En Sıcak Konular

Rumsfeld neden hâlâ yargılanmıyor?

18 Aralık 2007 16:14 tsi
Rumsfeld neden hâlâ yargılanmıyor? 12 yıl aradan sonra 7 kasım seçimlerinde ABD senatosu Demokratlar'ın üstünlüğüne geçti. Buna karşılık olarak da Irak işgalinin mimarı olan Rumsfeld görevinden ayrılmak zorunda bırakıldı. Peki, binlerce insanın ölümünei işkence görmesine ve mağdru duruma

Ümit Kurt/ taraf

Rumsfeld neden hâlâ yargılanmıyor?

En sonunda beklenen sonuç gerçekleşti ve 7 kasımda ABD’de yapılan Kongre ve Senato seçimlerini 12 yıl aradan sonra Demokratlar, uyguladıkları militarist ve anti demokratik politikalarla dünyayı bir kaosa sürükleyen Cumhuriyetçi kanada ve pek tabii Bush’a karşı belirgin bir üstünlük kurarak kazandılar.

Seçim sonuçlarının hemen akabinde Bush, Afganistan ve Irak savaşlarının önde gelen stratejisti ve hazırlayıcısı olan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in kellesini aldı; daha diplomatik ve yumuşak bir dille ifade edersek Donald Rumsfeld istifa etti. Donald Rumsfeld, ABD’nin Irak işgalinin bir numaralı mimarıydı. 15 Eylül 2001’de Camp David’deki bir toplantıda, Rumsfeld Irak’a karşı bir saldırı önermiş; buna gerekçe olarak da Afganistan’da uygun ve yerinde hedefler olmadığını ve bu nedenle çok büyük bir endişe duyduğunu ifade etmişti.

Eminim, Rumsfeld’in duyduğu bu endişe ve vehim Irak’ın pervasızca ve fütursuzca işgali için Neo-Conlar nezdinde ziyadesiyle sağlam bir meşruiyet zemini oluşturmuştur. Ancak, biz gözleri görenler ve yürekleri olanlar bugün Guantanamo’da, Irak’ta ve Ebu Garip’te insanlığın düşürüldüğü bu nihilist dramla karşı karşıya bırakıldığından beri hakka dayalı olan meşruiyet ve adaletin hiç bu kadar ayaklar altına alındığının bir başka örneğine uzunca bir süredir rastlamamıştık. Peki, bunları söylemek yeterli mi? Bu korkunç trajediyi insanlara yaşatanlardan hukuk önünde hesap sorulmayacak mı? İsterseniz biraz Rumsfeld’in işlediği çok geniş bir yelpazesi olan suç portföyüne şöyle bir göz atalım.

Saldırı savaşından (a war of aggression) başlayalım örneğin. Zira bu Rumsfeld’in işlediği tek suç değil. Rumsfeld bunun dışında, muhtelif kişilerin ölüm cezasına çarptırılmasına izin veren en üst düzey karar alma sürecine iştirak etti. Bu insanların, kasıtlı bir şekilde öldürülmesi bir savaş suçu oluşturur ve böyle bir uygulama Genova Sözleşmeleri ihlalinin en vahim örneğidir. Ne yazık ki, Rumsfeld’in işlediği suçlar bunlarla kalmadı. Rumsfeld, işkence uygulaması, insanlık dışı ve haysiyet kırıcı muamele gibi Genova Sözleşmelerini çiğneyen ve savaş suçu teşkil eden eylemlerin uygulanmasına onay verdi.

Ebu Garib’te tutuklu olarak bulunanların üzerine köpeklerin sürülmesi, insanların anadan doğma soyundurulması, psikolojilerini tarumar etmek için değişik fiziksel zorlamalara tabi tutulmaları, 30 gün boyunca her gün 20 saatlik yapılan sorgulamalar ve tutukluların ışıktan mahrum bırakılıp; işitme duygularının yok edilmesi gibi soruşturma tekniklerinin uygulanmasına bizzat Rumsfeld onay verdi. Tüm bu şiddet dozunun en üst seviyesine çıkılarak yapılan işkence uygulamalarının “bilgi elde edebilmek” saikıyla yapıldığı ifade edildi. 2002’in sonlarına doğru Guantanamo’da Suudi asılı tutuklu Muhammed al-Qahtani’nin sorgulanmasında Rumsfeld de bulundu. Guantanamo’daki bu acımasız soruşturma tekniklerini; Ebu Garip’te de daha sonraki dönemde uygulayan ABD’li General Geoffey Miller bu soruşturmayı yönetti ve bununla ilgili Rumsfeld’e düzenli olarak haftalık rapor verdi. Edinilen bilgilere göre, altı haftalık bir periyotta al-Quahtani, çırıl çıplak tutulmak suretiyle, daha sonra kafasına kadın iç çamaşırı geçirilip; üzerine kadın elbisesi giydirilerek, köpeklerin saldırılarına maruz kalıp, uykusuz bırakıldı. Tam 160 gün hücre hapsinde tutulan Al-Qahtani bir buçuk ay boyunca günde 20 saatlik sorgulamalara tabi tutuldu.

