En Sıcak Konular

AK Parti'ye karşı oluşum ütopya!

12 Şubat 2008 11:11 tsi
AK Parti'ye karşı oluşum ütopya! "Aç kötenler bir an önce pastadan pay istiyorlardı ve köylünün o korkunç sınıf değiştirme çabasında da solculuğu paravan olarak kullanıyorlardı. Aydın geçinenler bu zokayı pek gönüllü yuttular. Ve de yıllar geçince, “stepneliğin” kime ne 'ya

Engin Ardıç/ Akşam

Kötü kişi olmamak için

Osman Ulagay kibar adamdır, beyefendi adamdır, sesini yükseltmez, ağırbaşlılığını bozmaz, kimseye kötü söz söylemez. Benim gibi edepsiz değildir.

Aynı dünya görüşünü paylaşırız, ama “naturamız” farklıdır: Ben “fevri” adamım, mıymıy değilim.

Çok sevgili ağabeyim Osman Ulagay’ın yeni ve mükemmel bir kitabı daha yayınlandı: “AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu”...

Aman okuyunuz. Mutlaka okuyunuz. Dili rahat, kitap ince, bir çırpıda bitirirsiniz, pahalı da değil, dokuz lira.

Ulagay, “memleketin durumuna” kuşbakışı bakıyor ve özellikle geçen sene yaşadığımız, şimdi de sürdürülmek istenen “siyasi fırtınayı” ustalıkla derleyip toparlıyor, hatırlatıyor. Bu kitap, ileride 2007 yılını inceleyecek tarihçiler için çok değerli bir kaynak olacak.

O tarihçiler umarız bizi de adam yerine koyup yazılarımıza bir göz atarlar, çünkü Ulagay’ın ancak şimdi söylediklerini biz günü gününe, sıcağı sıcağına söylemiştik! Hem de bağıra çağıra.

AKP’nin ne anlama geldiğini, nasıl olup da büyüdüğünü, iktidara yerleştiğini, kolay kolay da gitmeyeceğini çok iyi gözlemiş... Toplumda hangi “dinamiklerin” çalıştığını biliyor... Hem Türkiye’nin hem dünyanın nereden gelip nereye gittiğini de çok iyi izliyor... “Laikçi” aydınların ve basının kendi kendini nasıl kandırdığını, nasıl yanılgıdan yanılgıya, hezimetten hezimete sürüklendiğini de pek güzel özetlemiş.

Geçen yılın nisan ayından başlayarak sergilenen ve bugün hâlâ sürmekte olan zavallılıkları da...

Ve bu kafayla yeni hezimetlerin kaçınılmaz olduğunu da.

1991 yılında, Türk basınında, bir DYP-SHP koalisyonuna karşı çıkan, sosyaldemokratların “hiç olmazsa bir dönem daha” muhalefette kalmalarını, boşu boşuna yıpranmamalarını isteyen iki kişi vardı basında: Osman ağabey ile bendeniz.

Onu, çalıştığı gazeteden ayrılmak zorunda bıraktılar.

Bana bir şey yapamadılar!

Aç kötenler bir an önce pastadan pay istiyorlardı ve köylünün o korkunç sınıf değiştirme çabasında da solculuğu paravan olarak kullanıyorlardı. Aydın geçinenler bu zokayı pek gönüllü yuttular.

Ve de yıllar geçince, “stepneliğin” kime ne yarar, kime de ne zarar sağladığını gördüler, solcu geçinen ahmaklar.

Osman ağabey, bu tartışma ortamına “Özal’ı aşmak” diye bir kavram hediye etmişti. Şimdi de “AKP’yi aşmak” önerisini getiriyor.

Özal aşılamadı. AKP de aşılamayacak. Ulagay’ın özlediği liberal ama sosyal, hem kapitalist ama hem de halkçı, yerli ama dünyayla dirsek temasında, çağı kavrayan ve yirmi birinci yüzyıla yakışır bir “oluşum” için ortada ne lider var, ne kadro var, ne de toplumda taban! Bu bir ütopyadır.

Ulagay da bunun farkında, çünkü bu “aşmak” teklifinin yirmi yıldır bir türlü “içini dolduramıyor”, temenni düzeyinde bırakmak zorunda kalıyor...

Fakat kitabının bazı satırları beni üzdü.

“Laik darbe girişimlerinin” fiyaskoyla sonuçlanacağını, “orduya selam çakmanın” kimi nereye götüreceğini, AKP’nin de seçimi çatır çatır kazanacağını daha o zamanlarda gördüğünü söylüyor. Fakat, ters düştüğü eski arkadaşlarıyla, okurlarıyla ve herhalde gazetesinin yönetimiyle de “papaz olmamak” için susmuş. Tepki çekmekten çekinmiş. “Yeni düşmanlar kazanmak” istememiş. Uyarı görevini yerine getirmekten kaçınmış. Bir süre hiç yazmamış (ben de “nerede bu adam yahu” derdim o sıralar), beklemiş.

Biz öyle yapmadık ağabey.

Yediğimiz küfürleri, uğradığımız haksızlıkları ucuca eklesen Boğaziçi Köprüsü’nü geçti ama susmadık.

Onun için de kötü kişi olduk.

Fakat çok şükür “ellerim kırılsaydı da şuna -ya da buna, ya da ona- oy vermeseydim” demek zorunda da kalmadık.

Gazetecilik, aslında, her gün yeni bir düşman kazanma sanatı değil midir?

Yoksa, ortalık mayna oluncaya kadar bekleyip efendilik etme sanatı mıdır?

Seni de üzmek istemem, beni bağışla... Belki de 1991 sütünden ağzı yanan 2007 yoğurdunu azıcık üflemek istemiştir, anlamıyor değilim.



Bu haber 462 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,719 µs