En Sıcak Konular

Özkök'e cevap: Kent'in "başarısı" sevindirici değil, çünkü...

8 Aralık 2007 09:56 tsi
Özkök'e cevap: Kent'in Ertuğrul Özkök, Coca-Cola'nın CEO'luğuna yükseleceği kesinleşen Muhtar Kent'in terfisinin "bazılarını" niçin sevindirmediğini merak ediyor. "Türkse Türk, Müslümansa Müslüman; adamın başarısına niçin sevinmiyorsunuz?" diye soruyor. Öyleyse cevap ver

Hürriyet genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, Coca-Cola'nın CEO'luğuna yükseleceği kesinleşen Muhtar Kent'in terfisinin basının bir bölümü tarafından görmezden gelindiği görüşünde ve bundan rahatsız. "Türkse Türk, Müslümansa Müslüman; adamın başarısına niçin sevinmiyorsunuz?" diye soouyor. Doğrusu, kendimizi, soruyu yönelttiği ve "onlar" diye nitelediği grubun içinde konumlamasak da, Muhtar Kent'in "başarısının" niçin sevindirici olmadığı konusunda daha önce açıkladığımız görüşümüzü bir kez de Ertuğrul Özkök'e cevap olarak formüle edebiliriz.

Muhtar Kent, kişisel kariyerinde iyi bir noktaya çıkmış olabilir. Kendisini tebrik ederiz. Ancak, başına geçtiği The Coca-Cola Company'nin günah defterine ne Türklüğü, ne de Müslümanlığı ortak edecek bir şekilde coşkuya kapılmak hatasına düşülmemesi gerektiği bizim için çok açık. Coca-Cola'nın çocuk işçi istismarından, üçüncü dünyada darbe destekçiliğine uzanan siyasi-ekonomik kariyeri de, içene zararda başka şey vermediği artık iyi bilinen kimyası da, şirketin başına bir Türk ve/veya Müslüman geçince değişmeyecek.

Özkök'ün yazısını merak edenler aşağıda bulabilirler, Coca-Cola'nın başına bir Türkün geçmesinin niçin bizi asla sevindirmeyeceğiyle ilgili ayrıntıları okumak isteyenler ise buraya tıklayabilirler.


Onlar niye sevinemedi

Ertuğrul Özkök/ Hüriyet

Geçen yıl Davos’tan Muhtar Kent’in uçağı ile döndüm.Coca-Cola’nın bir şirket politikası varmış.

Şirketin bir ve iki numarasının ticari uçaklarla uçması yasakmış.

O nedenle şirket onların emrine birer "Gulfstream 5" uçağı tahsis ediyormuş.

Zürih’ten İstanbul’a uçarken Muhtar Kent’le bol bol sohbet ettik.

Bu arada siyasi bir konuda iddiaya girdik.

İddiayı kimin kazandığı önümüzdeki günlerde belli olacak.

Büyük bir ihtimalle de ben kazanacağım.

İddiayı kaybeden, ötekine Paris’te "Michelin yıldızlı" bir restoranda akşam yemeği ısmarlayacak.

Riskimi dağıtmak için yanıma bir de ortak aldım. Ömer Sabancı da benim tarafımdan iddiaya girdi.

Kaybedersek, Ömer Sabancı Paris’e özel uçakla uçuş masraflarını karşılayacak, ben de oradaki yemeği.

* * *

Dün Türk basınında bir şey dikkatimi çekti.

Muhtar Kent’in dünyada "kapitalizmin sembolik kalesi" olarak bilinen Coca-Cola’nın başına getirilmesi, merkez medyanın aşağı yukarı bütün gazetelerinin manşetindeydi.

Buna karşılık "milliyetçi" ve "dinci" diyebileceğimiz gazetelerin hiçbiri bu haberi manşete çıkarmamıştı.

Bir gazeteye, "Bu haberi neden birinci sayfanızdan görmediniz" gibi bir soru sorma hakkını kendimde görmem.

Ama medyadaki bu "algılama polarizasyonunun" bir anlamı olmalı.

Biz Türk gazetecilerinin bir refleksi vardır.

Her gün gazetelerimizin birinci sayfasına, "özel bir haberi" koymak, yani rakiplerimizi "atlatmak" isteriz.

Böyle bir reflekse rağmen, önceki gün gazeteyi yaparken, hemen hepimiz Muhtar Kent haberini manşete koyma konusunda mutabıktık.

İşte o yüzden merak ediyorum.

Acaba, bizi, Muhtar Kent haberini manşete koymaya yönelten "motif" nedir?

Kendini "milliyetçi" ve "dinci" olarak gören gazeteleri, bunu bırakın manşete, birinci sayfaya bile koymama kararına götüren motif nedir?

* * *

Muhtar Kent’in Coca-Cola gibi bir dünya devinin başına geleceğini önceden biliyorduk.

Ama bu haberin resmen açıklanmasına gerçekten çok sevindim.

Ankara’nın Yeşilyurt Sokağı’ndan çıkmış bir Türk’ün, böyle başarılı bir küresel başarıya imza atması çok önemlidir.

Türkiye son yıllarda genç insanlarına ne yazık ki başarılı ve pozitif "rol modelleri" sunamadı.

Anadolu’nun makus kaderini kırmakta zorlanan şehirlerinde, kasabalarında, daha çok, ses getiren cinayetleri işleyen, işleten "abiler" rol modeli oldu.

Oysa bakın cebinde Türkiye pasaportu taşıyan bir insan, bir zamanlar "emperyalizmin", "kapitalizmin" neredeyse orak çekici gibi görünen bir simgenin tepesine bayrağını dikti.

Türklükse Türklük.

Müslümanlıksa Müslümanlık.

Muhtar Kent’te her ikisi de var.

Öyleyse ulusalcılık ve Müslümanlık kimliği altında gazetecilik yapan arkadaşlarımız bu başarıya niye sevinemediler?

Mesleki bir yanlış değerlendirme mi?

Yoksa kızgınlık mı?

Veya küreselleşmeye karşı "goşist" bir tavır mı?

* * *

Benim için bu olayın en çarpıcı sonucu şudur:

Yıllardır küreselleşmenin "neo emperyalizm", yeni sömürgecilik olduğunu savunanlara karşı şunu söylüyordum.

Tam aksine küreselleşme, varoş ülkelerin, varoş çocukların intikamıdır.

Buyrun ispatı...

Bir yanda Hindistan, Türkiye gibi ülkeler.

Bir yanda Muhtar Kent gibi insanlar.

Türkse Türk, Müslümansa Müslüman...



Bu haber 1,135 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,689 µs