“ama”ları bitmek bilmiyor | " /> “ama”ları bitmek bilmiyor | "/>

En Sıcak Konular

Solcuların “ama”ları bitmek bilmiyor

11 Şubat 2008 14:36 tsi
Solcuların “ama”ları bitmek bilmiyor AKP’nin başörtü yasağını kaldırmasına özgürlükçü solcular, “yasağa karşıyım ama…” demekten öteye gidemediler. Tıpkı 27 Nisan’da, 28 Şubat’ta “darbeye karşıyım ama…” dedikleri gibi. iyibilgi de bir R

İhsan Dağı ve Yasin Aktay’ın “Üniversitelerde Özgürlük” bildirisine karşı, Mithat Sancar ve Fuat Keyman öncülüğünde http://www.hemozgurlukhemlaiklik.blogspot.com adresinden imzaya açılan alternatif bir bildiri yayınlandı.

“Hem laiklik, hem özgürlük” söylemiyle, “bu son Anayasa düzenlemesiyle, başörtülülere özgürlük veriliyor ama laiklik zedeleniyor” ima ediliyorsa, bunun dayanağı ve CHP’nin söyleminden pek farkı yok.

Ama daha da önemlisi, mevcut hakim laikliğin otoriter olduğu da teslim edilmiş oluyor. Çünkü “hem laiklik, hem özgürlük” diyorsanız, özgürlük ve laikliğin birbirine zıt şeyler olduğunu söylemiş oluyorsunuz.

Yok eğer, “başörtüsü serbest bırakılarak gerçek laiklik olsun ama bizim diğer (Kürt meselesi, 301, azınlıklar gibi meseleler) özgürlüklerimiz de sağlansın” deniyorsa; bunun da özgürlük felsefesinde bir karşılığı yok. Çünkü özgürlük paylaşılan bir şey ve karşı tarafın özgürlüğünü tanıyor olmak bir pazarlık nesnesi olarak kullanılmaz.

“Dayatmaları reddediyoruz: Özgürlüklerimizden de laiklikten de taviz vermeyeceğiz!” diyen bu “özgürlükçü sol” bildiri, aslında 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerindeki "Ne darbe, Ne şeriat" söyleminin bu güncel tartışmaya tercüme edilmiş hali… Zaten bu bildiriyi kaleme alan ve şimdiye kadar imzalayanlara baktığımızda 27 Nisan’da “AKP’li görünmemek için” söz konusu pozisyonu almışlardı.

Dolayısıyla daha iyi bir yöntem talep etmek olmayan, "hem laiklik hem özgürlük" söyleminin taşıdığı problemler, "ne şeriat ne darbe" söyleminin problemlerini taşıyor.

Şöyle ki:

Her zaman bir üçüncü yol bulma çabası çözüme götürmeyebilir. Mesela İsrail-Filistin çatışmasında çözüm ve adil taraf, Filistin tarafında bulunmaktır. Ve üçüncü yolun işlevsel ve anlamlı olmadığı böyle durumlar mağdur olana zarar verirken muktedire, mağdur edene istemeden de olsa fayda sağlama riski taşır.

Darbe dönemleri de böyledir. Darbe yiyen hükümeti, olağan, demokratik zamanlarda ifade edilecek hatalarına rağmen darbecilere karşı savunmadan, salt darbeye karşı çıkmak, işe yaramıyor...

Bildiri temel olarak şunu söylüyor:

“Ötekilerin” fiilen baskı ve ayrımcılığa maruz bırakılmalarına karşı açık yasal yaptırımlar getirilmesi, 301. maddenin derhal kaldırılması, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, akademik özgürlüklerin güvence altına alınması, Kürt, Alevi ve gayrimüslim yurttaşların eşit hak istemlerinin karşılanması, emekçilerin sendikal ve sosyal haklarının genişletilmesi ve toplumun ezilen-yoksul kesimlerinin her düzeyde yoksun bırakıldıkları eşit ve nitelikli eğitim hakkını kullanmalarının sağlanması...” 

Başörtüsü yasağının daha önce kaldırılması, yukarıda çok doğru olarak ifade edilenler çelişmiyor. Tüm bunların bir demokratikleşme paketi içinde ele alınması ise hem Türkiye’ye hakim olan güç ilişkileri, AK Parti'nin bu güç ilişkileri içindeki konumu nedeniyle pek mümkün değil; hem de hepsinin ayni anda bir kerede çözülmesi neden zorunlu olsun ki?

Ayrıca birileri somut olmayan, dayanak yoksunu korkulara, paranoyalara sahip diye, sırf kutuplaşmayalım diye, başörtüsü yasağını kaldırmanın ertelenmesinin anlamı ne? Ki o dayanaksız korkular, ancak başörtüsü yasağı kalktıktan sonra, başörtülülerin performanslarıyla giderilebilir. Ki önümüzdeki donemde de böyle olacak.. Türkiye’de şeriatın önündeki engel, kendini çılgınlar gibi Anıtkabir’e atan, bayrak sallayan neo-faşizan tepkileriyle laikçiler değil, bizzat İslami kesimin kendisidir.

Meselenin özü şu aslında:

Bu bildiriyi kaleme alan özgürlükçü solcular, evet biraz Kemalizm’e mesafe almışlar ama bu yetmiyor. Biraz İslam’la bağ kurup, konuşmaları, tanımaları gerekiyor. İslam’la bağ kurabilmiş olsalardı, başörtüsünün serbest kalmasını bir cemaatin hakkı olarak ele alıp kendi taleplerini de dayatmazlardı.

Bunu hem Türkiye toplumu için, hem de kendileri için söylüyoruz. Çünkü Türkiye siyaseti, toplumla konuşabilen, adam akıllı bir Sol siyasetin olmamasından oldukça muzdarip.

Çünkü İslami kesime yönelik her baskı, yasak ve darbe karşısında “ama”lı, çekinceli karşı duruşlar aslında, darbecilerin, yasakçıların ekmeğine yağ sürüyor…

www.iyibilgi.com  analiz İlhan Döğüş



Bu haber 4,759 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,607 µs