PKK’yı ezmek destan mı?

Ömer Lütfü Mete - Bugün

PKK’yı ezmek destan mı? (I)

Her Aralık ayının son günlerine doğru ülkede ve dünyada yaşanmış belli başlı olayların önem sırasını ve etki derecelerini değerlendirmeye yönelik mülakatlar birbirlerini izler. Geçmekte olan senenin muhasebesini yapmak bakımından herhalde yararlı bir gelenek...

Zaman gazetesi bu gelenek çerçevesinde görüşümü sorduğunda 2007'nin bizim açımızdan en önemli gelişmesini 'PKK konusunda ABD ile uzlaşma' olarak belirtmiş, biraz da açmıştım. O sırada içime bir kuşku düşmüştü:

Acaba bu uzlaşmayı etkisiz hale getirmek için kimler ne gibi faaliyetler yürütebilirler, yürütmektedirler? Herhalde bu uzlaşma herkesi memnun etmiş değildir. Rahatsızlık duyanlar da bir şeyler yapmaya çalışacaklardır. Zaten bu uzlaşma geçici de olabilir, ABD bir zaman sonra PKK'yı bize karşı yine diplomasi aracı edinebilir...

İçerideki muhalefeti ima etmiyorum. Hükümetin ABD'ye bir şeyler verdiği yolundaki iddiaların bu uzlaşmayı baltalama niyeti içerdiğini de söylemiyorum. Muhalefet 'Durduk yerde ABD neden PKK gibi bir aleti kullanmaktan vazgeçsin?' diye merakta kaldığı için böyle ağır suçlamalarda bulunuyordur. Hoş doğrusu, ABD PKK'yı süresiz veya belli bir süre için kullanmaktan vazgeçmişse bizim elâ gözümüz için yapmış da değildir. Her uzlaşmada karşılıklı tavizler verilir ve alınır. Hem başka türlü nasıl olacak? ABD'yi tehdit ederek mi terör örgütünü kullanmaktan vazgeçirecektik?

Yoksa 'Rica ederim ABD, lütfen bana karşı terör manivelasını pazarlık aracı olarak kullanma' diye yalvarıp yakararak mı? Peki, kastım iç muhalefet değilse ne olabilir? Bölgede rakipsiz Amerikan egemenliğinden rahatsızlık duyabilecek pek çok güç ve çevre...

Bir tür 'temas noktası' ve 'pazarlık aracı' olarak PKK üzerinden Türkiye'yi ikna etmiş bir ABD düşünelim. Yahut da terör şantajına ortak kararlılık sergileyerek direnen Ankara karşısında belirli esneme payları ile Türkiye'nin kırmızı çizgilerine razı olmuş bir ABD ihtimalini benimseyelim...

Her durumda da bu uzlaşmayı etkisiz hale getirmek için kendilerince haklı sebepleri olanları anlamak zor değil. Kimler olabilir?

ABD'nin derin kurumları içinde kendi milli emellerini büyük ölçüde sistemleştirip konuşlandırabilmiş bulunmasına rağmen İsrail olabilir...

Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere'den herhangi birinin, birkaçının olması de pekâlâ mümkün. Ayrıca içerimizde 'derin' geçinen bazı çevreler de samimi olarak ABD'nin bölgedeki rakipsiz egemenliğine karşı durabilir, hatta Türkiye'nin bu egemenlikten önemli bir kesiti paylaşmasını tamamen özgün düşünceleri ile veya ısmarlanmış dürtülerle hoş görmeyebilirler...

Şahsen bu rahatsız güçlerden birinin karar vericisi konumunda olsam süreci nasıl baltalamaya çalışırdım?

İlk başvuracağım yöntem, bazı gazete ve televizyonlarımızın bilinçli veya bilinçsizce sürdürdüğü 'destansı yayıncılık' olurdu. Ne demek bu?

Dünyanın en büyük silahlı güçlerinden birinin, terör örgütüne karşı yürüttüğü harekâtı halka 'kahramanlık destanı' diye yansıtmak, en başta Türk ordusunu aşağılamaktır, çok yönlü bir dalalettir.