En Sıcak Konular

Ruslar Putin'i neden bu kadar seviyor?

6 Aralık 2007 09:31 tsi
Ruslar Putin'i neden bu kadar seviyor? Rusların Putin yanlısı partileri seçmesini garezle karşılayan Batı'nın usulsüzlük suçlamalarında gerçek payı olsa da, başkanın hakikaten popüler olabileceği göz ardı ediliyor. Putin döneminde Rusların geleceğe dair umudu arttı, çoğu Rus Çeçenya ve dış po

Pazar günki Duma seçimlerinde Vladimir Putin'in zafer kazanacağı büyük ölçüde önceden biliniyordu, fakat sonuç Batı'da garezle karşılandı. Resmi seçim gözlemcisi kodamanlar parmaklarını salladı: Usulsuzlük yapıldığı, işyerlerinde gözdağıyla oy toplandığı söylentileri vardı ve Rus medyasının seçimden haftalar önce neredeyse hep bir ağızdan hükümetin haberlerini sunduğundan yakındılar. Bütün bu yakınmalarda gerçek payı olduğuna kuşku yok.

De Gaulle'e benziyor

Rus seçmenleri hâlâ garip bir hayvan türü adeta, eskiyle yeninin bir melezi. Eski Sovyet günlerinde seçimler parti için bir bahaneydi -ancak ücra, ıssız yerlerde önemli bir olay sayılırdı. Ufak tefek yaşlı hanımlar akın akın sandığa gider ve çayla kekleri (ve genellikle sesi sonuna kadar açılmış müziği) sunan tek parti adayına sebatla oy verirdi. Aynısı hâlâ yaşanıyor ve seçime dair Sovyet döneminden kalma o ücra kent manzarası varlığını sürdürüyor: İnsanlar patron veya patronun adayı için oy veriyor, aynı Britanya'daki büyük toprak sahiplerinin yaptığı gibi.

Fakat Rusya'nın siyasi yaşamında yeni bir veçhe de var: Gerçek bir kamuoyunun doğuşu ve bu, ne kadar üzerine gidilirse gidilsin ortadan kaybolmayacak. Başkan Putin popüler ve Rus perspektifinden bakıldığında, niye popüler olduğunu kolayca görebiliyorsunuz. Gerçekten de son seçim sonucu, bir yanıyla General de Gaulle'ün 1958'deki başarısını andırıyor.

Rusya, aynı o dönemdeki Fransa gibi, ölümcül sonuçlar doğurabilecek bir krizden çıkıyor. 1958'de Fransa aptalca Cezayir savaşı nedeniyle darmadağın olmuştu. Fransa'daki yansımaları vahşeti açısından daha düşük düzeyli olmakla birlikte, son 10-15 yıldır Çeçenya'da tanık olduğumuzla aynı türden bir savaştı bu. Hükümet çöktü; de Gaulle hükümeti ele aldı; yeni anayasa referandumu yüzde 80 oy oranıyla kabul edildi ve De Gaulle hâkimiyetindeki partiler bu oyun üçte ikisine sahipti. Putin'in başarısında da benzer rakamlar söz konusu ve hatta katılım oranı (o da üçte ikinin üzerinde) Putin'e itibar sağlıyor, zira 'yeni doğan demokrasiler'deki seçimlerin başlıca özelliklerinden biri büyük bir seçmen kayıtsızlığıdır.

Bunun arkaplanında şu var: Putin, Rusya'yı tümüyle darmadağın edebilecek bir tarihsel eğilime gayet iyi direndi. Bugünlerde Rusya'nın bütün grafikleri yükselişte. Buna hayati önemde iki mesele de dahil. Birincisi doğum oranı. Komünizm döneminde veya bu dönemin son 30 yılında doğum oranları durmadan geriliyordu; kürtaj dehşet verici bir salgın halindeydi; doğum kontrol yöntemleri gelişmemişti ve kadınlar Sovyet dünyasına çocuk getirmektense kürtaj kliniklerine koşuyordu.

Bugünse doğum oranı tekrar ölüm oranı düzeyinin üzerine çıktı; geleceğe dair bir güven oyudur bu.
Bir başka önemli gösterge var. Rusya imparatorluğunu kaybetti, fakat çoğunluğunu Türk-Tatar halklarının oluşturduğu sayısız azınlığı barındıran bir ülke hâlâ. Bu azınlıkların, İslami bağlantısı olsun olmasın, ayrılıkçı-milliyetçi partileri desteklememesi bir şeylerin ölçüsü: Onlar da Putin'e sıkı destek veriyor. Diğer bir deyişle, Putin bir tür geçici mutabakat bulmuş gibi görünüyor ve Tataristan'ın başkenti Kazan gibi bir yer bugünlerde müreffeh günler yaşıyor.

