En Sıcak Konular

‘Merkez sağ’ın gizemli dosyası!

7 Aralık 2007 12:57 tsi
‘Merkez sağ’ın gizemli dosyası! Şimdi “yaşlı politbüro” yeniden sahneye dönüyor. Üstelik merkez sağ için! Hedef tutturulursa bu sefer birleşme sağlanabilir. Demokrat Parti üzerinden sağ anatomi, Türk sağının Kremlin beşlisi, taktik ve kulisleri!

‘Soğuk Savaş’ döneminin meşhur ikonlarından Kızıl Meydan’da yapılan törenlere Kremlin’in en güçlü isimleri katılırdı. Ortak özelliklerinden biri de çok yaşlı olmalarıydı. Batı, Sovyet siyasetini bu isimlerin üzerinden izlerdi. Şimdi Türkiye’de de “yaşlı politbüro” yeniden sahneye dönüyor. Üstelik merkez sağ için! İşte Türk sağının Kremlin beşlisi ve incelikli merkes sağ taktik ve kulisleri!

Bugün Türkiye’de merkez sağ geleneğin mirasçısı olarak hayatta kalmaya çalışan “Demokrat Parti”nin kökü, 1950’li yıllarda zirve yapan, sağ siyasetin belirleyicisi ve atası, sayısız politik partiye düsturlarıyla hayat verin ilk Demokrat Parti’ye dayanıyor.

Ancak bu köklü gelenek, artık kökü dahi bulunup bulunmadığı tartışılan oldukça sert ve üzücü bir süreçten geçiyor. Daha doğrusu geçmeye çalışıyor. Hayatı boyunca askeri darbeler dahil bir çok ağır sıkıntıyla mücadele eden Demokrat Parti ve selefleri, muhtemelen hayatı boyunca aldığı en derin yarayı 22 Temmuz seçimlerinde yaşadı.

1983 sonrası aynı “idealin” temsilciliğine soyunan ve bu gücü 10 yıla yakın elinde tutan ANAP’ın ardından Süleyman Demirel’li yıllar önce kısa bir “kırat süvarisi kim” tartışması yaşadılar, ardından da ANAP misyonunu Demirel’e DYP’ye devretti.

Koalisyonlu yıllardan sonra da bir başka geleneğin devamı olarak AKP ortayı çıktı. Önce 2002’de ardından da 2007’de AKP, Türkiye’nin son 60 yılına her açıdan damgasını vuran bu partiye acımasız bir darbe indirdi.

Bununla birlikte Demokrat Parti’nin “ricat”ını sadece seçim kazanan bir başka partiye yıkmak doğru değil. 2007 seçimleri öncesi merkez sağın liderliği kavgasını veren Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’ın, hala gizi çözülemeyen nedenlerle biraraya gelememesi, ağırlıklı merkez sağ seçmenin AKP’ye yıkılmasına mazeret oluşturdu!

Bundan sonra da hem ANAP hem DP toparlanma süreci günümüze kadar uzayan siyasi bir yıkım yaşadı. Her iki partide-üstelik gayet ‘mütevazı’ oylarla-TBMM dışında kaldı.

Klasik merkez sağ bitti mi?

Bugün için Türkiye’de merkez sağ seçmenin ortadan kalktığını, bu seçmen kitlesinin yeni bir “doktrin” üzerinden siyasete baktığı söylemek iddialı olur.

Siyasi ve sosyal parametreler, merkez sağ seçmenin geçen zaman içinde beklenti ve politik beklentilerinin değiştiğini elbette söylüyor ama “tapu”yu elinde bulundurduğunu söyleyen partilerin yenilgilerinin ardında sadece bu mazeret yok.

Sembol, liderlik, gelenek ve tarih açısından merkez sağa talip Demokrat Parti’nin yenilgisinin ardında, yine bizzat Demokrat Parti’yi görenler çoğunlukta.

“Liderlik” bu bağlamda eleştiriye uğrayan ilk hedef. Yalnız bu eleştiriyi Mehmet Ağar üzerinden yapmak-hataları çoksa da-anlamlı değil. Zira Demokrat Parti uzun zamandır dokunduğu herşeyi altına çevirecek bir lider arıyor.
Bunda nostaljik bir hava da var. Sık sık Tansu Çiller, Mesut Yılmaz hatta ve hatta “bu işlerin ‘pratiğinden’ elini ayağını çoktan çektiğini söyleyen Süleyman Demirel’in kapısının çalınması da bu yüzden.

Yine de bu isimler hala aktif durumda. Kuşkusuz Süleyman Demirel bu isimler içinde katma değeri ve ağırlığı en yüksek lider. Demirel’in aktif politikaya dönmesi gibi bir durum mümkün olsa, bu Türkiye’deki tüm siyasi dengeleri yerinden oynatacak bir dalgalanma yaratır.

Ama artık biliniyor ki bu olası değil. 22 Temmuz sonrası yaşanan kırılmadan “şifai” olarak istifa ettiğini söyleyen ama hala genel başkan koltuğunda oturan Mehmet Ağar ise en aktif oyuncu.

