’sivil darbe’ olur mu!? | " /> ’sivil darbe’ olur mu!? | "/>

En Sıcak Konular

DTP’de ’sivil darbe’ olur mu!?

7 Aralık 2007 16:49 tsi
DTP’de ’sivil darbe’ olur mu!? Bu sorunun yanıtına hemen ‘evet’ demek iddialı. Ama DTP-ve temsil ettiği fikirleri savunan selefleri dahil-ilk kez bu kadar ‘ayrışmanın’ kıyısına geldi. DTP’nin çok cepheden uğradığı ‘akl-ı selim’e davet’ ba

DTP ve bugüne kadar değişik isimlerle partileşmiş selefleri, hep terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olmakla tarif edildi. Bugün gelinen nokta da bu tasvirden farklı değil. Hakim kanaat bu olduğu gibi, DTP de şimdiye kadar üzerinde taşıdığı bu elbiseden memnuniyetsizliğini ifade etmedi.

Bu sabiti doğrulayan bir örnek de DTP hakkında başlatılan kapatma davası hazırlıkları. Yani bu çerçeveden bakıldığında değişen bir şey yok gibi görünüyor. Oysa var. DTP içinde çıkan, pek azı kamuoyuna yansıyan ama iyi bilinen çekişmenin sebebi de bu farklılık.

Bu sefer yenisi açılsa da…

DTP’nin kapatılma davasına gösterdiği reaksiyon da bir klasik. “Yenisini kurulur, hatta hazır bile, kapatma ile bir yere varılmayacağı görülür.” Bu doğru. Ama hukuki açıdan! Yani yeni bir parti kurulabilir ve DTP milletvekilleri bu partiye geçebilir.

Ama siyasal ve sosyal açıdan durum tam böyle değil. Zira DTP’nin yerine ikame edilebilecek bir siyasi parti 22 Temmuz’dan beri bulunuyor. AKP’nin Güneydoğu ve doğu anadolu’dan aldığı oylar, önümüzdeki mahalli seçimlere daha çok yükleneceğine ilişkin işaretler ve DTP’nin oy kayıpları, kapatılma halinde partiyi seri sorunlanla başbaşa bıkarabilir.

Yani AKP’nin DTP seçmeni neznindeki baskısı, son zamanların DTP’ye yönelik en ciddi tehditi olarak algılanıyor. Böylece bugüne kadar, “silahlı kuvvetler PKK ile yaptığı mücedeleyi kazandı, gerekirse yine kazanır, ama arkası nerede” beklentisi hemen ilk kez tamamlanmış oluyor.

AKP de bunun üzerine gidiyor doğrusu. AK Parti'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndan Başbakan sözleri; “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi halkının tamamı kendisini sahiplenen, kucaklayan bir AK Parti iktidarını bulduğu için şimdi (DTP) rahatsız olmaya başlamışlardır.”

Böylece bir yandan terör örgütü ile “tam saha” bir mücadele güvenlik birimleri tarafından sınırın her iki yanında nefes aldırmamacasına sürerken, öte yandan DTP’nin siyasal, sosyal ve ekonomik eleştirileri elinden alınıyor.

Bu da DTP üzerindeki baskıyı artırıyor. Ama bu baskıyı daha çetin yapan “yeni”likler de var. Bugüne değin şu veya bu şekilde DTP’yi destekleyen Avrupa Birliği ülkeleri tek tek veya kurumsal olarak desteklerin çekiyorlar.

Çekmekle kalmıyorlar, çeşitli vesilelerle DTP’yi ikaz ediyorlar. DTP’nin terör örgütü PKK’yı lanetlemesi, açık biçimde kanlı bir örgüt olarak ilan etmesi konusunda, “tam” da bu sözcükleri kullanarak baskı yaratıyorlar.

ABD açısından da durum benzer. Washington bir yandan PKK’ya karşı “bu sefer” gereken yardımı yapacağını deklare ederken, Ankara’daki büyükelçisi aracılığı ilede DTP’yi dışlıyor.

Hatta “kendisini toparlamazsa gözden çıkaracağının” işareti olarak DTP dışındaki Kürt siyasilerle toplantılar düzenliyor.

Ayrışma…

DTP üzerindeki sıkıntı noktalarından birisi de yargıdan geliyor. Kapatılma davası hazırlıkları bir yana, DTP milletvekilleri, il başkanları, belediye başkanları, bazı üyeler hakkında seri davalar açılıyor, suç duyurularında bulunuyor.

