masadan kalkardık | " /> masadan kalkardık | "/>

En Sıcak Konular

AKP'nin amacı farklı olsa masadan kalkardık

4 Şubat 2008 13:01 tsi
AKP'nin amacı farklı olsa masadan kalkardık MHP ve AK Parti, başörtüsü sorununun çözümü konusunda son aşamaya geldiler. Devrim Sevimay da, MHP'nin önde gelen isimlerinden Ahmet Bölükbaşı ile başörtüsü konusunu konuştu. Bölükbaşı'na göre MHP, AK Parti'yi gerçeklerle yüzletiriyor.

Milliyet/ Devrim Sevimay

- "Türban kamuya girsin" diyenler marjinal mi sizce?

Bunlar sayıca marjinaldir, ahlaken marjinaldir, siyaseten marjinaldir. Ama bir şeyi unutmayın: MHP'nin milliyetçilik anlayışı Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceği için ödenecek her bedeli onu karartmak isteyenlere karşı her bedeli seve seve ödemeye hazır bir kararlılığın ifadesidir. Demokratik zeminden ayrılmayarak Türk milliyetçileri buna karşı koymaya muktedirdir. Türk milleti sahipsiz ve çaresiz değildir. Sayın Devlet Bahçeli de başka bir konseptte bunu şöyle söyledi: "Tarih henüz dünyaya hükmünü vermemiştir; Türk milliyetçileri henüz son sözünü söylememiştir…"

AKP'den türbanı kamuya sokma izlenimini alsak masadan hemen kalkardık- Bu görüşmeler sırasında sık sık bir araya geldiniz ve gözlemleme fırsatınız oldu: AKP'de daha sonra da olsa bu işi kamuya kaydırma izlenimi hiç aldınız mı?

Almadık. Alsaydık o anda masadan kalkardık. AKP ile ilgili kanaatimiz bellidir. Son beş buçuk yıldır AKP ile en sert mücadeleyi yapan MHP'dir. Ve bizim AKP ile kavgamız bitmeyecektir, sonuna kadar da devam etmektedir. Ama böyle bir izlenim almadık.

- Tabanlarından gelen baskıya dayanabilecek kadar güçlü ve kararlı gördünüz mü?

Bunu bilmiyorum, ama biz eğer yükseköğretimde kılık kıyafet sorunu olarak çıkan bu sorunu kamuya yaygınlaştırma ya da ilk ve ortaöğretime yayma yönünde en ufak bir niyet görseydik kalkardık.

- Şu anda aslında kefil noktasındasınız?..

Hayırrr, kefil filan değilim. Biz AKP'nin son beş buçuk yıl içinde Türkiye'ye yaptığı tahribatın ne bu dünyada ne de ahirette kefili filan olmayız. Biz bunlardan hesap soracağız ve bu hesap da rûz-u mahşere ve mahkeme-i kübraya kalmayacaktır, bu dünyada hallolacaktır… Ama bizim çizdiğimiz çerçeve zaten onlara bu imkânı vermez. Kaldı ki bunun dışında bir şeyi bize önermediler de...

- Ya peki 28 Ocak'ta imzaladığınız "taahhüt"?

O bir taahhüt değil, kamuoyuna da açıklanan bir metin. Alt alta üç maddenin yazıldığı bir kâğıt… Başlığı bile yok.

BU SORUYU SONRA YANITLAYAYIM

- Sizce AKP ilk beş yıl boyunca niçin türbana ilişkin bir yasa teklifi hazırlamadı; neden 70 vekili olan MHP'yi bekledi?

Geldiğimiz bu noktadan sonra şu süreci bir suhulet ile tamamlayalım, ondan sonra bu sorunuza yanıt vereyim. Önce bu süreci tamamlayalım. Tabii AKP'nin bu sorunun yanıtını nerede bulması gerekiyor biliyor musunuz? Türk milletinin vicdanında bulması gerekiyor.

- Peki MHP de üç buçuk yıl DSP-MHP-ANAP koalisyonunda iktidar ortağıydı; MHP niçin bu konuda hiç adım atmadı?

MHP'nin 127 vekili vardı. Koalisyonun ortanca ortağıydı. İstese de yapamazdı. Ortakları karşıydı. Ama MHP'nin o dönem yaptığının şimdi hatırlatılması gerekir. Bizim Antalya Milletvekilimiz Nesrin Hanım yemin etmeye giderken başörtüsünü çıkarttı. Biz bunu yaptık. Buna gücümüz yetmişti. Başörtüsünü kamusal alanda açmaya… Şimdi bu işin çözüm yolunu açmak da bize nasip oldu. Bundan da çok mutluyuz.

