En Sıcak Konular

Laiklik aptallaştırıyor mu?

25 Aralık 2007 16:37 tsi
Laiklik aptallaştırıyor mu? Toplumu ve yaşadığı değişimi anlamaya çabalamayan, toplumu küçümseyen bazı "laikçi" siyasi çıkışları mantıkla açıklamak zor oluyor bazen. Mahçupyan bunu iktidar ideolojisinin aptallaştırmasına bağlıyor.

Etyen Mahçupyan/Taraf

İdeoloji Aptallaştırır

Bayramla yılbaşının birleşmesinin getirdiği olumlu hava içinde geçen haftayı mizahi bir düzeysizlik içinde geçirdik. Nitekim Fazıl Say’ın beyan ettiği kaygıları bir siyasi manifesto olarak görmek isteyenler haliyle kendilerini ideolojik yüzeyselliğin içinde buldular. Çünkü yapılan itiraz her şeyden önce itirazı yapanın meşruiyetini sorguya açan cinstendi. Eğer gerçekten de bu toplum yüzde 30-70 cinsinden bölünmüşse ve şimdi yüzde 30’luk kesim durumdan şikâyetçi ise, o zaman söz konusu yüzde 30’un ne hakla ve hangi meşruiyetle bu ülkeyi bunca yıldır ideolojik hükümranlığı altında tuttuğunun da biraz düşünülmesi gerekirdi... Onyıllar boyunca fikirlerinden ötürü devlet tarafından baskı altına alınan ve özgürlüğü ancak yurt dışında yaşayabilmiş olanlardan biraz utanılması beklenirdi... Hele AKP yönetimi altında bile üniversiteye alınmadığı için başka ülkelere gitmek zorunda olan başörtülü kızların varlığı yanında, laik kesimden gelen birinin ülkeyi terk etme beyanının siyaset değil, ancak psikoloji ile açıklanabileceğini de idrak etmeleri iyi olurdu...

Buradaki mesele söz konusu yüzde 30’u bir ideolojik kimlik olarak kurgulayanların, kendilerini dışlarındaki yüzde 70’in ‘üzerinde’ algılamaları, kendilerinin niteliksel olarak daha değerli olduğunu düşünmeleridir. Modernliğin pozitivist bir bakış içinde kurgulanması, maalesef bu ülkede eğitimle gelen bir cehalete sebebiyet verdi. Bu anlayışa göre modernliğin ne olduğu şu anda modern olan ‘bizler’ tarafından belirlenmişti ve henüz modern olmayanların da zamanla ‘bize’ benzemeleri beklenirdi. Ama öyle olmadı çünkü pozitivist algılamayı öne çıkaran ideolojik tutum, toplumu anlama açısından yetersizdi. Bu nedenle bugün ‘laik kesimden’ gelen insanların büyük çoğunluğu kendi dışlarındaki toplumu anlamıyorlar, yadırgıyorlar ve ondan korkuyorlar... Laiklik üzerinden ideolojik bir kimlik yaratılmasına dayanan modernlik algısı, gerçekte büyük bir cehaletin de altyapısını oluşturuyor. Ancak ne yazık ki olay bu noktada bitmiyor... Çünkü bu kesimin popüler sözcüleri kendi cehaletlerinin farkında olmadıkları için, bir de üstüne siyaset yapmaya soyunuyorlar. Oysa toplumu anlamayan bir yaklaşımın ürettiği siyaset, çok geçmeden kendisini aptal konumuna düşürüveriyor. Söylenen lafların siyasi güç taşımadığı, yenilgi psikolojisinin siyasi dile adapte edilme çabasından ibaret olduğu ayan beyan ortaya çıkıyor...

“İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak anlamda yozlaştırır” diye çok sevilen bir söz vardır. Gerçekten de iktidar yozlaştırır, çünkü iktidarda olan kendisini diğerlerinden niteliksel olarak daha değerli görmeye başlar. Kendi arzu ve tercihlerinin ‘doğal olarak’ en doğru arzu ve tercihler olduğunu düşünmeye meyleder. Buradan hareketle de herkesin kendisine benzemesi gerektiği kanısına varır. Kısacası ‘iktidar yozlaştırır’ derken aslında otoriter zihniyetin yozlaştırıcı etkisinden söz ederiz. Böyle bir zihniyetin mutlaklaşması ise apaçık bir yozlaşmanın habercisidir.

İktidar ile yozlaşma ilişkisi ‘güç’ kavramı üzerinden kurulur. Ancak otoriter zihniyetin bir de ‘düşünce’ üzerinden kurduğu ilişki var... Burada ideoloji, kişinin ne düşünmesi ve nasıl düşünmesi gerektiğinden hareketle ona bir kimlik sağlar. Böylece söz konusu kimlik, düşünmeyi güç sahibine terk ettiği halde düşündüğünü sanan kişileri ifade etmeye başlar. Diğer bir deyişle bu ideoloji makbul kimlik sahiplerini aynı zamanda aptallaştırır da... Kısaca söylemek gerekirse “otoriter ideoloji aptallaştırır, mutlak otoriter ideoloji mutlak anlamda aptallaştırır.”

İdeolojilerin dışımızdaki dünyayı ‘anlamlı’ kılma araçları olduğunu dikkate alırsak, söz konusu aptallaşmanın hayatı anlamsız kılmayacağını da tasavvur edebiliriz. Bu insanların da kaygıları, duyarlılıkları, istekleri ve fikirleri olacaktır elbette... Kendilerinin ‘düşünen insanlar’ olarak da algılayabilirler. Ama gerçekte kendi fikirleri olarak duydukları, otoriter ideolojinin ürettiği kimliğin dış sesinden ibarettir.



Bu haber 838 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,579 µs