2007'nin ilk 5'i! | " /> 2007'nin ilk 5'i! | "/>

En Sıcak Konular

Ünlü kalemlere göre 2007'nin ilk 5'i!

30 Aralık 2007 20:10 tsi
Ünlü kalemlere göre 2007'nin ilk 5'i! 2007 gerçekten tarihi bir yıl oldu. Olaylar o kadar çok ki öneme göre sıralamak da ayrı bir dert. Emre Aköz, Nuray Mert, Ferhat Kentel, Tuğçe Baran, Hayrettin Karaman, Ahmet Taşgetiren, Avni Özgürel, Ardan Zentürk, Ömer Lütfi Mete ve Hugh Pope kendilerine

EMRE AKÖZ

1) Cumhuriyet mitingleri: Hayranlık uyandıracak bir organizasyon. Müthiş bir kamuoyu ve medya baskısı… Buna karşılık halkın geneli üzerinde “sıfır” etki! Bu coğrafyada yaşayanları tanımak kolay değil.

2) 367 tartışması: Bazı akademisyenlerin, yıllarca dirsek çürüterek elde ettikleri uzmanlıklarını, nasıl bir kalemde terk edip akıl ve mantıklarını belli bir siyasetin ve ideolojinin hizmetine verebileceklerini bize gösterdi.

3) 22 Temmuz seçimleri: Köylü nüfusu yüzde 30’un altına düşerken… Çeşitlenen, zenginleşen, farklılaşan bir Türkiye’de, AKP’nin yüzde 47 oy alması! İnanılmaz bir başarı…

4) Cumhurbaşkanlığı seçimi: Kim derdi ki eşi türbanlı bir kişi Çankaya’ya çıkabilecek? Abdullah Gül değişen, dönüşen, normalleşen, demokratikleşen Türkiye’nin simgesidir. Sevseniz de öyledir, sevmeseniz de!

5) Erdoğan-Bush görüşmesi: 2003’teki tezkere olayından sonra limonileşen Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa. PKK sindirildiği takdirde, her alanda büyük atılımlar yapılabilir.

***

ARDAN ZENTÜRK

1) Demokratikleşme: Genel seçimler ve Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi, ayrı ayrı iki önemli olay olarak değerlendirilebilir. Halkın, seçim sandığı aracılığıyla gelişmelere ağırlığını koyması, bence 2007’nin değil, gelecek yılların da en önemli kavşak noktasını oluşturmaktadır.

2) PKK’nın fiilen bitmesi: Bunun da iki yönü bulunmakta. İlki AKP’nin genel seçimde aldığı oy oranını katlayıp, bölgenin tek siyasi gücü görünümündeki DTP’yi demokratik zeminde köşeye sıkıştırması. Diğeri, terörle mücadelede başarılı bir politikayla, dünyadan gerekli diplomatik desteğin sağlanması.

3) Muhtar Kent’in başarısı: Türkiye, Muhtar Kent’in şahsında, dünya kapitalizminin sembol şirketinin en üst seviyesine bir isim, bir portre taşıyan ülke olmuştur.

4) Vladimir Putin: Rusya liderinin sağladığı başarı, bu başarıya giderken izlediği rota, dünya sistemini bir kez daha ikiye bölmüştür. Avrupa-Amerika Birleşik Devletleri çizgisindeki “liberal-demokrat” dünya ve Rusya-Çin ekseninde her geçen gün yükselen “kontrollü/totaliter demokrasiler…”

5) İran hakkındaki CIA Raporu: Amerikan Merkezî Haberalma Teşkilatı’nın İran’ın nükleer silah araştırma programını 2003 yılında durduğuna ilişkin raporu, sadece bölgeyi değil, bütün dünyayı rahatlatmıştır.

***

AVNİ ÖZGÜREL

1) 22 Temmuz seçimleri: AK Parti’nin oylarını önemli ölçüde artırarak ikinci 5 yıllık döneme başlaması ve hâlâ alternatifsiz görünmesi.

2) Cumhurbaşkanlığı seçimi: Eşi başörtülü bir aday olarak Abdullah Gül’ün, her şeye rağmen demokratik bir süreç içinde Cumhurbaşkanlığı’na gelmesi.

3) Anayasa değişikliği: Sivil anayasa değişikliği girişiminin başlaması.

4) Kürt sorunu çerçevesinde köklü adımlar atılması: Paşaların itirafları, hükümetin Doğu-Güneydoğu’ya yönelik insani hamle paketi, sivil inisiyatifin Kurban Bayramı vesilesiyle başlattığı kardeşlik köprüsü, teröre karşı operasyon, ABD ile sarsılan ilişkilerin yeniden rotasına oturması.

