En Sıcak Konular

ABD: İran’ı döveyim mi seveyim mi?

28 Aralık 2007 14:30 tsi
2007 Türkiye için hem iç hem de dış gelişmeler açısından yoğun ve yıpratıcı oldu. Hala da biterebilmiş değiliz. Zaten bitse de, gelen yıl onu da aratabilir. Zira 2008, en azından Ortadoğu ve periferisi için daha beter bir yıl olma riskleri taşıyor.

Zaten gelişi dün Benazir Butto suikastı ile de işaretlerini verdi. Ancak görünen o ki, bu coğrafya da 2008 yılı içinde en çok İran’ın adı geçecek. Zira İran her açıdan bölgenin “son” taşı olma özelliğini koruyor.

Batı bakışı ile hele BOP bakışı ile İran düşmesi gereken son kale. ABD karşıtı görüş ve Batı’ya rakip büyük oyuncular açısından ise Tahran’ın durumu “ayakta muhakkak tutulması gereken” son coğrafya.

Küresel menfaat ve çatışmaların kesişme noktası gözükmesine rağmen hem Ortadoğu’nun hem de İran’ın kadere farklı bir kulvara yönelebilir. Bu nedenle ayrıntı gibi gözüken gelişmeleri yakalamak gerekiyor.

Şah’tık ‘Şattülarap’olduk!

Bu yüzden kuşbakışı resmi biraz inceltelim. Bu kadar hengame arasında hemen hiç dikkat çekmeyen, günlük medya tarafından büyük görülmeyen bir sözden hareket edip, tümevaralım.

Irak Devlet Başkanı Talabani, 1975 Cezayir Antlaşması’nı tanımadığını söyledi. Bu küçük cümleyi, Bağdat’a yapılan ABD Dışişleri Bakanı Rice ve ABD Bağdat Büyükelçisi ziyaretlerinin “eş zamanlamasını” unutmadan açalım.

1975 Cezayir Anlaşması, Irak ile İran arasında “Şattülarap” su yolu ile ilgili anlaşmazlığı gideren bir metin. (Şattalarap: Basra Körfezi yakınlarında Fırat ve Dicle nehirlerinin birleştiği bölgeye verilen ad.)

32 yıl sonra bu konunun yeniden gündeme getirilmesi her açından ilginç. Bu duruma İran’ın da şaşırdığı anlaşılıyor. Ahmedinejad bu konuyla ilgili resmi duruşun yakında açıklanacağını söyledi.

Meclis Başkanı Haddad Adil ise açıklamayı ilk duyanlarla aynı duygulara sahip; “Şaşırtıcı!” Ama Adil bir temennide de bulunmuş; “Bu ifadelerin söylenmemiş olmasını umuyorum”.

Görüldüğü gibi sert ifadeler yok ama gerginlik hissediliyor. Peki bu açıklama nasıl okunmalı?

Bağdat’ın fikri olamaz!

İlk reaksiyon bu çıkışın Bağdat’ın orijinal fikri olmadığı. Bu sözleri ABD’nin söyletmiş olması oldukça akla yakın. Yakın ama bu sözlerin yansımaları bölgede sıcaklığın yükseleceğinin işareti de sayılabilir.

Uluslararası analizciler içinde bu hamlenin “fitili yakan” açıklama olduğunu söyleyenler de mevcut. Bu uzmanlar ABD’nin İran’la hesabını “Irak üzerinden” kapatacağına kadar vardırıyorlar gözlemlerini.

Dünya ve Türk basını fazla üzerinde durmadıysa da, İran basını açıklamanın kritikliği konusunda oldukça iddialı. Ülkenin reformcu gazetelerinden İtimad-ı Milli’nin hemen attığı başlık, “Talabani, ateşle oynama”!

Bir başka İran gazetesi İtimad ise daha “okunur” bir başlık atmış ve hamleyi “anladığını” gösteriyor; “Saddam’ın rolünü Talabani üstleniyor!” Her iki başlık da iki ülke arasında yıllarca süren savaşın kokusunu taşıyor.

Bu önemsiz gözüken açıklamaya gösterilen reaksiyonların yüksekliği de konunun farklı boyutlarının olduğunun işareti. Yani Şatt-ül Arap sorununu kaşımak, İran’a gösterilen sopanın ucu!

