Korkutan araştırma: Alman halkı zalimleşiyor!

15 Aralık 2007 11:50 tsi
Almanya'da toplumun önyargıları konusunda yapılan bir araştırma çarpıcı veriler ortaya çıkardı. Araştırmaya göre toplumun alt tabakalarına karşı duyarsızlık düşündürücü boyutlara ulaştı. Evsizler, özürlüler ve uzun süredir işsiz olanlar hedef tahtasın

Alman toplumunda zayıflara tahammül azalıyor. Evsizler, özürlüler ve özellikle de uzun süredir işsiz olanlara karşı önyargılar artıyor.

Deutsche Welle'nin haberine göre Bielefeld Çatışma ve Şiddet Araştırmaları Enstitüsü'nün dün Berlin'de açıkladığı araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar düşündürücü.

Haber şöyle devam ediyor:

Ülke çapında 2002 yılından bu yana 1785 kişiyle yapılan anketin sonuçlarını Enstitü Başkanı Wilhelm Heitmeyer açıkladı: “Araştırmaya göre ankete katılanların yüzde 56'sı uzun süredir işsiz olanları küçümseyen hatta bu kişilere düşmanca yaklaşan bir tutum içinde. Toplumsal olarak zayıf konumda bulunan insanları hoşgörmediğini söyleyenlerin oranı yüzde 45, saygı duymadığını söyleyenlerin oranı yüzde 41, etiğin lüks olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 26 ve hata yapan insanlara tahammül edemediğini söyleyenlerin oranı yüzde 35."

”Başarısızlara” hoşgörü yok!

Ankete katılanların yüzde 40'ı ise toplumun başarısızlara gereğinden fazla hoşgörüyle yaklaştığını düşünüyor. Toplumda üst sınıftakilerde dayanışma yerine statüsünü güvenceye alma düşüncesi ağır basarken, alt sınıftakiler maddi olarak var olma savaşı içinde.

Enstitü Başkanı Heitmeyer bu sonuçları, maddiyatçı düşünceinin yaşamın tüm alanlarına yayılmasıyla açıklıyor. Heitmeyer'e göre, verim, yarar gibi ekonominin prensipleri sosyal yaşama giriyor; piyasa ekonomisiyle ilgili olmayan empati, yardımlaşma gibi temeller zayıflıyor. Sosyolog Heitmeyer ekonomide son dönemde yaşanan iyileşmeye ve istatistik olarak işsiz sayısındaki düşüşe rağmen toplumsal bölünmenin derinleştiğine işaret ediyor: "Ortaya çıkan mesaj şu: İşsizlik rakamları, sosyal yaşamdaki durumun iyileştiğine dair yeterli bir gösterge değil. Çünkü işten kazanılan para genelde yaşamın güvence altına alınması için yeterli olmuyor."

 

Araştırma aynı zamanda, İslam ve yabancılara karşı korkunun azaldığını ve cinsiyetçi yaklaşımların gerilediğini ortaya koyuyor. Sosyolog Heitmeyer yine de bu konuda iyimserlikten kaçınılması gerektiği uyarısında bulunarak ekonomi ve siyasete düşen sorumluluğun çok büyük ölçüde arttığını vurguladı. Yabancı düşmanlığının artık sadece aşırı sağcı grupların propagandasının bir etkisi olarak gösterilemeyeceğini kaydeden Heitmeyer, bu göstergeler doğrultusunda aşırı sağ gruplara en iyi malzemeyi siyaset ve ekonominin sağladığını söyledi.

”Dehşet verici”

 

Araştırma siyaset dünyasında da endişeye ve tartışmalara yol açtı. Araştırma sonuçlarını 'dehşet verici' olarak nitelendiren Ulaştırma Bakanı Wofgang Tiefensee özellikle de işsizliğin yaygın olduğu Doğu eyaletlerindeki insanların psikolojisine dikkat çekti: "Özellikle de Almanya'nın doğusundaki eyaletler için şu saptamada bulunmak istiyorum: Aşağıdakiler'den biri olma endişesi, 'yukarıdakiler'e duyulan korkunun üstüne çıkmıştır."

 

Sosyaldemokrat politikacı özellikle Doğu eyaletlerinde aşırı sağcı grupların bu korkuları hedefli olarak propagandalarında kullandıklarına da dikkat çekti.

 

Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Thierse de araştırmanın bir alarm niteliğinde olduğunu belirterek, 'piyasa ekonomisinden piyasa toplumuna giden bir eğilimin' ortaya çıktığı uyarısında bulundu. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth da insanlararası ilişkilerin insanlıkdışı bir maddiyatçılığa bürünmesine karşı uyardı.

iyibilgi.com

Bu haber 370 defa okundu.