Kutsal Kâse İstanbul’da!

4 Aralık 2007 17:49 tsi
Sanatçı, şair, köşe yazarı Zülfü Lüvaneli de topa girdi... "Kutsal hazine Çemberlitaş'ta mı" tartışmasına katılan Livaneli "Kutsal kase İstanbul'da" iddiasında. Livaneli kendinden emin görünüyor. Neden mi?

Zülfü Livaneli/Vatan

Kutsal Kâse İstanbul’da mı? 

Çemberlitaş’la ilgili tartışmaları okumuşsunuzdur herhalde.

Bu sütunun altında gizli odalar bulunduğu ve buralarda Hz. İsa’ya ait kutsal emanetlerin saklandığı söyleniyor.

Hatta bu emanetlerin arasında, bütün dünyanın aradığı Kutsal Kâse de varmış.

Biliyorsunuz; Kutsal Kâse meselesi, Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi kitabından sonra milyonlarca insanın kafasını kurcalamakta.

Efsane ve menkıbe nitelikleri çok zengin olan Hıristiyan aleminde herkes “sırların” peşinde.

Nakledildiğine göre Atatürk bile Çemberlitaş hakkında araştırmalar yaptırmak istemiş.

Bir takım Vatikan rahipleri, gizli bir kazı yapmış.

Patrikhane de bu olasılığı tamamen reddetmiyor ama “hazineler 1204 yılındaki Haçlı seferleri sırasında çalınmış olabilir” diyor.

Biliyorsunuz; 1203-1204 yıllarında Konstantinople, Haçlılar tarafından yağmalanmış, taş üstünde taş bırakılmamıştı.

Ama şimdi konuştuğumuz şey; taş üstünde değil, taş altında taş.

Bu yüzden belki de emanetler hâlâ duruyordur.

Acaba Kutsal Kâse İstanbul’da mı?

***

Benim bu soruya cevabım şu: “Evet hazineler kesinlikle İstanbul’da, hatta Türkiye’de!”

Şaşırdığınızı görür gibiyim: Ben tarih uzmanı mıyım, Bizantinist miyim ki bunu kesinlikle söyleyeyim!

Ama bakın bu görüşümü nereye dayandırıyorum:

Dün, Çemberlitaş restorasyonunu yürüten değerli Mimar Abdülkadir Akpınar’la konuştum.

Çemberlitaş’ın altındaki odada kutsal emanetlerin bulunup bulunmamasının bile o kadar önemli olmadığını söylüyor.

Yapılarıyla, kalıntılarıyla öyle bir tarih hazinesi yatıyor ki orada, Kutsal Kâse falan demeden, milyonlarca turisti İstanbul’a getirebilir.

Yalnız Çemberlitaş değil, İstanbul’un tamamı böyle.

Hatta yalnız İstanbul’un değil, Anadolu ve Trakya’nın her yöresi

hazine dolu.

Bizans, Osmanlı ve Selçuklu eserleri gereken özenle, ehil ellerde restore edilse, kazılar yapılsa; Türkiye dünyanın en büyük turizm ülkesi olabilir.

Çünkü Roma’ya giderseniz sadece Roma (biraz da Etrüsk), İspanya’da yalnızca Endülüs ve Katolik kalıntılarını görebilirsiniz.

Ama Türkiye, medeniyetlerin kat kat üst üste yığıldığı bir hazine.

Herhangi bir Türk hükümeti bu işin önemini kavrayabilse ve bu konudaki bürokratik engeller aşılıp, işler ehil ellere teslim edilebilse, birkaç yıl içinde Türkiye bir kültür ve turizm ülkesi olarak zirveye yükselir.

Hem saygınlık kazanır, hem para.

Ama bunun için zihniyet değişikliği şart.

O da ne yazık ki ortada görünmüyor.

Bütün bunların ışığında diyorum ki “Evet kutsal kâse de, altın kâse de, burada! Ama gören göz gerekiyor!”

Bu haber 494 defa okundu.