Putin'in popülerliğini anlamak zor değil. Rusya bir yanıyla ekonomik patlama yaşıyor ve tek neden de petrol fiyatları değil. İşleri yoluna koyuyor ve iyi yönetilen kentlerde önceden görülmemiş bir zenginlik düzeyi var. Kendisine iyi davranılmadığı için öfkelenen bir Muhafazakâr Parti vekili bile, gördüğü bazı evlerin Londra'nın Surrey bölgesindekileri aratmadığını söyleyerek Putin'e yönelik eleştirilerini hafifletiyordu.

Putin'in zaferi, Rusların Çeçen savaşının dehşetine asla bir kez daha dönme niyeti olmadığına yönelik iradesini de yansıtıyor. Moskova tiyatrosu kuşatmasını ve içerdekilerin zehirli gazla öldürülmesini hatırlıyor musunuz? Veya Beslan'da kendi idrarları içinde katledilen öğrencileri? Bu gibi olayların geçmişte kalması da Putin'in itibarını artırıyor ve Putin bunu hak ediyor da.

Daha genel manada Ruslar nihayet birilerinin kendilerini savunduğunu hissediyor. Yeltsin döneminde hükümet palyaçodan farksız görünüyordu -fakat, yazar Arthur Koestler'in de söylediği gibi, "Yakından bakıldığında palyaçonun yüzü kötülüğü de gösterebilir." Yeltsin dönemi yolsuzlukla ele geçen muazzam miktarlarda paranın yurtdışına kaçtığı, Rusların yaşam standartlarının dayanılmaz hale geldiği, fırsatını bulan herkesin göç ettiği bir dönemdi. Yabancılar Rusya'ya küçümseyerek bakıyordu ve Britanya'nın Rusların suçlu gördüğü kişilere sığınma hakkı vermesi büyük öfke doğuruyordu.

Gazetecilerin sevmemesi doğal

Daha da kötüsü, Ruslar Sovyetler Birliği'nin büyük kısmının ele geçirilmesine yönelik bir Amerikan stratejisi olduğunu düşünüyordu; Orta Asya'daki üslere, Hazar'a uzanan petrol çıkarlarına, Polonya ve (polisin Türk üniformaları giydiği) Gürcistan'ın NATO'nun vekilleri haline gelmesine bu gözle bakıyorlardı. Eski SSCB'deki (sözgelimi Ukrayna'daki) hükümetler buna direnirse onları devirecek bir mekanizma vardı: Gösteriler, o veya bu davayı güden Batı yanlısı sivil toplum örgütleri, 'demokratikleşme' sonrası gelecek kelepir özelleştirmeler için pusuda bekleyen fırsatçılar. 'Pembe' ve 'turuncu' devrimler oluyor, bu manzaralara Kiev'deki gibi, ana meydana kurulu çadırlar arasında, adeta Kazakların saldırısına uğramak üzereymiş gibi sinsi sinsi dolaşan Avrupalı parlamenterler eşlik ediyordu. Maskaralıktı bu, fakat daha ziyade kötücül maskaralık ve hepsi Rusya'nın arka bahçesinde olup bitiyordu.

Aynı Batılı diplomatlar ve sivil toplum örgütleri Moskova'da da kendi adamlarını yetiştiriyordu -bazıları elbette dürüst ve ciddi insanlardı, fakat kamuoyunun gözünde hepsi Batı'nın ve potansiyel bir 'Lahana Devrimi'nin ajanıydı.

Putin Rusya'yı, Ukrayna veya Gürcistan'da yaşananlara benzer bir kargaşadan kurtardı. De Gaulle gibi Putin de birçok gazeteci için popüler değil (De Gaulle o gazetecilerden 300'ünü hapse atmıştı). De Gaulle gibi Putin de dış politikada çetin ceviz olabildiğini, hatta baş ağrıtabileceğini gösterdi. Ruslar Putin'i en büyük umut olarak görüyorsa, onları anlamak lazım.

 

Radikal



Bu haber 655 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,626 µs