzde 93’ü maksimum değerden daha fazla dışkı bakterisi içeriyor. Bu da insan sağlığı açısından çok tehlikeli.” dedi.

NTV

 



Bu haber 618 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,280 µs