5) 28 Şubat’ta bozulan devlet-toplum ilişkilerinde restorasyon yönünde gelişme: Normalleşme adımları çerçevesinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığına Haşim Kılıç’ın, YÖK Başkanlığı’na Yusuf Ziya Özcan’ın seçilmesi.

***

ZEKİ COŞKUN

1) Genetik mühendisliğindeki gelişmeler: Kök hücreden daha öte bir şey canlı üretimi. Bu insanlığın geleceğini etkileyen bir durum.

2) Küresel ısınma: Bir yandan üretim yaparken dünyayı tüketiyor ve bedelini hep beraber ödüyoruz.

3) Hrant Dink’in öldürülmesi: Bütün dünyada ses getiren bir cinayet.

4) 22 Temmuz seçimleri: Öncesi ve sonrası yaşananlar ile çok önemli bir seçimdi.

5) 2007’nin bitmesi: Bu yıl sadece Türkiye için değil dünya için de kâbus gibi bir yıldı.

***

FERHAT KENTEL

1) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi: Türkiye’nin gerçek bir vatandaşına düzenlenen silahlı saldırı, Türkiye’de, toplumun kendi üzerine düşünmemesi için, statükoyu yani çıkarlarını korumak isteyenlerin neler tezgâhlayabileceğini gösterdi.

2) Malatya’da katliam: Göçmen Müslüman Türklerin dünyanın dört bir Hıristiyan köşesinde camiler kurduğu bir dönemde, Türkiye’de Hıristiyan ve daha da önemlisi “farklı” olmanın “tehlikeli” olacağı gösterildi.

3) Genel seçimler ve cumhurbaşkanı seçimi: Her türlü korku ve kutuplaşma politikasına, “sözde-laiklik” seferberliklerine, gece yarısı muhtıralarına rağmen, toplumun içinde çok güçlü bir sağduyu ve değişim arzusu olduğunu gösterdi... Türkiye şimdiye kadar görmediği türden, sağduyulu, sivil, güler yüzlü ve mütevazı bir Cumhurbaşkanı’na sahip oldu.

4) Kürt sorunu ve Kuzey Irak’a “operasyon”: Türkiye’de statükonun devamı için ihtiyaç duyulan gerilim, laiklik-din ekseninde inşa edilemeyince, Kürt sorununda aranmaya başlandı. Kürt sorunu PKK sorununa indirgendi. Toplumun fazla düşünmemesi için, “güvensizlik” duygusu kamçılandı. Başka bir gerçeklik -barış- imkânını ortadan kaldıracak olan “savaş ve ölüm” senaryosu uygulamaya konuldu.

5) Tuzla tersanelerinde “iş cinayetleri”, Türk Telekom ve Novamed grevleri: Paranın, para ile elde edilen gücün sınır tanımaz küstahlığı, işçiyi köle olarak gören kapitalist zihniyetin almadığı “iş güvenliği” önlemleri yüzünden, 51 işyerinde 1061 kusurun bulunduğu Tuzla tersanelerinde bir yıl içinde onlarca işçi “iş kazalarında” hayatını kaybetti. Benzer bir mantık, haklarını arayan ve mücadelelerinde yasal grev haklarını kullanan Türk telekom işçileri hakkında da, “sabotaj yaptıkları” gibi her türlü düzmece haberi üretti. Yılın en çarpıcı “patron iktidarı” ise “ucuz işgücü cenneti” Antalya Serbest Bölge’deki Novamed fabrikasında kendini gösterdi.

***

ÖMER LÜTFİ METE

1) PKK konusunda Türkiye ile ABD arasında varılan uzlaşma: Esasen bu uzlaşma, belirli bir terör örgütü ve hatta genel olarak terör konusunda varılmış bir mutabakat gibi de görünmüyor. Zaten onun için en önemli olay olduğunu düşünüyorum. Üstelik sadece Türkiye ya da bölge için değil, dünya için de önemli bir gelişme olduğuna inanıyorum. Bu saatten sonra çok şey değişebilir. Birinci Dünya Harbi’nin sonuçları üzerine İngiltere’nin kurduğu Ortadoğu düzeni artık tasfiye edilecek gibi görünüyor. Türkiye bu mutabakattan sonra haysiyetli bir işbirliği anlayışı içinde kendi gerçeklerinin gerektirdiği yönelimler çerçevesinde ABD ile -eşit değilse bile- reşit bir müttefik ilişkisi geliştirebilir.

