En Sıcak Konular

İran-Suriye-Türkiye: Pamuk ipliğinde dans!

4 Aralık 2007 13:04 tsi
İran-Suriye-Türkiye: Pamuk ipliğinde dans! Ankara, iki ülke arasında kalmamak için hassas dengelere dayanan bir politikayı uygulayabileceğini düşünüyor. Bir yandan ABD ile ilişkileri eski tatlı günlere çekebilmek politikası ile İran’ın üzülmemesi siyaseti, “Tahran tecriti” baskıs

Başta ABD ve İsrail’in güdümündeki İran’ı yalnızlaştırma/tecrit politikası sonuç vermeye başladı. Bu tasarımın son ürünü olan ve “gerçekte” İsrail-Filistin sorununa odaklanması beklenen Annapolis Toplantısı’nın sonucu daha ziyade İran’ı vuracak gibi!

Gerçekte toplantıya katılan 50’ye yakın ülke, kangren olmuş İsrail-Filistin düğümünün çözümü yolunda “anlamlı” bir adım zaten beklemiyordu. Toplantı öncesi beklenti de bu yöndeydi ve ABD’nin İran’a karşı bir cephe oluşturma planının ekseni içinde görünüyordu Annapolis.

Niteki öyle oldu. Toplantı öncesi İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Lübnan gibi ülkeler zaten bu teze yatmaya başlamışladı. Ancak Türkiye ve Suriye’nin pozisyonu kesin netlikte değildi.

Zaten herkesin bildiği gibi Şam yönetiminin Tahran’la “iyi” ilişkileri mevcut. Ancak görünen o ki Suriye “iyi”den-en azından şimdilik-“normal”e dönmeye çalışıyor.

Yani sözün kısası Şam’ın İran politikasında önemli farklılıklar oluşmaya başladı. Bu gelişmenin işaretleri birden çok ve kayda değer.

Birincisi Suriye için önemli olan Lübnan konusu. Lübnan’ın yeni Cumhurbaşkanı’nın kil olacağı bir zamandır tartışılıyor. “Du”. Görünen o ki Suriye ve ABD, bir isim konusunda zımni bir mutabakata erişmiş durumda.

Bu ciddi bir yakınlaşma. İkinci daha önemli nokta. Suriye’nin Golan bölgesinin geri alınabilmesi yolunda İsrail ile görüşmelerin başlaması beklentisi de karşılanıyor gibi.

ABD bu konuda Şam’a desktek vereceğini işaret etti. Bu Suriye yönetimi açısından anlamlı bir kazanım. Elbette karşılığı da olacak. Washington’un Esad liderliğinden beklentisi basitçe ikiye indirilebilir.

Bir, “uslu” olması. “Usluluk”un birden çok şartı var. Örneğin ABD’nin “rouge state” yani “serseri/gangster devlet” tanımlamasından sıyrılması. Ortadoğu sürecine katılarak diplomasi yapması ve ülkesinden Irak’a illegal geçişleri durdurması.

Şam, bu üç şarta uymaya başlamış durumda. Bölge ülkeleriyle görüşüyor, kendine katkıda bulunmaya çalışıyor ve Ortadoğu’da bir aktör olmaya didiniyor. ABD’ye yönelik keskin ifade ve uygulamalardan kaçınıyor.

Bölgeden son gelen bilgiler Suriye-Irak sınırının da hatırı sayılır biçimde sıkılaşmaya başladığını, ABD’nin canını sıkan geçişlerin iyice minimalize edildiği yolunda.

Beyaz Saray’ın Şam’dan ikinci beklentisi ise Suriye’nin İran’dan uzaklaşması. Bu biraz daha zor bir talep.

Fakat Suriye’nin buna da “adım adım” yaklaştığını gösteren çok sayıda örnek bulunuyor. Örneğin Annapolis muhaliflerinin düzenlediği Şam Toplantısı iptal edildi.

Kaldı ki Suriye’nin Annapolis’e gitmemesi için bizzat İran lideri Ahmedinejad tarafından yapılan uyarı Şam’da yankı bulmamıştı.

İran’dan hâla korkuyor!

Yine de gelişmelere bakarak iki ülke arasındaki iplerin koptuğunu iddia etmek iddialı olur. Tahran-Şam ilişkisi farklı parametrelere dayanıyor ve İran’ın ülke üzerinde ciddi etkisi mevcut.

Bu anlamıyla Şam’ın İran’dan çekindiğini söylemek boş bir tez değil. İran pekala Suriye’nin köklü bir dönüşünü affetmeyebilecek güce sahip. Ama Suriye’nin daha çok korktuğu şeyler de var.

Bunların başında da bizzat ABD geliyor ve Şam, ABD’nin gücünün rejimi etkileyebilecek çapta olduğunun farkında. Bu yüzden “iktidarın bekası” için ABD ile diplomatik açılımlara başlandığı rahatça söylenebilir.

Sonuç olarak artık kemikleşmiş bir İran-Suriye ekseni bölgede var denemez. Tersine ilişkiler koptu da denemez. Şam şu anda pamuk ipliğinde dans ediyor.

Ankara’nın kararı?

Türkiye rahatlıkla söylenebilir ki İran ve Suriye ilişkileri konusunda son derece “titiz” davranıyor. İki ülke ile de ilişkilerini sağlıklı zemine oturtmak ve ilişki kurmak konusunda sorunu yok.

Suriye ile ilişkisi son 20 yılın en iyi noktasında. Aynı sıcaklıkta olmasa da İran’la da durum hemen aynı.

Fakat Ankara, ABD ve İsrail’in sürüklediği İran’ı tecrit politikasının da tam olarak farkında. İşin nereye varabileceğini de görebiliyor.

Türkiye’yi zorlayan meselerden birisi Türk kamuoyunun bir süredir Amerikan karşıtı bir ruh haline sahip olması. Bu iki ülkeyi de rahatsız ediyor. Öte yandan, yine aynı kamuoyunun İran’ı “beğenen” bir yönü de var.

Tahran’ın ABD karşıtı söylemleri, kamuoyunun ABD muhalifi tutumunun üzerine oturduğundan bu sosyolojik tablo iç siyaset açısından dengenin bulunmasını zorlaştırıyor.

Tersine, Kuzey Irak ve terör örgütü üzerinden yaşanan son gelişmeler ve ABD’nin bu konularda Türkiye ağzıyla konuşmaya başlaması, İran politikasının belirlenmesi için Ankara’nın rotası konusunda biraz daha netlik veriyor.

Yine de Ankara, iki ülke arasında kalmamak için hassas dengelere dayanan bir politikayı uygulayabileceğini düşünüyor. Bu mümkün olabilir. Bir yandan ABD ile ilişkileri eski tatlı günlere çekebilmek politikası ile İran’ın üzülmemesi siyaseti, “tecrit” baskısına ezilmeden sağlanabilir.

Ama nereye kadar? Görünen o ki, Türkiye bir yıl içinde bu konuda kesin bir karar vermek zorunda kalacak. Sonucun ne olacağını kestirmek oldukça zor.

www.iyibilgi.com Ankara



Bu haber 2,032 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,584 µs