Hoşgörünün dozu kaçtı: Mevlana'yı tüketiyoruz! | " /> Hoşgörünün dozu kaçtı: Mevlana'yı tüketiyoruz! | "/>

En Sıcak Konular

Hoşgörünün dozu kaçtı: Mevlana'yı tüketiyoruz!

26 Aralık 2007 14:51 tsi
Hoşgörünün dozu kaçtı: Mevlana'yı tüketiyoruz! Sertab Erener'in şarkıları eşliğinde dans eden semazenleri ve Paulo Coelho'nun konuk olduğu bir 'sema' gösterisi... Bu tip etkinliklerin gerçek Mevlana ile ne kadar örtüştüğünü merak eden iyibilgi, Dr. Bilal Kemikli'yle konuştu.

DRUM (Dialogue, Respect, understanding through Music, Müzikle diyalog, saygı ve hoşgörü) Mevlana yılını Lütfi Kırdar’da yaptığı bir etkinlikle sona erdirdi. Etkinlikte Sertab Erener’in söylediği şarkılara Mevleviler ‘danslarıyla’ eşlik ediyordu. Her geçen gün Mevlana'yla ilgili yeni bir etkinliğin 'piyasaya' çıktığı bu günlerde, bu tür etkinliklerin gerçek Mevlana ile ne derece ilgisi olduğunu Mevlana'nın Kalbine Açılan Kapı' adlı kitabın yazarı Dr. Bilal Kemikli’ye sorduk…

Gerçek sema yapılmıyor

Sema’nın duymak, dinlemek manasına geldiğini belirten Kemikli, “Sema, Mevlevilik içinde ortaya çıkmış bir ibadet olduğu için, Mevlevihaneler içindeki, semahanelerde yapılır. Bir Mevlevi dedesi huzurunda yapılması lazım gelir.” diyerek şöyle konuştu:

“Günümüzde tekkeler kaldırıldığı, Mevlevihaneler kapatıldığı için Mevlevi mürşidi de yok. Bu ve benzeri sebeplerle aslen deruni boyutlara yücelmeyi sağlayan bir dini ritüel olan sema, bugün yalnızca folklorik bir mana taşımaktadır. Usûlüne göre yapıldığı takdirde uygundur ve bunun için de bir ayin-i şerif okunması, belli ritüellere uyulması gerekir.”

Türkiye’de pek çok değer gibi Mevleviliğinde tüketildiğinin altını çizen Kemikli, “Biz Mevlana’yı tüketiyoruz. Semalarla, yalan yanlış öğrendiğimiz Mevlana ile tüketiyoruz onu.” dedi.

Mevleviliği tüketiyoruz

Paulo Coelho’nun Mevlana’nın bir kıssasından faydalanarak ‘Simyacı’yı yazdığına değinen Kemikli, “Coelho, Mevlana’dan yola çıkarak yeni bir şeyler ortaya koyabildi, bizse onu anlamadan sadece bıraktıklarını tüketiyoruz” şeklinde konuştu.

Mesnevi’nin İslamiyetle ilişkisine de değinen Kemikli, “Mesnevi’de fıkıhtan yola çıkan bölümler de, hadisler de vardır. Bununla birlikte Mesnevi bunların hepsini barındıran, fakat bir ilmihal gibi değil de, edebi manada değer taşıyan bir eserdir” dedi.

Kur’an’ın yerine Mesnevi'yi geçirmeye çalışanlar var

 ‘Kur’an’ın yerine Mesnevi, Peygamber efendimiz yerine Mevlana getirilmeye çalışılıyor’ diyenler olduğunu ve dünyada bunu yapmaya çalışanların olabileceğini belirten Kemikli, “Mevlana’nın kaynağının Hakikat-i Muhammedi’dir. Mesnevi her ne kadar edebi bir eser olsa da yabancılar tarafından okunan eserin, kültürel alt yapısı olmadan farklı şeyler ifade edebilir.” diye konuştu. “Kültürü bilmese de her okuyan Mesnevi’den sonuçlar çıkarabilir” diyen Kemikli özetle şunları söyledi:

“Mesnevi’ye şiirsel bir metin gözüyle bakılıyor. Bunun sonucu olarak İslam ırmağından ayrı bir yere akıtılıyor. Fakat Mesnevi bu alt yapı olmadan tam manasıyla anlaşılamaz.

Batıda da hoşgörü ve diyalog için fazla örnek yok. Doğuya baktıklarında hep kan var sanıyorlar. İslamofobi gittikçe yükseliyor. Bu sebeple biz de ‘Bizim Mevlana’mız var’ söylemleriyle çıkıyoruz.”

Mevlana 'Ne olursan ol gel' demedi!

Mevlana’nın bu hoşgörü anlayışını betimlemekte sıkça beyitlerine de değinen Kemikli, çok ilginç bir bilgiyi de paylaşıyor.

"'Gel, gel, ne olursan ol yine gel/ ister kafir, ister mecusi/ ister puta tapan ol yine gel/ bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir/ yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...' beyitleri, aslen Mevlana’nın değildir” diyen Kemikli, Mevlana’dan 150 yıl önce yaşamış Müslüman bir sufi olan Ebu Said Ebu’l hayr’a ait olduğunu belirtti.

Bu sözlerin de yanlış anlaşıldığının, ‘gel’ denilerek kullanılan çağrı emrinin, ‘kelime-i şehadet’i getirerek gel demek olduğunun altını çizen Kemikli, “Evime davet ettiğim kişi, evime uygun hareket edecekse gelebilir. Biz pek araştırmıyoruz. Birileri bir şeyler söylüyor, ardından gelenler de aynı hatalara düşüyorlar” dedi. 

Mevlana her insana hoşgörülü davranılması gerektiğini söylemedi!

İnsana saygının da farklı anlaşıldığını söyleyen Kemikli, “İnsanın Allah’ın cemal ve calalinin tecelli ettiği bir varlık olarak Mevlevilik’te saygıya konu olduğunu, fakat Mevlana’nın da cemal ve celali kötülük ve kibirle yoğurmuş olana karşılık verdiğini belirtti.

Son olarak, hoşgörünün hak edene gösterildiğini belirten Kemikli, kibirliye kibirli davranmak gerektiğini, Mevlana’nın Ebu Cehil gibilere  hoşgörü gösterilemeyeceğini söylediğini aktarıyor.

 www.iyibilgi.com ÖZEL



Bu haber 2,626 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,163 µs