En Sıcak Konular

Barzani ‘karakter attı’: Küstüysen ‘al topunu’ git!

19 Aralık 2007 12:35 tsi
Barzani ‘karakter attı’: Küstüysen ‘al topunu’ git! Barzani sayesinde daha çok şey öğreneceğimiz anlaşılıyor. Türkiye’nin müdahelesi sonrasında ABD’ye ‘küsen’ Barzani, diplomasiye ‘karakter atma’ ritüelini hediye etti. Oysa tarihte büyük güçler tarafından hep ortada bıra

Türkiye’nin Kuzey Irak-Kandil operasyonu ne Barzani’ye ne de peşmergelerine fiziki zarar vermedi. Ama ‘duygularını incitti’. Barzani’nin kırgınlığı Ankara’ya da değil aslında. Açık biçimde ABD’ye.

Barzani ve bağlı Kürtler, I. Körfez Savaşı sırasında ABD’ye güvenmiş, bu nedenle ağır yaralar almıştı. Bu yüzden II. Körfez Savaşı sonrası Washington yine Kürtlerin kapısını çaldığında yoğurdu oldukça üfleyerek yediler.

ABD ikna için büyük imkanları sonuna kadar Barzanilere açtı. Her türlü garantiyi vererek. Post Saddam döneminde bu ilişkiler o denli ilerledi ki, Barzani, artık ABD’nin her şartta kendisini destekleyeceğine inandı.

Esasen ABD’nin de Kuzey Irak’taki huzur ve petrol karşılığı bölgedeki Kürtlere-aminaye tabir ile söylemek gerekirse-kazık atmak ya da satmak gibi bir niteyi yoktu. Hala da yok.

Ancak diplomasi zaten bu demek. “Konjonktür” değiştikçe elde tutulan kartlardan çok karşı tarafın kartları önem kazanıyor. Türkiye’de zirve yapan ABD karşıtı kamuoyu havası uzun süredir Beyaz Saray’ın canını zaten sıkıyordu.

Terör örgütüne karşı ABD’yi bir şey yapmamakla, hatta gizlice desteklediğine inanan Türk kamuoyu, iki ülke arasında oluşturulan mekanizmaları da oyalama taktiği olarak görüyordu.

Bunların üzerine yaşanan Dağlıca olayı, Türkiye’yi bir anlamda “dönülemez” bir noktaya getirdi ve “sınırı aşmak” kavramı kelimenin tüm anlamlarıyla ABD’nin önüne kondu. İş o hale geldi ki, Ankara resmi görüşmelerde açık biçimde söylemese de, “tercih yapacaksınız” söylemini dayattı.

Bush, Kürtleri sattı mı? Henüz değil!

Böylece ABD bir karar vermek konusunda sıkıştı ve kendine göre bir “ara formül” buldu. O sıralarda Barzani, Türkiye’nin sınırı aşmasına oldukça tahrikkar hatta pervasızca meydan okuyan söylemler kullanıyordu.

Tabii bu da Türkiye’ye oldukça sinirlendirdi. Amerika, bu anda iki şey yaptı. Birincisi, Barzani ve peşmergeleri uyardı ve “bu söylemleri hemen ve kesin biçimde kesmelerini, PKK’ya karşı da aktif bir eylem de bulunmasalar da görülür bir mesafeyi araya koymasını istedi.

Türkiye’ye ise iki önemli kapıyı açtı. İlki, “PKK’yı ABD’nin düşmanı ilan etti”. Bu diplomasi dili ile ilgiliydi ve Ankara’dan çok “ilgili ülkelere”, “Türkiye bir şey yaptığında ‘sesinizin tonunu’ ayarlayın, zira ne yapılıyorsa ben de içinde olacağım” anlamına geliyordu.

Zaten operasyon sonrası tüm Avrupha ülkelerinin ve AB’nin fısıldayan itirazlarının sebebi de bu.

Ancak Barzani bu iki mesajdan sadece ilkini aldı. Yani sesini düzeltti ve PKK ile arasına mesafe koydu. PKK’ya dokunmadı ama izole etmeye çalıştı. Ama operasyon öncesi, itirazlarını sürdürmeye devam etti.