EVET OYLARININ 70'İ MHP'DEN OLACAK

- Gündüz Aktan'ın türbana tavrını biliyoruz ve şimdi de ABD'de; bir sıkıntı mı var?

ABD'deki programa ben de davetliydim, bu işler yüzünden gidemedim. Ama bu konuya girmeyeceğim. Birinci elden duymadıkça bir yorum yapmak istemiyorum.

- Ertuğrul Kumcuoğlu?

Kendisiyle konuştum, hiçbir sorun yok. Bakın biliyorsunuz, Anayasa değişikliği oylamasında bağlayıcı grup kararı alamıyorsunuz, ama biz bu hafta 70 milletvekili ile Genel Kurul Salonu'nda olacağız. Oylama sonuçları açıklandığında da bilin ki "Evet" veren 70 vekil MHP'nin olacaktır.

301 MECLİS'E GELDİĞİNDE NELER OLACAĞINI GÖRECEKSİNİZ

- Bu değişiklik paketi için CHP ve DSP'yle görüştünüz, ama DTP'ye gitmemek ortak kararınız mıydı, yoksa sizin AKP'ye bir şartınız mı?

Aklımıza gelmedi ve bu gerçekten aramızda tartışılmadı bile. Ama AKP "DTP'ye gidelim" deseydi de biz gitmezdik.

- Peki Vakıflar Kanunu ve 301 aranızda müzakere konusu oldu mu?

Hayır. Bu konu dışında hiçbir konuyu ima yoluyla bile olsa tartışmadık.

Zaten Genel Başkanımızın dediği gibi 301 bizim için tartışma konusu bile olamaz. 301 geldiği zaman Meclis'te neler olacağını göreceksiniz.

- Neler olacak?

Meşruiyet zemini içinde konu nereye giderse gitsin MHP sonuna kadar direnecek.

- Türbanı bireysel hak ve özgürlükler çerçevesinde ele alıyorsunuz. Peki neden 301 için de aynı esnekliği göstermiyorsunuz?

Çünkü dünyanın hiçbir devletinde, milletinde kendi değerlerine hakareti özgülükler adına serbest bırakan başka bir ülke yoktur.

- Dünyanın kaç ülkesinde 301 gibi bir madde vardır?

Dünyanın birçok ülkesinde, ama fazla işletilmemektedir. Bunun nedeni de o ülkelerde Türkiye'deki gibi kendi değerlerine hakareti demokratikleşme ve rüşt ispatı olarak gören insanların bulunmamasıdır. Sizin Nobel ödülüne layık gördüğünüz bir yazarınız olabilir. Bu ödüle layık görülmesinden milli mensubiyet açısından gurur da duyabilirsiniz. Ama hiçbir ülkenin Nobel ödülüne layık görülen yazarı kendi tarihine kendi milli değerlerine hakaret etmemiştir. 301 kavgası oradan çıkmıştır.

- Ama tetikçi mevsimini açan da bu 301? Eleştirdiğiniz isimle ilgili tetikçi bile tutulmuş…

O konuda sonuna kadar gidilmesi lazım. Askerse asker, polisse polis... Devletin çeteleşmelerde sonuna kadar gitmesi lazım. Ama çok farklı konular bunlar.

OPERASYONUN SADECE ADINDAN RAHATSIZIZ

- Ergenekon'da takıldığınız bir şey var mı?

Ergenekon dediğiniz şey bizim dışımızda şey. Ama doğrusu böyle bir operasyona bu ismin verilmesinden rahatsızız. Denilebilir ki "Ama bunlar Ergenekon diye bir site" açmışlar. Ama Hicret, Hira ya da Atatürk sitesi deselerdi, yapacağınız bir operasyona "Atatürk" ya da "Hicret", "Hira" operasyonu diyebilir misiniz? Burada Hükümetin bir özensizliği vardır.

TÜSİAD'A SÖYLEDİĞİMİZ "KATHARSİS"TİR*

- Atatürkçü Düşünce Derneği'ne de yanıt verecek misiniz?

Niye?

- Eruygur Paşa, "MHP bizi şaşırttı" diye açıklama yaptı; bizzat adınızı kullanarak?..

Hayır vermeyeceğim. Görüş açıklama hakkına saygı duyarım, ama açıkladığı görüşün benim için bir önemi yok.

- Demek ki TÜSİAD sizin için önemli?

