En Sıcak Konular

Mr. Sarkozy maç henüz bitmedi!..

17 Aralık 2007 15:11 tsi
Mr. Sarkozy maç henüz bitmedi!.. 
Türkiye, AB’ye katılmak için 17 Aralık 2004’te kader maçına çıktı. Saatler süren mücadele sonunda müzakerelere başlama tarihi alarak bir üst tura yükseldi

Ancak Türkiye attığı her gol sonrası, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ikilisinin kontratağıyla karşı karşıya kaldı. Son olarak geçen hafta Sarkozy, 14 Aralık 2007’deki AB zirvesinin sonuç bildirgesinde “katılım müzakereleri” ifadelerinin yer almamasını sağladı. Fransa Cumhurbaşkanı, 70 milyonluk Türkiye’nin tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklığa razı olmasını sağlamak için elinden geleni yapıyor. Uzmanlara göre ise maç daha bitmedi. Ve ileride oyun daha da sertleşecek.


Prof. Dr. Mehmet Altan (İ.Ü. İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi)

Sarkozy Efendi’nin hayalarına tekme atacaksın

Sarkozy, AB Zirvesi’nin sonuç bildirgesinden “katılım müzakereleri” ifadesini çıkararak bir düşmanlık yaptı. Ama bu bizim AB ile anlaşmamıza halel getirmez, gölgeler. Yaptığı, ucuz, adi, sığ bir siyasetçi oyunu. Onunla anladığı dilden konuşmalı. Sarkozy Efendi’nin hayalarına bir tane tekme atacaksın. Yani gidip Adalet Divanı’na başvuracaksın. “Sarkozy, bana nasıl kazık atar?” diyeceksin. Sen de ona dişini göstereceksin.

“AB süreci durdu mu?” sorusunun tek cevabı var: Türkiye’ye bağlı! Eğer “tek kale maç” gibi oynarsan durmaz. Ve 2014’te tam üye oluruz.

Tabii bunun için Türkiye’nin de adam olması gerekiyor. Malatya’daki rezaletten sonra Sarkozy’e ne diyeceksin? Sen Papaz’ı, Hrant Dink’i öldür, Malatya’da adamı kes, İstanbul’da belediyenin yönettiği yerlerde içki satma, Adıyaman’da içkili lokantayı yasakla, Avrupa’nın istediği reformları yapma, ne olacak? Nobel alana bile saldırıyorlar. Çağdaş ülke gibi görmüyorlar bizi!

AB’de yeni bir yasa geçti. 60 bin eski araba piyasadan çekiliyor. Bunu Türkiye’nin de yapması gerekiyordu. Şubat ayında pamuk işçisi çocuklar, Ceylanpınar’daki mevsimlik işçiler neden öldü? Arabanın yaşı yüzünden. Avrupalı siyasetçiler söylemeden reform yapılması lazım. Yapılmazsa, işte o zaman o siyasetçiler kendilerinde “ayak oyunu” yapma gücü bulurlar.

Hükümet ve AK Parti maalesef siyasal milliyetçiliğin yükseldiğini varsaydı ve kendi eğilimlerine daha fazla ağırlık verdi. AB siyasetinden hızla uzaklaştı. İçeride terör patladı, muhtıra geldi. Türkiye, o kadar siyasi bir yer ki, herkes iktidarı izliyor. İktidar bu işten geri çekilince de toplum henüz gerekli inisiyatifi alabilecek bir noktada değil. Aslında “AB konusu” bu toplumun malı. Hükümet, gaz verse yeniden AB konusu birinci sayfalara gelir.

AB, insanların yaşam kalitesiyle ilgileniyor. Çocukların oyuncaklardaki zararlı boyadan kanser olmasını engelleyen AB’dir. Eskiden 500 kilo yük taşıyan Türk hamalları vardı. Kimsenin dikkatini çekmezdi. Çünkü doğal karşılardık onları. Ama normal gözle baktığın vakit, dehşete düşürücü bir şey. İşte AB bunu engelledi.

Türkiye, doğal eğilim olarak Avrupalı değil. Reformları yaparken yoruluyor ve sıkılıyor. AK Parti, dünyanın en AB taraftarı olan partisi değil ki! Bazı şeyler yaptılar. Ama yurt dışını bilmiyorsan, dil bilmiyorsan, dünyayı tanımıyorsan böyle olur. Onlar da iktidara geldiler, meşruiyet ölçüsünde reformlar yapıyorlar. Korktukları vakit de gidiyorlar. Siyasetçi oldukları için, kendi siyasal çıkarlarını düşünüyorlar. Hem bir siyasi yönelim olarak, hem de eğilimleri itibariyle Avrupalı değiller. Ama aynı zamanda bunun muhalefeti, toplumu ve sivil gücü de yok. O zaman bize rahat rahat çalımını atabiliyor Sarkozy. Normalde haddi mi? Bu kadar gerileyen, iç sorunları olan, çağı yakalamayan Fransa gibi bir ülke, Türkiye’ye de bir şekilde bir çalım atıyor.