2) Kazakistan ve Türkmenistan doğalgazının Hazar Denizi’nin altından geçecek boru hattı anlaşması: Böylece Rusya’nın AB’yi kendisine daha da bağımlı hale getirmesi kesinleşmiş, AB’nin küresel ölçekte bir oyuncu olma yolu büsbütün kapanmış görünüyor. Rusya’nın Avrasya’da bir tür doğalgaz tekeli oluşturması Türkiye’nin de farklı yönelimlerini zorunlu kılacaktır. Sözgelimi, ABD’nin hoşlanmadığı Türkiye İran ilişkileri bu bakımdan zorunludur.

3) Elektrik zammı: Türkiye’nin son beş yıl içinde almak durumunda kaldığı en hayati ve sıkıntılı kararlardan biridir. Bu sayede yeniden ‘doğalgaz çevrim santralı’ yapımı hızlanacak, böylece Türkiye’nin elektrik açığını kapatmak için sarıldığı ‘kuyruğu dışarıdaki yılan’ daha da tehlikeli olabilecektir. Baştan beri milli bir enerji politikası olmayan Türkiye’nin gelip tıkandığı noktadayız. Enerji ihtiyacının en büyük kalemini dış kaynaklardan temin ettiği tek unsura bağlayan bir ülkenin çevresinde etkin bir dış siyaset uygulayabilmesi ve kendisine yönelik komşu dayatmalarına caydırıcı olabilmesi zorlaşır.

4) e-muhtıranın etkisizliği: Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında olup bitenler arasında en çok 27 Nisan bildirisinin etkisizliği bana önemli görünmektedir. Kanaatimce en üst komuta kademesinin bilgisi dışında oluşan bu ‘subay tepkisi’ karşısında siyasetçilerin geri adım atmaması hem TSK adına, hem de Türkiye adına önemli bir kazanım. Bu sürecin en anlamlı sonuçlarından biri de AK Parti’nin yüzde 47’ye yakın oy alması değil, PKK’nın etkili olabildiği seçim bölgelerinde bu örgütün izinde siyaset yapan partiyi yenmesidir.

5) Isparta’da meydana gelen uçak kazası: Kazanın ‘sabotaj olması sıfır ihtimal’ diye açıklamalar yapılmasına rağmen -ve hatta biraz da böyle iddialı açıklamalar erkenden yapılabildiği için- hâlâ kuşkuluyum. Bu bağlamda ASELSAN’daki mühendislerin ölümü konusu da benim için bir muammadır.

***

HAYRETTİN KARAMAN

1) Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi: Bu olay ülkemizde, demokrasinin sözde değil, özde ve seçkinlerin değil, halk iradesinin egemenliğinin aracı olmaya doğru yol aldığının en önemli göstergelerinden biri.

2) Sivil anayasa: Askerî vesayetin son bulmasını, laikliğin din hürriyetini azami kısıtlama aracı olmaktan çıkmasını sağlayacak, çoğulcu, insan hak ve hürriyetleri temeline oturan, korunması zorunlu olan değerleri tehlikeye atmadan, olabildiğince özgürlükçü bir anayasa hazırlanmasına kesin karar verilmiş ve ilk adımların atılmış olması.

3) 22 Temmuz seçimleri: Halkın inanç, duygu ve değerleri ile çarpışmayan, beklentilerine cevap verme ümidi vaat eden, yapabildiğini yapan, yapamadığını da daha ziyade engellemeler yüzünden yapamadığına inanılan AK Parti’nin, bütün tahminleri altüst eden bir oy patlaması ile yeniden iktidara gelmesi.

4) PKK ve Kürt meselesi: Beş yüz milyar dolara ve binlerce can kaybına mal olan PKK terörü ve Kürt meselesi alanında, bu ikisini birbirinden ayıran, alınması gereken tedbirlerin askerî olanları yanında siyasî, sosyal ve ekonomik olanlarına da yer veren çözüm teşebbüsünün iktidar tarafından ciddiyetle başlatılmış olması.

5) Türkiye’de sağduyunun galip gelmesi: İslam korkusu ve mahalle baskısı gibi uydurma bahanelerin, din hürriyetini kısıtlamak ve peşin hükümlü olmayan, demokrasiyi sindirmiş farklı kesimlerin bir arada, barış içinde yaşamalarını engellemek (zora sokmak, yolunu tıkamak) için yeterli ve geçerli olamayacağının ortaya çıkmaya başlaması.