Mahkûmlara yönelik tüm bu işkence ve kötü muameleme bizzat Rumsfeld tarafından uygulanmamasına rağmen; onun yetkisi ve salahiyeti altında yapıldı. Komuta sorumluluğu doktrini altında, bir amir veya komutan kendi komuta kademesindeki astları tarafından işlenen savaş suçlarından sorumlu tutulabilir. Ayrıca, Birleşik Devletler Savaş Suçları Kanunu (The U.S. War Crimes Act) bu suçları işleyenleri yargılama ve ömür boyu hapis cezasına çarptırma, eğer kurban öldüyse ölüm cezasına bile çarptırma yetkisini sağlar. Rumsfeld’in istifası ve yerine Gates’in getirilmesiyle birlikte, Irak’ta ABD’nin yeni bir yönelime gireceğinin işaretleri öngörülmesine karşın; Bush’un Irak’ı terk etme gibi bir niyetinin olmadığı gün gibi aşikâr. Nitekim Bush Irak’ta daimi bir büyük askeri üs inşa etmeye devam ediyor. Bush, Savunma Bakanlığına getirdiği Gates’in Irak’taki bu yaklaşımına yönelik gerekli düzenlemelerin oluşturulmasına yardımcı olacağını söyledi. Ancak, bu haksız ve her açıdan hukuksuz savaşın ABD için bilânçosu gerçekten çok ağır oldu. Neredeyse üç bin Amerikan askeri ve 650 binden fazla sivil Irak’lı öldü ve onbinlercesi yaralandı ve kısır döngü hala devam ediyor. Bush savaş düğmesine bastığından beri, Amerika milyarlarca dolar borç batağına sürüklendi. Şimdi ise yeni seçim sonuçlarıyla birlikte, Kongre’de Irak’taki savaşın sona erdirilmesi adına yeni bir adım atılması umudu belirdi. Bu Kongre’nin savaş fonlarını kesmesi anlamına geliyor. En azından böyle bir talebin varlığından bahsedebiliriz.

Bütün insanlık adına daha da önemlisi, tüm bu savaş suçlarını işleyen faillerin adalet önüne çıkarılması gerekiyor. Bunların en başında ise Donald Rumsfeld geliyor. 14 kasımda Anayasal Haklar Merkezi, Ulusal Hukukçular Birliği, ve diğer örgütler Rumsfeld’in ve Bush yönetimindeki diğer görevlilerin işledikleri savaş suçlarından ötürü adli soruşturma başlatmak için Alman Federal Savcılığına bir talepte bulundu. Bush’un, kendi ekibinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (International Criminal Court) yargılanmamasını sağlamak için dokunulmazlık zırhı oluşturmasına rağmen; Anayasal Haklar Merkezi başta olmak üzere, Ulusal Hukukçular Birliği ve diğer örgütler Rumsfeld de dâhil olmak üzere, isnat edilen bu savaş suçlarını işleyen diğer görevlilerin hangi ülkede olursa olsun evrensel yargılama ilkesine altında mahkeme önüne çıkarılabilmeleri için her yolu deneyecekler. İnsanlığa dair her şeyin yerle yeksan edildiği Guantanamo’da, Ebu Garip’te ve Irak’ta bu tabloyu yaratanların adalet önünde hesap vermeleri için sarf edilen gayretlerin; vicdanları tam anlamıyla rahatlatmasa da, en azından insanların içindeki adalet ve hakkaniyet duygusunu ve idealini ayakta tutmak adına oldukça önemli bir girişim oluşturacağını düşünüyorum. Birileri adaletin ne olduğunu Rumsfeld’e bile anlatmalı. Evet, bu hakkı ona tanımalıyız. Peki, Rumsfeld bu hakkı kendine tanıyacak mı dersiniz?.



Bu haber 493 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,657 µs