Hayır, TÜSİAD çünkü doğrudan bir önyargıya dayalı açıklama yaptı. Bu polemik nereden çıktı; TÜSİAD tuttu "Şimdi türbanın sırası mıydı" dedi.

- Ama gerçekten ekonomik kriz konuşulurken sırası mıydı?

Ortodoks teolojisinde bir kurum vardır; günah çıkartmanın da bir ileri aşaması, "katharsis"* diye… Vicdanı temizleme….. Devlet Bey'in açıklaması da "vicdanını temizleme" diye başlamıştır. O nedir biliyor musunuz? Bugünkü kriz AKP'nin beş buçuk yıllık politikalarının sonucudur ve TÜSİAD beş buçuk yıl boyunca AKP'yi alkışlamıştır.

- Fakat halk da ekonomik gidişatı alkışladı; yüzde 47?

Şimdi bizim sorunumuz TÜSİAD. Bastırılmış kurla bugüne kadar işinize geldiği için bunları alkışladınız. Bu çarkın sıcak parayla dönmeyeceği belliydi. Kader anı geldi. "The moment of true…" Şimdi kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Siz beş buçuk yıldır zaten bu işin içindeydiniz...

- TÜSİAD metnini siz mi kaleme aldınız; Bahçeli'nin önemli metinleriyle sizin ilgilendiğinizi biliyoruz çünkü?..

Estağfurullah, o önemli değil efendim, estağfurullah…

- Bahçeli TÜSİAD için dedi ki "Senin bugünün dahil geçmişine bir projektör tutacağız." Tutacak mısınız?

Tutacağız. Çünkü TÜSİAD, MHP için "sicili ortada olan bir parti" ifadesini kullandı. Biz de bir çalışma yapacağız. TÜSİAD, sadece raporlar vesilesi ile gelmiyor Türkiye'nin gündemine… Bir de uluslararası faaliyetleri var.

Onların üzerine projektör tutacağız. Türk halkıyla da paylaşacağız.

AKP 5-6 AY İÇİNDE TÜRKİYE'NİN GERÇEK GÜNDEMİYLE YÜZLEŞECEK

- Şimdi şu malum soruyu soralım: "MHP ne yapıyor?" Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesine verdiğiniz destek, referandum desteğiniz, şimdi türban… AKP'nin koalisyon ortağı gibi görünme pahasına niçin yapıyorsunuz bunu? Gerçekten inandığınız için mi, yoksa maksat AKP'nin argümanlarını elinden mi almak? Hani bu çok zekice gibi görünebilir, ama bari alabildiğinize emin misiniz?

Doğrusu zekâyla bizim aramızda da bir ilgi olabileceğini bana ilk söyleyen ilk medya mensubusunuz. Oysa herkes bize stepne diyor, çözüm ortağı diyor… Bizim de belli konularda düşünme kabiliyetimiz olabileceğini söylemenize sevindim. Çok da samimiyim…

- Peki ne düşünüyorsunuz?

Size çok açık bir yanıt vereceğim: Türkiye'de siyaset yapıyorsanız bazı gerçekleri görmezden gelemezsiniz. Beş yıl iktidarda kalan AKP yüzde 47'ye nasıl geldi? Beş yıl boyunca Türkiye'nin milli birliği sorgulandı, milli kimliği değiştirilmek istendi, terör vahim boyutlar kazandı, milli çıkarlarımız Kıbrıs'ta, Kuzey Irak'ta harcandı, ekonomik tablo ortada, sosyal sorunlar, kamplaşmalar ortada. Bütün bu rezaletleri yapanlar bu insanlar. Ama niye 47? İşte bu suali sorarak başlamak lazım.

- Sizin bulduğunuz yanıtlar ne?

Bir: Cumhurbaşkanlığı seçiminde "367" derseniz ve Anayasa Mahkemesi de buna "Evet" derse… Böyle bir zorlama yaşanırsa, sonuç bu olur. Biz bunu seçim kampanyasında gördük. Bizi en çok zorlayan konu bu "Müslüman bir cumhurbaşkanı seçtirmediler" konusu oldu. Biz bununla çok uğraştık. O 367 zorlaması AKP'ye bir mağdur ve mazlum rolü oynama imkânı verdi. Onlar da acımasızca oynadılar.

İki: Cumhuriyet mitingleri… Doğruydu belki… Hiç tertip edenlerin niyetlerini sorgulamıyorum. Bunun tertipleyenlere moral verdiği de doğrudur. Ama bu karşı tarafta nasıl bir organizasyona, nasıl bir kilitlenmeye yol açtı? Oranını vermiyorum, siz koyun.

