Başörtüsünü solcu AK Parti çözebilir!

2 Şubat 2008 16:58 tsi
Yeni Şafak gazetesinin genç yazarı Murat Aksoy'a göre, AK Parti'nin başörtüsünü çözmek için şuan izlediği yöntem sağcı ve oldukça sorunlu. Aksoy'a göre başörtüsünü ancak AK Parti'nin solcu versiyonu adam gibi çözebilir. İşte Murat Aksoy'un yazısı...

Murat Aksoy/Yeni Şafak

Sol olmadan türban çözülmez
 
AKP ile MHP arasında başörtüsü/türban yasağının kaldırılması konusunda varılan uzlaşma bir çok açıdan önemli. İlki ve önemlisi siyasetin uzun yıllardan sonra böyle natemetli bir konuyu korkmadan tartışması ve bu konuda gelen bütün tepkilere rağmen yasal düzenlemede kararlı olması. İkincisi ise özünde bir insan hakkının gaspı olan yasağın ortadan kaldırılmasının kendisi.

Öncelik Sadece Başörtüsü Olmamalı

Bu konuda laik kesim içinde olup AKP'yi destekleyenlere bugünlerde sıkça sorular soruluyor. AKP ye destek nereye kadar sürecek, AKP yetkililerden gelen özgürlük sınırının genişletme taleplerinin kaygı yaratıp yaratmadığı gibi. Tabi bu soruları samimi olarak soranları anlamak ve bu kaygıların gerçekçi olmadığı açıkça ifade edilmesi gerekiyor. Şuradan başlayalım, kendini laik kesimde gören demokratların AKP'ye olan destekleri herhangi bir anlaşma ile çizilmiş bir sınıra bağlı değil. Sonuçta demokratlar, gerçekten demokratik, insan haklarına dayalı, sivil, şeffaf ve denetlenebilir bir devlet istiyorlar, devlet- toplum ilişkisinin denetime dayalı olduğu bir ülke istiyorlar ve bunları hem niyet hem de pratik olarak yapmaya aday olan parti(ler) de destekliyorlar. Bundan daha doğal bir şey yok.

Ancak ironik olan demokratların özünde "evrensel sol"a dayanan bu taleplerinin taşıyıcısı, ne yazık ki siyasi yelpazede sağda anılan ve kendini 'muhafazakar demokrat' olarak tanımlayan AKP tarafından gerçekleştirilmeye çalışılıyor olması. Ve demokratlar açısından bakıldığında bu talepleri yerine getirdiği oranda AKP'ye zımmı desteğin devam edeceği açık. Başörtüsü eksenindeki tartışmalar, belki AKP'yi destekleyen ya da sempati ile bakan demokratlar arasında bir kırılma olarak görülebilir. Çünkü demokratlar arasında da İslami kesimin devleti ele geçirme isteği olanlar olduğunu düşünenler olabilir. Bu yüzden, devlet-toplum ilişkisi normalleştikçe gündelik siyaset için normal olarak tartışılacak her konu demokratlara içinde yeni sınav olacak ve gerçek demokratların sayısı azalacak.

Ama şunu ifade edelim ki, başörtüsü/türban tartışması sadece demokratlar için değil Türkiye için kaçınılmaz olarak verilecek bir sınavdır. Belki birkaç yıl daha ertelenebilir ama eninde sonunda girilecek bir sınav.

AKP ve MHP arasında başörtüsü konusunda varılan uzlaşma önemli ancak eksiktir. İki açıdan. Bu uzlaşma, AKP açısından demokratikleşme yönünde ve tabanın talebini siyasete taşımak açısından önemli işleve sahip olabilir. Aynı şekilde MHP içinde bu mümkün. Ancak bu noktada demokratların AKP ve MHP dahil olmak üzere meclisten beklediği bir talep var; o da başörtüsü konusunda gösterilen hassasiyetin, asgari biçimde başta 301. madde olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler konusunda farklı toplumsal kesimler için de gösterilmesi.

AKP'den Sol Çıkar mı?

Yoksa başörtüsü konusunda özgürlükçü olup, misyonerlik konusunda bölücülük paranoyasına kapılmak tutarlı bir tavır değildir. Belkide kamuoyunda bu girişime yönelik eleştirilerin temel nedeni de budur. 301. maddede, özgürlükçü Anayasa konusunda özgürlükçü adım atamayanların başörtüsü konusunda eleştirilmeleri doğal hale geliyor

Yasağın kaldırılması için dün başlayan sürecin temenni edilen çözümler dışında iki somut sonucu daha olacaktır. Bunlardan ilki siyasal olarak türban'ı yasal hale getirmek. Çünkü türban, bugüne kadar laik kesim tarafından siyasal bir sembol olarak alglanırken İslam kesim tarafından bu dini vecibe zorunluluğu olarak başörtüsü olarak adlandırılıyordu. Taslak yasalaştığı zaman bir örtünme adı ve şekli olarak "türban" anayasal olarak tanımlanmış olacak. İkinci ve daha önemlisi de yapılan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesinden dönmesi halinde karşı karşıya kalınacak açmazdır. Şimdiye kadar gerek Danıştay gerekse Anayasa Mahkemesi'nde verilen kararlarda Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan laiklik ilkesine aykırılık önemli gerekçelerden birisi idi. Şimdi tartışılan yasal düzenleme, bir kez daha Anayasa Mahkemesinden dönerse, sorunun hem siyasal hem de sosyal olarak çözümsüzlüğü mahkum olacağıdır ki, en kötü senaryo bu olur.

Özünde temel bir insan hakkı olan örtünmeyi çıkmaz sokaklara hapsetmek, bir siyasal sistem için kendini bağlamaktan başka bir şey değildir. Bu sorun er ya da geç çözülecek. Belki laik kesim içinde merkez sağ partilere bakışta bir angajman olabilir.

Bu yüzden bu sorunun çözümünde esas taşıyıcının evrensel sol bir parti olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor.

Ama bu sol hareket/parti ne zaman kimler tarafından ortaya konacak bilmiyoruz. Belki de bu potansiyel bizatihi AKP'nin içindedir.

Bu haber 400 defa okundu.