En Sıcak Konular

Özkök'le Koru'nun "sokuşturma" polemiği!

15 Aralık 2007 11:27 tsi
Özkök'le Koru'nun Yeni bir Ertuğrul Özkök - Fehmi Koru polemiği başladı. Konu: Son günlerde peşpeşe basına yansıyan "başörtülü tören" haberleri. Özkök'e göre bu olaylar, iktidar partisi çevresince organize edilen "sokuşturma" operasyonunun parçası. Fehmi Koru'nun açı

Sokuşturma değil, galiba kakıştırma


FEHMİ KORU - YENİ ŞAFAK (15.12.2007)

Vallahi adamlar haklı kardeşim, fırsat bu fırsattır deyip, birileri, bir şeyleri araya sokuşturuveriyorlar...

Ne kadar ödüllü yarışma yapılıyormuş ülkemizde. Hem de ders yılı ortasında düzenlenen ödül törenlerinde sahneye nedense hep başörtülü öğrenciler birinci olarak çıkıyor... Bir ilimizdeki vergi idaresi de, vatandaşın devlete borcunu ödemesi için, orta mektep talebesi bir kız çocuğunu (tabii o da başörtülü) reklâm unsuru olarak kullanmaya kalkışmış...

Bu durum Ertuğrul Özkök'ün gözünden kaçar mı? Dün, sütununda, keyfini kaçıran bu gelişmeyi sergiliyordu: “Sanki birileri düğmeye bastı ve o malum 'sokuşturma çetesi' harekete geçti. / Üstelik, biz üniversitede türbanı konuşurken, bu sokuşturma çetesi, problemi ortaokul seviyesine de yaymak için sistematik provokasyona başladı. / Bir bakıyorsunuz, Anadolu'nun herhangi bir yerinde bir ödül töreninde türbanlı kız çocuğu kürsüye çıkarılıyor. / Daha onun izi silinmeden bu defa TÜBİTAK'ta bir başka ödül töreninde aynı senaryo tekrarlanıyor. / Üstelik Milli Eğitim Bakanı'nı çileden çıkartacak kadar göstere göstere yapılıyor.”

Hürriyet yönetmeni onları farklı bir yerlerde arıyor, ama olsun, dikkatlerimizi bu 'derin sokuşturma çetesi'ne çevirdiği için kendisine şükran borçluyuz.

Türkiye yeni bir anayasa hazırlığında... Çıkarılacak anayasada 'özgürlükçü' bir yapı öngörülüyor. Cumhuriyet'in temel niteliklerini koruyacak bu yeni anayasa, fakat onları çağın gereklerine uydurmayı da ihmal etmeyecek. Hiç değilse kendi hesabıma ben, yeni anayasa kabul edildikten sonra, Türkiye'nin daha yaşanılır bir ülke haline geleceğine, her vatandaşın 'hukukun kestiği parmak acımaz' duygusunu içinde taşıyacağına inanıyorum.

İnanıyorum ve bunun gerçekleşmesini bekliyorum.

Peki de, vergi dairesinde türbanlı orta mektep talebesine devlet borcuyla ilgili vecize tekrarlatanlar, ders yılı ortasında ödül törenleri düzenleyip ödülleri başörtülü öğrencilere verenler, eğer yaptıkları gerçekten bir 'sokuşturma' ise, bu 'sokuşturmayı' neden yapıyorlar?

“Anayasa çalışmalarını etkilemek için” demeyin sakın.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in medyaya yansıyan son ödül töreninde gösterdiği tepki, giderek yaygınlaşan uygulamanın siyasî iktidarın arzusu istikametinde başlatılmadığına işaret ediyor. Eminim, Başbakan Tayyip Erdoğan da ödül almak için sahneye çıkması engellenen öğrencilere ikide bir telefon açmak zorunda kalmaktan gına getirmiştir; “Evvel yok idi, şimdi bu iş nereden çıktı?” diye soruyorsa hiç şaşırmam.

Ertuğrul Özkök'ün 'sokuşturma' tezi olan-biteni anlamamıza yetmiyor; gerçeği anlamamıza yardım edecek başka bir 'tez' geliştirmemiz şart... Ne olabilir o başka tez?

Herhangi bir ipucuna sahip olmadan tez geliştirmeye kalkışmak, Hürriyet yönetmeni gibi akla-mantığa hiç uymayan, gerçeklerle bağdaşmayan sonuçlara götürebilir insanı; herhalde bunu benden beklemezsiniz. Aslında, ülkemizin yakın tarihinde yaşanan pek çok kışkırtıcı olaydan hareketle ben de bir tez geliştirebilirdim; ancak bu noktada, “Sokuşturma tezi yanlış, bu işin içinde başka bir iş var” demeden öte bir iddiada bulunmak istemiyorum.