ABD, İran’ı dövecek mi sevecek mi?

2008 içinde, yani Bush Beyaz Saray’a veda etmeden İran’la hesabını kapatacağına ilişkin inanç çok yaygın. Ama tersini düşünenler de var.

Burada ABD diplomasisini biraz takdir etmek gerekiyor. Çünkü eğer İran vurulacaksa bunun kararı alınmış olmalı. Yine de dünyadaki bir çok uzman kesin bir şey söyleyemiyor.

Bu yüzden ABD bakışını yine ayrıntılar üzerinden netlemeye çalışmak gerekiyor. Tahran’ı hedefe oturtan iddialardan birisi elbette Nükleer çalışmalar. ABD’nin bu konuya resmi bakışı şu;

“İran’ın 2003’te nükleer silah programını durdurdu. Fakat, “Nükleer silah programı”ndan gizli sürdürülen Uranyum zenginleştirme programını durdurdu. "Sivil amaçlı Uranyum zenginleştirme programı sürüyor.”

Diğer Batı ülkeleri ile birlikte ABD da İran’ın 2010-15’ten nükleer silah yapabilecek durumda olmadığını kabul ediyor. Ama buna güvenilir mi ayrı bir konu.

Aynı ABD, eğer İran karar verirse, nükleer silah üretecek bilimsel ve teknik kapasiteye sahip olduğunu düşünüyor.

ABD’yi dinliyoruz ama İran hesap yapmıyor mu?

İran’a yönelik bir saldırının mazereti olacam nükleer konusu genellikle Batı bakışıyla irdeleniyor. Oysa İran’ın da bu konuda politik taktik üretebildiği bir gerçek.

Tahran, böyle bir silah üretmenin her alandaki risklerini ve ödenmesi gerekebilecek bedellerini göz önüne alıyor oysa. Yani kâr-zarar hesabı yapıyor. Zaten 2003 çalışmaları durdurmasının sebebi de tam olarak bu.

Bu durum ABD tarafından da biliniyor ve bilindiği için de İran’a yönelik olarak ne yapılacağı konusu basit bir çelişki yaratıyor.

Örneğin, İran’ı vurmak yerine uluslararası baskıların artırılırsa nükleer sıkıntısının durdurulabileceğini söyleyenler var. Ancak burada Tahran’ın psikolojisinin de terapi görmesi gerekiyor.

İran, güvenlik ve itibarının, son 4 yılda ilmek ilmek dokuduğu bölgesel etkisinin yerinde kalacağına inanmalı! İşte bu iki yol arasındaki seçenek ABD’ye ait.

ABD’nin kararı!

Washington’un İran kararı, hangi yolu seçerse seçsin Ortadoğu’da yeni bir dönemin işareti sayılabilir.

Eğer Dışişleri Bakanı Rice’ın, “ABD’nin kalıcı düşmanları yoktur. Uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son verirlerse istedikleri yerde ve zamanda İranlı meslektaşlarımla görüşmeye hazırım" sözlerine bakarsanız, olmayacak şey olabilir ve bölgede ılıman bir hava esebilir.

Öte yandan “Şatt-ül Arap” gibi buram buram kan kokan bir sorunu kaşırsa, bugüne kadarki beklentiler gerçeklik kazanır.

Bu değerlendirmelere rağmen herşeyin Amerika’nın kontrolünde olduğunu söylemek de hatalı olur. İşte Pakistan örneği. Butto suikastını sınırlı bir alana hapsetmek bölge etkileşimlerini atlamak anlamına gelir.

Afganistan’daki Karzai hükümetiyle arası bozuk olan Pakistan, İran ve Hindistan ile yakınlaşıyor. ABD’nin tüm karşı durma girişimlerine karşın, İran doğal gazını Pakistan ve Hindistan’a taşıyacak olan büyük projenin de bu işte rolü var.

İşte bu yüzden rahatlıkla denebilir ki 2008’in en “can alıcı” konusu, İran ve çevresi olacak.

www.iyibilgi.com Ankara



Bu haber 1,276 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,701 µs