Prof. Dr. Ahmet İnsel Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi

Zamanla AB’de pazarlık konusu olacağız


AB kapıları bütünüyle kapanmadı. Çünkü bu bir “itiş kakış” mücadelesi. Ama Türkiye’deki siyasi liderlerin havlu atmasını, yorulmasını ve sonunda kendiliğinden bu defteri kapatmalarına yol açma ihtimali var. Böylece, Avrupa Birliği’ni de bu konudaki ahlaki yükten kurtulacak.

Fransa ve Almanya’nın tavrının devam etmesi, Avrupa Birliği’nde bizimle ilgili destekçi tavırların zayıflamasına neden olacak. Zamanla “pazarlık konusu” haline geleceğiz. Çünkü Türkiye’yi destekleyen ülkelerin tek AB sorunu “Türkiye” değil. Başka konularda taviz almak için Türkiye destekçiliğinden taviz vermeyi kabul edebilecekler.

14 Aralık’taki zirvenin sonuç bildirgesinde, Türkiye ile ilgili “katılım müzakereleri” sözünün kullanılmaması, böyle devam ederse birkaç sene sonra artık “ayrıcalıklı ortaklık” fikrine hazır olmak zorunda kalacağımızın alıştırma yöntemidir.


Türkiye bu politikayı önceden sezemedi. Çünkü Sarkozy’nin böyle bir girişim yapacağı beklenmiyordu.

Bu kararın çıkmasında biraz da Türkiye’nin kendi kabuğuna çekilmesi etkili oldu. Eğer Türkiye, geçtiğimiz 2 sene, 2002-2004 arasındaki reform hamlelerini aynı kararlılıkla devam ettirseydi, bugün Sarkozy’nin eli böyle güçlü olmayacaktı.


Onur Öymen CHP Genel Başkan Yardımcısı

Hükümet, Fransa’ya karşı yaptırımlar uygulamalı

Bizi esas üzen, Türk hükümetinin Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’e tepkisiz kalması. Eğer hükümet hakikaten AB’yi öncelikli bir hedef olarak görüyorsa önlem almalı. Türkiye, vaktiyle Fransa’nın Ermeni soykırımı iddialarına karşı tedbir almadığı dönemde, Fransa hükümetinin 1 milyar dolarlık bir nükleer enerji santrali kurma projesini reddetmişti. 15 gün sonra, Fransa politikasını değiştirdi. Gösterilecek tepki çok. Yeter ki irade gösterilsin.


Dr. Cengiz Aktar Vatan Gazetesi Dış Politika Yazarı

Avrupa Birliği son genişlemeyle birlikte yorgun düştü

Avrupa Birliği kapısının kapanmasının birinci nedeni, AB’nin son genişlemeyle birlikte şişmesi. “Genişleme yorgunluğu” adı verilen bir halet-i ruhiye içine girdiler. 105 milyon Doğu Avrupalı’yı aldıktan sonra bir de üstüne üstlük 70 milyonluk Türkiye’nin geleceği korkusuyla “Eyvaaaaah!” oldular. şİkincisi de yeni gelecek olan ülkenin kimliği. Kimisi Türkiye için “Asya ülkesi”, kimisi de “Müslüman” diyor. Hıristiyan Demokrat partiler de bunu çok kullanıyorlar. Üçüncü etken de, bazı ülkelerin kişisel sorunları. Fransa, kendi Müslüman topluluklarıyla ne yapacağını bilemiyor. “Eyvah, bir 70 milyon daha geliyor” gibi bir endişe içerisinde. Bir de her şeyin üzerine Sarkozy gibi “oy avcılığı” yapan siyasetçiler var.

Türkiye, 17 Aralık 2004’ten beri doğru dürüst bir iş yapmıyor. Bu işin vebali de 1’inci Erdoğan hükümetinin boynundadır. “Biz bir şey yapmasak da, onlar bizi alır” gibi bir izlenim içerisinde oldular. Heyecan bitti.
şAB zirvesinde “katılım” sözcüğünün yer almaması bir skandaldır. Her türlü uluslararası diplomatik teamüle aykırıdır. Sıradağlarla çarpışıyoruz. İşimiz çok zor.


İlter Türkmen- Eski Büyükelçi

Kapı kapanmadı ama...

AB kapısı Türkiye’ye kapanmadı belki ama açılması zor gibi gözüküyor. Süreç hâlâ devam ediyor. Ama çok canlı bir süreç olduğunu söyleyemem. Şimdi iki tane daha başlık açılacakmış. Artık hükümette de eski heyecan kalmadı. Bunun sebebi de AB’nin tutumu. Tabii biz de “zemzemle yıkanmış” değiliz. Özellikle Kıbrıs meselesinde hatalarımız oldu. Eğer Türkiye, Annan Planı’nı Güney Kıbrıs katılım anlaşmasını imzalanmadan önce, zamanında kabul etseydi, Kıbrıs Türkleri şimdi içerdeydi. O zaman bu blokaj da olmayacaktı. Şu an yapılacak birşey yok. Soğuk kanlılıkla elimizden geldiği kadar bu süreci sürdüreceğiz.
 

vatan



Bu haber 443 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,559 µs