Bunların hepsinin haklı gerekçeleri de mevcut. Zira terörle mücadele sırasında hergün şehit haberlerini izleyenler, devamında gelen haberlerde DTP’lilerin  sanki “inadına” tahrik edici sözlerini kızgınlıkla karşılıyorlar.

İşte bütün bu enerji yüklü dinamikler, olabildiğince sessiz görünse de DTP içinde de reaksiyon yaratıyor. DTP içindeki ayrılıkların işaretini ilk veren olay, parti yönetiminin el değiştirmesi sürecinde yaşanıyor.

Genel Başkan Ahmet Türk görevinden ayrılarak yerine daha sert politikaları benimsediği söylenen Nurettin Demirtaş’a bırakıyor. Bu değişiklik radikal bir dönüşüm işareti olarak siyaset uzmanları tarafından tarif ediliyor ve nedeni yukarıda sayılan ve DTP’yi zora sokan gelişmelerin tezahürü olarak gerekçelendiriliyor.

Bu tasvir aynı zamanda parti içinde en az iki farklı düşüncedeki kesimin varlığını da ortaya çıkarıyor. “Şahinler” ve “Güvercinler”! Anlaşıldığı kadarı bu değişim, DTP içinde tahminlerin ötesinde bir kırılmaya yol açıyor.

Adı geçen DTP’liler ve milletvekilleri bu konulara mümkün olduğu kadar girmemeye çalışıyor ama ateş görülmese de DTP çatısından kesif bir duman sızıyor. Bu arada yenisgenel başkanın askere gitmemek için sahte rapor aldığı yolundaki haberler basına yansıyor.

Demirtaş’da çıktığı Avrupa gezisinden dönüşünü belirsiz bir süre erteliyor. Zaten çatlamanın ilk sesi de burada geliyor. DTP Muş milletvekili Sırrı Sakık aynen şu cümleleri söylüyor; “Meclis dışından birinin genel başkan olmasını içimize sindiremedik.”

Bu açıklama ve sonrası gerçekten önemli. Bir kere Sakık “sindiremedik” diyor. Yani sindirimeyenler bir tane değil! İkincisi bu çıkışa Genel Başkan Demirtaş’tan yıldırım hızıyla yanıt geliyor.

O da şöyle; “Partimizdeki işleyişi bilmeyenler Meclis dışından genel başkan olmaz diyor. Bizde eşbaskanlık sistemi vardır ve diğer eşbaskan arkadaşımız Sayın Emine Ayna, milletvekilidir. Parlamento dışından Genel Başkan olmaz tartışmasını yürütenler bizdeki eşbaşkanlık sistemini bilmeyen ya da bu demokratik kültürü hazmedemeyenlerdir.”

Bu açıklamanın okuması DTP’de gerçekten bir ayrışma olduğunun kuvvetli emarelerini veriyor.

“Geri aldım!” Neyi?

Asıl ilginç olan bu cevaptan sonra Sakık’ın sözlerinin yanlış anlaşıldığını söylemesi. Bu konuda bir açıklama yapan Sakık, sözlerini tashih etmek istiyor ama bakın nasıl; “Basında çıkan açıklamalarım çarpıtıldı. Ben Meclis dışından bir genel başkanı içimize sindiremiyoruz demedim. Genel Başkanın Meclis içinden olması gerektiği görüşünü kurultay öncesi parti ile de paylaştım. Bu konuyu Genel Başkan Demirtaş ile de kongre öncesinde görüştüm.”

Yani Sakık aslında hala aynı görüşte. Hatta bu görüşünü de hem parti organlarında hem de bizzat Demirtaş’a da söylemiş.

Sonuç olarak DTP’de bir ayrışma var. Ama bu ayrışmayı yerine oturtacak cesaret gösterilemiyor. DTP’nin siyasi geleneği birlik görüntüsü çizmeye büyük önem veriyor ve bu düstur politik bir düstur haline dönüşmüş.

DTP iç dinamiklerini etkileyen faktörler tek kaleme indirginemez. Ancak bu dinamikler diğer siyasi partilerin tersine kamuoyuna çok fazla yansımıyor. Şu ana kadar yansıyan daha önce söylediğimiz sadece kesif bir duman!



Bu haber 826 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,330 µs