Türköne'ye göre türban sonrası

6 Şubat 2008 18:40 tsi
Üniversitelerdeki başörtüsü yasağına karşı imza veren akademisyenlerin arasında yer alan Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, başörtüsü serbestisi düzenlemelerin ardından üniversitelerde yaşanacak atmosfer hakkında öngörülerde bu

Prof. Türköne: "Başörtüsüne ilişkin sürecin ardından, yasakla varolan akıl dışı, bilim dışı iktidarlar üniversitelerde sona erecek"
          
 Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, süreçle birlikte başörtüsü yasağı sayesinde varolan akıl dışı ve bilim dışı iktidarların üniversitelerde sona ereceğini kaydetti.
Türköne, başörtüsüne yönelik yasağa karşı çıkan akademisyenlerin imzasının 3 bini aştığını belirtirken, üniversitelerdeki özgürlüğün sadece kılık kıyafet bağlamında değerlendirilmemesini istedi.

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağına karşı imza veren akademisyenlerin arasında yer alan Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, kılık ve kıyafet konusunda kampüslerde uygulanan sınırlamalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türköne, başörtüsüne ilişkin tartışmaları akıl dışı ve mantıksız olarak nitelerken, kılık ve kıyafetin öteden gelen bir sorun olduğunu öne sürdü. Sorunun tarihi temellerine de işaret eden Prof. Dr. Türköne, "Sorun, 28 Şubat Postmodern Darbesi'ne dayanıyor. O gün itibariyle Milli Güvenlik Kurulu'nda 18 maddelik bir karar Hükümetin önüne getirildi. Bugün tartışılan da 18 kararın içerisindeki 13'üncü maddedir" diye konuştu.

Mümtaz'er Türköne, rektörlerin, süreç başlar başlamaz toplandığını hatırlatarak, emekli bir kurmay albayın üniversitelerde başörtüsü yasağı konusunda üniversitelerin tepesinde yer alan kimseleri ikna ettiğini ifade etti.

Sorunu 28 Şubat'ın armağanı olarak değerlendiren Türköne, başörtüsü yasağının Rektörler Komitesi'nin 1997 yılındaki kararına ve daha önce açıklanan yargı içtihadına dayandırıldığından söz etti.

Konuyu gündemdeki tartışmalara getiren Prof. Dr. Türköne, "Bütün dünyada evrensel olarak var olan temel hak ve hürriyetler yani kanunilik prensib hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bugün yapılan budur" dedi. Türköne, baskı altına alınan temel hakların Anayasanın açtığı kapıyla serbest bırakılmasına imkan tanıdığını ifade etti.

Akademisyenlerin bildirisine yönelik imzaların 3 bini aştığını dile getiren Türköne, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, enerji ve emeğini harcadığı tartışmalardan kurtulmalı. Kılık ve kıyafet dahil özgürlüklerin egemenliğini isteyen bildiri yayınlandı. Süreçle birlikte iki unsur karşı karşıya kaldı.

Bir tarafta üniversite bürokrasisi, hiyerarşisi ya da rektörler sultası olarak ifade ettiğimiz kesim diğer tarafta da öğretim üyeleri yer alıyor. Üniversitelerarası Kurul'un bildirisiyle 3 bin akademisyenin bildirisini karşı karşıya getiren bir tablo ortadadır.

Üniversitelerarası Kurul'un açıkladığı bildiri, bilime, bilimsel ve akademik özgürlüğe, insan haklarına ve özgürlüklere aykırıydı. Bilim ve inançları kamplaştırıyordu. Bildiri, kısaca 19'uncu yüzyılın kaba materyalizmini, ilkel pozitivizmini yansıtıyor."

Mümtaz'er Türköne, başörtüsü yasağı sayesinde var olan akıl dışı, bilim dışı iktidarların üniversitelerde sona ereceğini belirtirken, başörtüsüne yönelik özgürlüğün sadece kılık ve kıyafet bağlamında değerlendirilmemesini istedi. Türköne, süreçle birlikte üniversitelerin bilim üretebileceği bir evrenin oluşabileceğini dile getirdi.

"HERKES, TARTIŞMALARIN ÜZERİNDEN GERÇEK DÜNYASINI ORTAYA KOYDU"

Gazi Üniversitesi öğretim üyesi, sürecin turnusol kağıdı gibi akla karayı birbirinden ayırmada önemli bir görev üstlendiğini kaydederek, herkesin, tartışmanın üzerinden gerçek dünyalarını açığa vurduğunu ifade etti.

Türköne, "Türkiye'de üniversiteler özgürlüğe ihtiyaç duyuyor. Üniversitelerde farklı düşünmenin önünü açacak, bilimin kolay üretildiği iklimle sonuçlanacaktır. Argümanlara bakarsanız yasağı savunmak geri bir tutumdur, medeniyete aykırı bir tavırdır.Sınırlamanın ortadan kalkması hukuka ve akla aykırı alanlarda özgürlüğün yaygınlaşması bakımından Türkiye'yi ilerletecektir" şeklinde konuştu.

Türköne, başörtülü öğrencilere ilişkin not tehdidi ve derse girmeme konusundaki protesto uyarılarına karşılık olarak açıklamaların daha geri bir durumu yansıttığını belirtti. Mümtaz'er Türköne, "Kamu hizmeti verdiğiniz kişilere farklı davranırsanız, Anayasa'nın 10'uncu maddesine aykırı davranırsınız ve cezalandırılırsınız. Vatandaşına farklı davranan bir öğretim görevlisine hukuk izin vermeyecektir, bunu yapan öğretim üyesi sonuçlara katlanır" diye konuştu.

Yasağın kalkmasından sonraki sürece ilişkin kaygılara da değinen Türköne, şöyle dedi: "Yasa 10 yıldır var, daha önce öğrenciler, üniversitelere giriyordu, sorunlar da yaşanmıyordu. Topluma özgürlük anlamında rehberlik ediliyordu. Gelinen noktada, yasağın kaldırılmasının ardından üniversite, inançları birarada tutarak önemli mesajlar verebilir. Başörtülü öğrencilerin başlarındaki peruğun ne anlama geldiği biliniyor. Bunun yol açtığı sıkıntı var mı yok. Bunlar yapay tartışmalardır. Farklı olana tahammül konusunda bu tecrübeler özendirilmelidir."

Başörtüsüne yönelik özgürlülğün kamuya da yansıyacağı yönündeki endişelerin temelsiz olduğunu aktarırken, söz konusu tartışmalara dayanak olan ifadeleri paranoya olarak nitelendirdi.

 

 

Bu haber 518 defa okundu.