Gerçekten ne oluyor dersiniz? Kakıştırma olabilir mi?

 

 

Sokuşturma çetesi


ERTUĞRUL ÖZKÖK - HÜRRİYET (14.12.2007)

ÜÇ günden beri sık sık şu soruyla karşılaşıyorum:"Yeni YÖK Başkanı hakkında ne düşünüyorsun?"

Yeni başkanı tanımıyorum.

Akademik kariyeri hakkında fazla bilgi sahibi değilim.

Çalıştığı alanlara, yayınlarına baktığımda da belirgin bir kanaate sahip olamadım.

Dolayısıyla kendisine karşı ne olumlu, ne de olumsuz bir önyargım var.

"Cevabın bu mu" diyeceksiniz.

Hayır, yeni başkana karşı önyargılı değilim, ama önyargı sayılabilecek bir cevabım da var.

* * *

Benim için, YÖK Başkanlığı'na, "Üniversitede türbana asla izin vermem" diyerek başlamak ile "Türban yasağını kaldıracağım" diyerek başlamak arasında hiç, ama hiçbir fark yoktur.

Bu cevaplardan ne birincisi, onun sahibini "özgürlük düşmanı" yapar, ne de ikincisi, onu söyleyeni "özgürlükçü" kılar.

Benim gözümde her ikisinin de üniversite olayına bakışı belli açıdan ideolojiktir.

Yeni YÖK Başkanı'nın görevine böyle bir demeçle başlaması talihsizlik olmuştur.

Talihsizlikten de öte, o göreve "belli bir misyonla geldiği" ve "getirildiği" izlenimini doğurmuştur.

Üniversitelerimizin birinci sorunu "türban" değildir.

Birinci sorun o değilken, işe bu soruna vurgu yaparak başlamak, benim gözümde kötü puandır.

"Senin gözün çok mu önemli" diyebilirsiniz.

Elbette değil.

Zaten o yüzden söylüyorum.

Hiç kimse, kafasındaki sorunu, toplumun birinci sorunu gibi sunup işe onunla başlamamalıdır.

* * *

Türban sorunu bu kafayla çözülemez mi?

Çözdüğünüzü sanırsınız.

Ama bir gün iktidardan düşersiniz, bir başka YÖK Başkanı gelir, o da işe "Türbanı yasaklayacağım" diye başlar.

Son günlerde türban konusunun Anayasa'ya dahil edilmemesi yolunda sağduyulu sesler yükselmeye başladı.

Üstelik bu seslerin bir bölümü AKP içinden ve Başbakan'a yakın milletvekillerinden geliyor.

Doğru olanı, bunu, iklimi yumuşatarak yoluna koymaktır.

Ne var ki, son günlerde iklimi yumuşatmayı bırakın, tam aksine germeyi görev bilen bir "derin faaliyet" ısrarla sürdürülmeye başlandı.

Sanki birileri düğmeye bastı ve o malum "sokuşturma çetesi" harekete geçti.

Üstelik, biz üniversitede türbanı konuşurken, bu sokuşturma çetesi, problemi ortaokul seviyesine de yaymak için sistematik provokasyona başladı.

Bir bakıyorsunuz, Anadolu'nun herhangi bir yerinde bir ödül töreninde türbanlı kız çocuğu kürsüye çıkarılıyor.

Daha onun izi silinmeden bu defa TÜBİTAK'ta bir başka ödül töreninde aynı senaryo tekrarlanıyor.

Üstelik Milli Eğitim Bakanı'nı çileden çıkartacak kadar göstere göstere yapılıyor.

Bütün bunlardan şu sonucu çıkarıyorum:

Bazı kişiler ve çevreler, YÖK'ün yeni başkanının sözlerinden sonra artık üniversitede türban meselesine çözülmüş gözüyle bakıyor ve planın ikinci aşaması uygulamaya geçiyor.

Önümüzdeki argüman şu olacaktır?

Türban yasağı yüzünden ilkokula, liseye gidemeyen kız, üniversiteye nasıl girebilecek?

Evet göreceksiniz, "derin sokuşturma çetesinin" yeni hedefi, ilkokul ve lisede de türbanı serbest bıraktırmak olacaktır.

* * *

O nedenle diyorum ki, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, buna tepki göstermekle çok iyi yapmıştır.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan da aynı tavrı göstermelidir.

Bu sokuşturma çetesinin önü şimdiden kesilmezse, belli ki ileride maraza çıkacak...



Bu haber 351 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,250 µs