***

NURAY MERT

1) Hrant Dink’in öldürülmesi olayı: Bir cinayetin neden önemli olduğu hepimizin malumu.

2) Cumhurbaşkanlığı seçim süreci: Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması daha sonra erken seçime gidilmesi ve sonunda Abdullah Gül’ün seçilmesi.

3) Kürt meselesi ve Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelerin operasyonla sonuçlanması.

4) Seçim dönemi olmadığı halde İngiltere’de başbakanın değişmesi: İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın koltuğunu Gordon Brown’a devretmesi. Çünkü bu Irak meselesiyle ve İngiltere’nin Irak politikasına, İngiliz halkının gösterdiği tepkiyle ilgili bir gelişme. Bu konunun altı yeterince çizilmedi. Yeni başbakan Brown, daha ılımlı politikalar beklenen bir siyasetçiydi. O ise gelir gelmez beklendiği kadar ılımlı politika izlemeyeceğini belirttiği gibi bir de yeni bir soğuk savaş döneminden bahsetti. Bu çok önemli bir şey. Bunun da önemini çok kavrayamadık; ama önümüzdeki yıllarda önemi anlaşılacak bir mevzu.

5) Rusya’da olan gelişmeler: Son seçimlerle beraber, Putin’in iktidarını teyit etmesi. Geçtiğimiz dönem içinde küresel bir aktör olarak sesini yükseltmesi. ABD hegemonyasına karşı şerh düşmesi. Rusya’nın söyleyeceklerinin olduğunu yüksek sesle söylemesi, üçüncü dünya ülkeleri için çok önemli bir gelişme. Bunun da üzerinde pek durulmadı ama önemi daha sonra anlaşılacak.

***

HUGH POPE

1) Doların düşüşü: Doların bu yıl birçok dünya para birimi karşısında değer kaybetmesi dünyanın son yirmi senedir tek bir süper güç senaryosundan gerçek bir çok kutuplu dünyaya geçiş sürecini vurguladı.

2) Afrika’da Çin: Cumhurbaşkanı Hu Jintao’nun şubat ayında 12 Afrika’yı 2003’ten beri 3. gezisi olacak şekilde ziyaret etmesi bir kere daha dünyadaki güç dengesinin yeni gelen Çin’e doğru kaydığını gösterdi.

3) Nicolas Sarkozy’nin Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesi: Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğini reddeden bir platformda seçilmesi ekonomi ve göçmenlerle ilgili endişeler nedeniyle Avrupa’da içe-dönük politikaların yaygınlaşmasını gösteriyor.

4) AK Parti’nin seçim zaferleri: AK Parti’nin Temmuz seçimlerinde aldığı yüzde 46’lık oy ve sonrasında Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olarak seçilmesi Türkiye’nin yeni kendine güvenini ve geçmişin otoriter politikalarından uzaklaşmaya olan hazırlığını gösterdi.

5) Hrant Dink’in Öldürülmesi: Ermeni gazeteci Hrant Dink’in İstanbul’da öldürülmesi Türkiye’nin saygı gören bölgesel bir güce dönüşmesine rağmen ulusalcı ve hoşgörüsüz akımın nasıl hâlâ hayatta kaldığını ortaya koydu.

***

TUĞÇE BARAN

1) Hrant Dink suikastı ve yüz binlerce insanın “hepimiz Ermeniyiz” diye yürümesi: Türkiye’deki ırkçılığın ve cahil bağnazlığın göstergesi olması bakımından önemli bir suikast. Ancak sahip çıkanların çokluğu bu ırkçılardan korkulmadığını gösteriyor. Türkiye için önemli bir gelişme.

2) Orhan Pamuk’un Nobel ödülünü alması: Benim favori yazarım değildir ama olsun. Gurur verici. Ülkeye değil kişiye verilen bir ödül de olsa memleketten sadece hırsız, uğursuz, tecavüzcü ve dolandırıcı çıkmadığını göstermesi bakımından iyi bir şey.

3) AKP’nin % 46,6 oy alması: Bir devir kapandı, başka bir devir başladı.

4) Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması: İnat edince her şey olabiliyormuş, onu gördük. Asker müdahalesi de bir yere kadarmış…

5) Emin Çölaşan’ın Hürriyet Gazetesi’nden kovulması ve hâlâ bir yerde yazmıyor olması: Atıp tutmanın da bir sınırı var. 



Bu haber 595 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,208 µs