Üç: Türk milleti tek başına Anayasa değiştirme çoğunluğu olmasına rağmen türban-başörtüsü meselesinde AKP'nin hiçbir adım atmadığı gerçeğini kanıksadı. Türban sorunundan dolayı motive olan insanlar AKP'nin mahalle bazında bunun çalışmasını yaptı. Bunu da üzerine koyun. Dört: Gelelim 27 Nisan'a. Postmodern darbeye 28 Şubat'ta alıştık da teknolojik bir müdahaleyi ilk kez yaşadık. İnsanlara telefonlar açıldı, internet sitesine bakın dendi. Ve bula bula Genelkurmay Başkanlığımız, Kutlu Doğum haftasıyla ilgili çocukların katıldığı üç müsamereyi laikliğe tehdit olarak açıkladı.

İşte 22 Temmuz seçimlerine böyle bir ortamda girdik. AKP'nin oyları yüzde 30'lardan 47'ye nasıl fırladı; şimdi rejimin savunucusu olduğunu düşünenlerin bu suale cevap vermesi lazım.

- Peki sizin 6 aydır yaptıklarınız ne kadar işe yarıyor; şimdi bir sandık konsa MHP'nin oyu ne çıkar?

Onu bilmiyorum. MHP'nin ne çıktığı önemli değil. Biz hiçbir şeyi bu maksatla da yapmadık. Ama yaptıklarımızın sonucu şudur: 22 Temmuz'dan bugüne büyük bir değişiklik olmuştur. AKP bundan sonra "Müslüman cumhurbaşkanı seçtirmediler" diyemeyecektir. "Türbanı yasaklıyorlar" diyemeyecektir. Hiçbir istismar edici bahaneleri kalmamıştır. Mağdur ve mazlum edebiyatıyla bugüne kadar gelen AKP artık Türkiye'nin gerçek sorunlarıyla, gündemiyle yüzleşecektir.

- Siz AKP'yi gerçeklerle mi yüzleştiriyorsunuz?

Evet. Bu gerçeklerle yüzleşmesinin sonucu ise bizim ümidimiz ve temennimiz Türk milletinin bunları gerçek hüviyetiyle tanımasıdır. Türk milletinin Türkiye'de ne olup bittiğini anlamak için belki 5-6 aya daha ihtiyacı vardır. Şu anda da anlamaları lazım, ama bilemediniz 5-6 ay.

- Yalnız bu arada Türkiye'nin çok hassas dengeleri üzerinde karar verdiğinizi de düşünmüyor musunuz?

Türk milleti bu hassas dengeleri bir arada yaşatma ve yüceltme iradesine sonuna kadar sahiptir. Ayrıca biz bu ülkenin bekası, bu milletin geleceği için gerekirse sokağa çıkıp ölmeye hazırız. İnşallah gerekmez, demokratik zeminlerde halledeceğiz. Ama bizim inançlarımız dışında birilerine alet, birilerine stepne olduğumuzu düşünen insanlara hayret ediyoruz. Sayın Devlet Bahçeli'nin şu sözünü lütfen unutmayın: "Tarih henüz dünyaya hükmünü vermemiştir; Türk milliyetçileri henüz son sözünü söylememiştir…"

MHP türbana değil, siyasi simgeye karşı

- Aslında şu hâlâ merak ediliyor; MHP türban+başörtüsünü mü savunuyor, yoksa sadece geleneksel, Anadolu tipi denilen başörtüsünü mü? MHP'nin bu konuda bir tercihi var mı?

MHP sadece başın örtünmesiyle ilgileniyor. Bu kızlarımız eğitim öğrenim hakkından mahrum kalmasın, buna bir pratik çözüm yolu bulunsun... İlgilendiğimiz bu. Ama bizim için şu fark ediyor; başın örtünmesinin bir siyasi simge olarak görülmesine ve kullanılmasına sonuna kadar karşıyız. Bunun devlete bir meydan okuma aracı olarak görülmesine de karşıyız. Bizim derdimiz, samimi olarak başının örtülü olmasını isteyen ve bundan dolayı eğitim hakkından mahrum kalanların bu mağduriyetine son vermektir.

- Kiminki samimi kiminki simge, bu nasıl ayırt edilecek?

Onu ölçecek bir alet yok. Bu bir niyet meselesi. Herkes iyi niyetle hareket etmek zorunda. Burada toplumsal bir sınav var bizim için.



Bu haber 523 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,908 µs