Barzani ve ekibi bu aşamada yine de birşeyin gelmekte olduğunu görüyordu. Ancak çapı konusunda yanıldı. Türkiye’nin uzun menzilli topçu atışları ve sınırlı sınır aşan özel birlik operasyanları ile yetineceğini düşündü.

Hatta o sıralar New York Times Gazetesi’nde yayınlanan ve Türkiye’ye Kuzey Irak’ta ne kadar ilerleyip, ne kadarlık toprak parçasına hakim olması gerektiğini gösteren haritaları bile okuyamadı.

Bu ne ya?

İşte operasyon tam bu sırada oldu ve Barzani yönetimi şoka girdi. Bu kadar ağır ve yıkıcı bir saldırı beklemedikleri gibi, sınırın bu kadar aşılacağını hiç düşünmemişlerdi. Ama o sırada Barzani’ye (kişisel olarak) operasyonun yapılacağı hissettirilmişti.

(Bu konu Barzani’nin ortadan kaybolduğu dönemle ilgilidir. Barzani yönetiminden bir çok kişi buna karşı çıktı. Burada bir iç çekişmenin yaşandığı söylenebilir.)

Ayrı bir yazı konusu olarak şu da söylenmeli, operasyonun niceliği konusunda bilgi sahibi olan ABD de “niteliği” konusunda şaşırdı! Bu kadar olacağını onlar da kestiremedi. Bu da Türkiye’nin “yaptık oldu” hamlesiydi ve gerçekten ABD bu konuda bir şey diyemedi.

Sonra kıyamet koptu. Tabii ABD ile Barzani arasında. Basına hemen hiç yansımayan bu gelişme sırasında Barzani ABD’ye açtı ağzını yumdu gözünü ve açık biçimde Beyaz Saray’ı “Kürtleri satmakla” suçladı.

Barzini’yi en sıkıntıyı sokan konu ise, kendi halkı karşısında düştüğü pozisyon oldu. Kuzey Irak’ta kendisine karşı oluşmaya başlayan muhalefet nüve halinde olsa da bu olay kartopunu büyütme ihtimalini taşıyordu.

Washington: ‘Geçti, sakin ol!’

Beyaz Saray hala Barzani’yi gözden çıkarmış değil. Önümüzdeki (11 ay sonra) başkanlık seçimine kadar Barzani’ye ve Kuzey Irak’a ihtiyacı var. İran meselesi için de öyle.

Barzani’nin sert çıkışı bu ihtiyacı tehlikeye düşürebilir. Bu nedenle ABD’nin biraz paniğe kapıldığı da söylenmeli. Dışişleri Bakanı Rice’in sürpriz Kerkük ziyaretinin sebebi de tam olarak işte bu!

Bir anlamda gönül almak. Amerika Barzani’yi hala elinde tutmak ve gücendirmemek istiyor ama kendisi olmadan Barzani’nin de ayakta durmasının imkansızlığının farkında. Yani ziyaret ve gönül alma işlemi biraz, ‘babasına küsen çocuğu sakinleştirmek için’.

Barzani ise bu ziyareti iç politik mesaj vermek için kullandı. Dünyada hemen hiçbir ülkenin yapmadığı bir şeyi yaparak, ABD Dışişleri Bakanı’nı “kabul etmedi”. Halkına, “haklarımızı sonuna kadar savunuyorum, bakın Rice’ı bile ters yüz etttim” deme şansını yakaladı.

ABD için hiçbir şey ifade etmeyen bu protesto, gönül almanın bir parçası. Peki bundan sonra ne olacak?

İşte kritik soru bu. Türkiye bir daha sınırı geçtiğinde Barzani ne yapacak? Muhtemelen yine aynı şeyleri. Yani kızacak, peşmergelerine “savunma pozisyonuna geçin” diyecek, ABD’yi kınayacak. Ama şansını zorlamayacak. Zira Barzani’yi Türkiye’den daha çok tehtid eden bir başka tehlike artık gözüküyor.

Çünkü Barzani’nin tasfiye edileceğine ilişkin şimdilik yumuşak tondaki söylentiler, Ortadoğu’da artık herkesin kulağına gelmeye başladı.



Bu haber 897 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,874 µs