Azınlık hakları için köklü bir dönüşüm şart

12 Aralık 2007 12:45 tsi
Londra'daki Uluslararası Azınlık Hakları Grubu hazırladığı "Bir Eşitlik Arayışı: Türkiye'de Azınlıklar" başlıklı raporda, azınlık haklarının Lozan Antlaşması'nda belirtildiği gibi uygulamadığı belirtti. Bu ihlalin son örneği olarakta Hrant dink suika

Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) hazırladığı, "Bir Eşitlik Arayışı: Türkiye'de Azınlıklar" başlıklı raporda Türkiye'deki azınlıkların sorunlarına ve bu sorunların çözüm yollarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Raporda geniş bir etnik, dilsel ve dinsel çeşitliliğe ev sahipliği yapan Türkiye topraklarının pek çok etnik ve dinsel grubun vatanı olduğu, ancak tarihi milliyetçilik adına azınlıklara sert ve şiddet içeren baskılar uygulandığı savunuldu.

TEK DÜZENLEME LOZAN

Raporda Türkiye Hükümeti'ne yönelik tavsiyeler arasında, yeni anayasa sürecinde şeffaf, katılımcı ve demokratik bir sürecin sağlanması gerektiği belirtilerek, azınlıkların ve temsilcilerinin de bu sürece dahil edilmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye'nin çağdaş uluslararası standartları yakalamak için bir an önce Lozan Antlaşması'nm ötesine geçen kapsamlı bir azınlık politikası geliştirmesi gerektiği kaydedilen çalışmada azınlık dillerini kullanan medya organlarına da olumsuz bir muamele yapılmaması istendi.

'ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK ZENGİNLİĞİMİZDİR'

Sahip olduğu çok kültürlü mirasın Türkiye'nin en büyük zenginliklerinden biri olduğunu söyleyen Matheson, "Ancak bu olumlu özellik en yüksek seviyede kucaklanmıyor. Azınlıklardan ve azınlık haklarından bahsedilmesi toplumun belli kesimlerinde milliyetçi tepkileri tetikliyor" görüşünü dile getirdi. Matheson, hızlı yasal reformlar gerçekleştirilmesini tavsiye ettiklerini ancak Türkiye'deki azınlıklar açısından gerçek bir değişim yaratmak için hem devletin hem de toplumun azınlıklara yönelik hakim zihniyetinde köklü bir dönüşümün şart olduğunu sözlerine ekledi.

Raporu değerlendiren Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Politika ve İletişim Direktörü Ishbel Matheson, "Türkiye, asırlar boyunca iç içe geçmiş dillerin, dinlerin, kültürlerin ve geleneklerin aynı sınırlar içerisinde varlığını sürdürdüğü bir ülke. Fakat azınlıkların korunması alanında uluslararası standartların halen çok gerisinde" dedi.Türkiye'de azınlıklara ilişkin tek koruyucu düzenlemenin 1923 tarihli Lozan Antlaşması olduğu ancak bu antlaşmanın da kabul edildiği tarihten itibaren ihlal edildiği belirtilen raporda, azınlıkların uğradığı şiddetin son yıllarda giderek ağırlaştığına örnek olarak ise 19 Ocak 2007 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren gazeteci ve insan hakları savunucusu Hrant Dink gösterildi. Rapora göre, AB üyeliği sürecinde sorunlara neden olan bazı yasalar reform sürecinden geçirildiyse de bu reformlar çoğu zaman uygulamada bir değişime neden olamadı. Buna örnek olarak ise Nisan 2006'da, nüfus cüzdanlarında din hanesinin doldurulması zorunluluğunun kaldırıldığı ancak uygulamada vatandaşlardan nüfus cüzdanlarında dinlerini belirtmelerine yönelik talebin ortadan kalkmadığı gösterildi.

birgün

Bu haber 473 defa okundu.