Ağar’ın istifa etmesi sürecinde DP’deki bir çok gizli lider arayı “acaba” dedi. Ancak Ağar’ın koltuğu kolay kolay bırakmayacağı ortada. Ama kolay kolay o koltukta oturamayacağı da öyle.

Ne genç ne de Demirel!?

Bir başka gerçek de partinin tarihsel birikiminden gelen dallı budaklı ilişkiler bütünü. Hem eski hem orta hem yeni kuşağın talepleri ve ağırlıkları farklı. Doğal olarak mutabakat sağlamak bir çok denge ve hassasiyeti aynı anda kontrol etmekten geçiyor.

Nihayet DP kongresi bu sorunların çözüm yeri olarak ortaya çıkıyor ama aynı zamanda düğüm yeri de burası. Bu düğümü açacak kilitlerden biri olarak ortaya çıkan yeni formülün ismi ise Hüsamettin Cindoruk.

Cindoruk ismini resmiyete döken ise bizzat Mehmet Ağar. Cindoruk birleştirici ve merhem isim olarak artık ortada. 6 Ocak’ta yaşanacak parti olağanüstü kongresinde pürüzler aşılana kadar partinin Cindoruk’a “emanet” edilme hesaplanıyor.

Ama bu evdeki hesap. Zira hem genel merkezden ve teşkilattan Cindoruk ismine destek geldiği gibi köstek de geliyor. Cindoruk’un gelmesinin partiyi karıştırdığını söyleyen çok isim var. Yani klasik tabiri ile DP kaynıyor.

Öyle ki bugüne kadar Mehmet Ağar’ın en yakınındaki isimlerden sayılan Genel Başkan Yardımcısı Melek Atalay dahi Cindoruk için, "O benim adayım değil" diyebiliyor.

Bir çok partili tıpkı Atalay gibi; “Cindoruk ismi için fikrimiz alınmadı. O asla benim adayım olamaz. Partimizin beklentisi DP’yi gençleştirmek.”

Buna rağmen Cindoruk isminin kolay kolay geri alınmayacağı da görülüyor. Zaten “yaşlı” eleştirileri sanki hiç yapılmıyormuş gibi Cindoruk’a gelen destek noktaları da aynı çizgide; Nahit Menteşe, Esat Kıratlıoğlu ve İsmet Sezgin, Cindoruk’un adaylığına açık ve kesin desteklerini bildirdiler.

Birleşmeyi yapacak isim?

Cindoruk’un kendi ismi bile yeter ama merkez sağın bu en ağır toplarından gelen destek aynı zamanda bir başka desteğin, hem de partiyi en çok yönlendireblilecek bir başka ismin “zımni” destiğini işaret ediyor.

Bu isim merkez sağın efsanevi ismi Süleyman Demirel. Cindoruk Ankara’ya gelir gelmez kendisini ziyaret edeceğini ve fikrini soracağı peşinen beyan etti ama bu aşamaya kadar olanlardan Demirel’in bilgisi veya onayı olmadığını düşünmek zaten safdillik olur.

Peki Demirel onaylı bir Cindoruk’un partiye gelmesi ne demek? Bu basit soru aslında bir çok handikapın başlangıç noktası. Cindoruk’un liderlik koltuğuna oturması ile birlikte, DP’den elini ayağını çekmiş, kırılmış veya ötelenip tasfiye edilmiş bir çok ismin yeniden eve döneceği söyleniyor.

Bunlar için de çok fazla sayıda genç isim de var. Bildik isimler de mevcut, taşra teşkilatının umut vaad eden isimleri de. Ama daha önemli bir konu da var.

Ağar kapsayamıyor!

Merkez sağın birleştirilmesi projesinin uğradığı ağır hezimetin Mehmet Ağar ismiyle olmayacağı sezilmiş gibi. Bu Ağar’ın tasfiyesi demek değil. Ağar’ın de içinde bulunduğu ama daha sakin, kapsayıcı, toparlayıcı, karşı tarafı kırıp dökmeden iş yapan bir liderliğe, en azından işin başında büyük ihtiyaç var.

İşte bu isim tam olarak Hüsamettin Cindoruk. Yani Cindoruk’un gelişinde gözetilen mekanizmalardan biri bu. Bu da açılımı sınırsız bir hedef demek! Erkan Mumcu, Mesut Yılmaz gibi zaman zaman “tehlikeli” bulunan sağ figürlerin dahi sisteme dahil edilmesi demek.

Tabi bu bilgi Mehmet Ağar’ın Cindoruk ismine biraz “kerhen” evet dediğini de işaret ediyor. Zira bu projenin gerçekleşmesi Ağar’ı zamanla kuşatabilir. Ağar da bunun farkında.

Bu yüzden Cindoruk’un partiye dönmek için “tek şart” olarak ileri sürdüğü, “önce genel başkan seçilirim, kongre kapanır, sonra organların seçimine bakarız” fikri, ilk günden Ağar cephesinden “Genel İdare Kurulu (GİK)’de seçilecek” hamlesi ile karşılandı.

Bu kibarca “liderlik size ama kritik organlarda hakimiyeti kaybetmeyelim, Cindoruk nasıl olsa gidecek” demek.



Bu haber 1,506 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    2,725 µs