En Sıcak Konular

Derin devlet mi, DERİN DEVLETİZM mi?

31 Aralık 2007 11:55 tsi
Derin devlet mi, DERİN DEVLETİZM mi? Derin devlet kimdir? Herkesin cevabı başka. Ordu mu, istihbarat mı? Teşkilat-ı Mahsusa’ya hatta Hasan Sabbah’a dayanan tarihi bir oluşum mu? Derin devlet mi var derin devletler mi? Yoksa bu derin devletizm mi? Nezir Akyeşilmen’in yazısı

Nezir Akyeşilmen/ Stratejikboyut

Derin devlet, son yıllarda ülkemizde çok tartışılmasına rağmen, çok bilinmeyenli, bir denklem olarak gizemini korumaktadır. Kimisine göre, böyle bir kavram yok devletin kirli işlerini örten bir maskedir. Kimisine göre, vardır fakat yeterince derin ve milli değildir. Niteliğine gelince, kimisine göre devlet içinde yuvalanan bazı çetelerdir. Kimisine göre ise, ordudur, istihbarat teşkilatlarıdır. Kimisine göre, dış istihbarat teşkilatları tarafından kullanılan çetelerdir. Kimisine göre ise, kökü Teşkilat-ı Mahsusa’ya hatta Hasan Sabbah’a dayanan tarihi bir oluşumdur. Varlığı ve niteliğinin yanında teşkilatlanması da bir o kadar gizemli ve bilinmezlerle doludur. Kimi zaman bir dernek, kimi zaman emekli bir bürokrat, kimi zaman bir avukat, kimi zaman bir parti yetkilisi ve kimi zaman da henüz reşit olmamış bir çocuk olarak karşımıza çıkar. Nitelik, nicelik ve yapı itibariyle bu kadar çeşitlilik arz eden oluşum(lar)ın tek merkezden kumanda edilmesi imkânsızdır. Bu nedenle, gerçekte var olan totaliter bir ideolojidir,“derin devletizm”dir.

Derin Devleti Tanımla(yama)mak, Derin Devletizmin Varlığının Delilidir

Türkiye’de genel kabul görmüş bir derin devlet tanımına rastlamak mümkün değildir. Politikacı, akademisyen ve devlet şahısların yaptıkları tanımlardan yola çıkarak bu gizemli varlık hakkında bir fikir edinmeye çalışacağız.

2005’te Radikal gazetesinde yer alan habere göre, Demirel “Derin devlet askerdir” derken, Ecevit, “Herkesin kendine göre bir tanımı var" deyip ekliyor "Derin devlet kontrgerilladır”. 2005 yılında Evren: “derin devlet… var…bir realite” derken, Yusuf Sezgin, “bütün devletlerin bir “derin tarafı” olduğu kanaatindeyim. Yaşanan tuhaf gelişmeler, sıra dışı olaylar ülkede faal bir “derin devlet”in olduğunun delilidir” savını ileri sürmektedir. Resmi kişilerin yapmış olduğu farklı tanımlamalardan aslında bir tek derin devletin olmadığı anlaşılmaktadır.

Richard Whelan tarafından yazılan “Al-Qaedaism: Threat to İslam, Threat to the World” kitabında, “el-Kaide’nin değil, el-Kaideciliğin” gerçek mesele olduğu vurgulanmaktadır. Yani gerçek tehlike, ABD’yi veya Batı’yı tehdit eden terörist bir gruptan değil, öncelikle İslam’ı tehdit eden totaliter bir ideolojiden kaynaklanmaktadır”. Türkiye’de de derin devletle birlikte, asıl mesele, demokrasiyi tehdit eden totaliter bir ideolojinin yani derin devletizmin varlığıdır.. Demirel, 2005 yılında “Derin devlet, sadece devletin bazı kurumlarından ibaret değil. [Bir de]  Çökme korkusu... Bu korku derin devletin kökünde yatar...” Demirel’in iddiasını destekleyen Metin Kaplan, Mayıs 2005 Aksiyon dergisinde  “kontrolsüz gruplar’ olarak tanımlanan çeteler asla başıboş değildir. Her çetenin içinde bir devlet vardır.” demektedir.

Ömer Lütfü Mete, derin devlete mal edilen olayların tek merkezden yürütülmediğini iddia ederek, bir şekilde derin devlet(ler)in varlığını veya derin devletizmi işaret etmektedir.  “Ortada komplolar var ama senaryo tek elden çıkma değil. Bir sürü küresel ve bölgesel mizansen bir tek drama merkezince tasarlanmış olamaz.” Ümit Özdağ da “Derin devletin” ne olduğunu bu kavramı kullanan 100 kişiye sorsanız 100 belki benzer ama farklı cevap alırsınız.” Özdağ’ın analizinden de, aslında bu yapının bir örgütü aşan bir şey olduğunu göstermektedir. Hasan Celal Güzel de, derin devletin varlığına inanmıyor ve “derin masal” diye tanımlıyor.

Derin devletizm çok tehlikeli bir olgudur. Zira, devletin veya devlet organlarının kontrol ettiği ve yönlendirdiği bir “derin devlet”in, zamanı gelince tasfiyesi ve demokrasi içinde eritilmesi mümkünken, derin devletizm ideolojisinden ilham alan çeşitli çete, dernek, grup ve Rüşen Çakır’ın ifadesiyle yalnız kurtlar, devletin de kontrolünün dışında olduğundan her zaman demokrasiye ve topluma hatta devletin kendisine gerçek bir tehdit oluştururlar.

Bugün derin devletizm ideolojisini taşıyan grup ve kişilerde, Hasan Sabbah’ın Haşhaşiyun denilen fedailerinde olduğu gibi, öfke ve öç alma hakim bir duygudur. Bunlar hala Osmanlı döneminde, kaybedilen toprakların öfkesini taşımaktadır. Hergün okul, medya ev toplantılarında propagandası yapılan savaş, tarihteki kayıplar bu öfkeyi canlı tutmakta ve derin devletizme sempatizan ve fanatik yetiştirmektedir. Amaçları, toplumda İslamın ve batının etkisini azaltmaktır. Tek ideoloji ve manevi aracın milli semboller ve mitlerin olması gerektiğine inanırlar. Bu nedenle hem İslama, hem Batıya, daha doğrusu yabancı gördükleri herşeye -insanlar dahil- düşmandırlar.

Richard Whelan’ın El—Kaidecilik için yaptığı tasnif gibi, derin devletizm ideolojisini taşıyanları üç grupta toplamak mümkündür. Birinci grup, resmi kişilerin tanımladıkları derin devlettir. İkinci grup, derin devletizmden etkilenen ve onunla aynı ideolojiyi paylaşan yasadışı gruplar, dernekler, partiler ve yalnız kurtlardır. Üçüncü grup ise, derin devletizm ideolojisine sahip fakat aktif militan olmayanlardır.

Sonuç olarak, Aktif derin bir devletin varlığı tartışma götürmez bir gerçek olmasının yanında, derin devletizm denen totaliter bir ideolojinin varlığı ve bu ideolojinin geniş bir hinterlanda sahip olması demokrasi ve ülke barışı için büyük bir tehdittir. Derin devletizm ideolojisini en güçlü kılan şey, resmi ideoloji ile örtüşmesidir. Bu tehdidin giderek büyüdüğü, aktif militan sayısının arttığı ve demokrasi, toplum, insan hakları ve hatta devletin bizzat varlığını tehdit ettiği bir olgudur. Özün özü, gerçek tehlike derin devletten ziyade, derin devletizm denilen totaliter bir ideolojinin varlığıdır.



Bu haber 1,535 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,009 µs