Bu kart çok tehlikeli! | " /> Bu kart çok tehlikeli! | "/>

En Sıcak Konular

İşaret fişeği: Bu kart çok tehlikeli!

4 Aralık 2007 09:38 tsi
İşaret fişeği: Bu kart çok tehlikeli! “Türkiye Malezya olur mu” tartışmasını unutmuş olamazsınız… O tartışma başlamadan önce iyibilgi’de yazılan “sıkı korunun, Malezya tartışması geliyor” haberini de… Şimdi yeniden uyarıyoruz… Bu kez farklı bir

Bugün Hürriyet gazetesinin sayfalarını açanlar “medya ve şiddet mercek altında” haberiyle karşılaştılar. Haberin içine yedirilen Vuslat Doğan Sabancı fotoğrafı Doğan grubunun medyanın şiddet üzerindeki rolüne savaş açtığı izlenimi uyandırıyordu. Haber şöyleydi: Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ve BM Nüfus Fonu Türkiye temsilcisi Peer Sieben’in birlikte imzaladığı davet mektubunda, medyanın şiddetle ilişkisinin madalyonun iki yüzü gibi olduğu, bir yanı şiddeti yansıtarak yeniden üretirken, diğer yanının ise şiddetle mücadele için ciddi bir baskı oluşturduğu belirtiliyor…

Madalyonun öteki yüzü: Özkök

Hürriyet gazetesinde bu haberle birlikte madalyonun bir yüzünü görüp basın-şiddet ilişkisinin masaya yatırılacağına sevinirken, gazetenin ilerleyen sayfalarında “madalyonun öteki yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Ertuğrul Özkök’le…

Özkök’ün bugünkü yazısı evlere şenlik bir şiddet döngüsü… Tıpkı “Türkiye Malezya olur mu” tartışmalarını başlattığı gibi yeni bir kart açıyor Özkök. Bu kez tehlikeli bir kart bu. Toplumu kamplara bölmekle kalmıyor… Toplumun huzur içinde yaşayan geniş kesimlerinin birbirinden nefret ettiği algısını oturtmaya çalışıyor.

Radikal inanç!

Geçtiğimiz günlerde yine kendi gazetesinin sayfalarına yansıyan “Kızıl Bayrak gazetesini satan türbanlı kız” haberinden yola çıkan Özkök ilginç tespitlerde bulunuyor. “Kızıl Bayrak gazetesini satan kızın başında türban var. Yani, komünizmin sembolü ile siyasallaşmış dinin sembolü, aynı kızın üzerinde birleşmiş. Yani iki radikal inanış bir araya gelmiş...” diyor Özkök. “İki radikal inanış”a dikkat. Özkök kimilerine göre başörtüsü, kimilerine göre türbanı marjinalleştiriyor, “radikal inanç” olarak tanımlıyor. O “radikal inancın” şu an Köşk’te, Başbakanlık konutunda olduğunu bir kenara bırakın. Bu işin siyaset kısmı. Yani ona bu saptamanın muhatapları Cumhurbaşkanı ve Başbakan ya da eşleri yanıt versin. Ancak sokaktaki milyonlar ne olacak? Özkök bu ülkede barış içinde yaşayan milyonları “radikalleştirerek” ne yapmaya çalışıyor, bunu anlamadık.

Birbirinden nefret eden insanlar?

Özkök başörtüsünü ya da türbanı öylesine marjinalleştiriyor ki yaptığı küçük bir kelime oyunuyla onu günlük yaşamında kullanan herkesi nefretle özdeşleştiriyor. Üstelik “Türkiye Malezya olur mu” tartışmasında olduğu gibi tamamen yoruma dayanarak. “Burada beni daha da fazla rahatsız eden bir şey var. Kızın yüzündeki nefret ifadesi...” diyor Özkök. Bir fotoğraftan yola çıkarak böyle söylüyor. Halbuki o hepimizden daha iyi biliyor ki deklanşore basarak yakaladığınız ‘an’ saliselerle ifade edilir. Yani objektifin arkasında durarak bir kişiye istediğiniz imajı verebilirsiniz. Bush’u düşünürken o anı dondurabilir, onu “düşünürmüş” gibi gösteren fotoğraflar çekebilirsiniz, ya da en sakar halini ortaya koyan fotoğraflar. Aynı kişiyi fotoğraflarla zıt gösterebilirsiniz. Özkök bunu iyi biliyor. Ama geçiyor işte…

Özkök türban ya da başörtüsü ile nefreti öyle özdeşleştiriyor ki ustalıkla çizmekte olduğu resmi şu noktaya bağlıyor: “Öyleyse bu kız kimden nefret ediyor? Elindeki gazeteyi dikkate alırsak, "hákim sınıflardan", "burjuvaziden". Başındaki türbana bakarsak, "laiklerden"...”

Bu sözlerden ne anlamalıyız şimdi? Türbanlılar ya da başörtülüler “laiklerden” yani başı açıklardan nefret mi ediyor. Özkök’ün yazısında değindiği anketten yola çıkarsak Türkiye’de başını örten kadın %60 dolaylarında. O halde şöyle mi söylüyor Özkök: Bu ülkede iki kamp var ve birbirlerinden nefret ediyorlar… Bu ifade bölücülüğün neresinde duruyor? Bölücülük sadece topla tüfekle mi yapılır? Geçelim…

Amaç “anayasa tartışmaları”

Türkiye Malezya olur mu tartışmasını başlatan ve bitiren adam Özkök’ün yeni bir türban tartışması açmaya çalıştığı ve bunu neden yaptığı yazısının sonuna serpiştirilmiş. “Bunları tartışmalıyız. Çünkü önümüzde Anayasa değişikliği var” diyor Özkök ve şöyle devam ediyor: Bu siyasal sembol, Anayasa ile teminat altına alınmalı mıdır? Ben ısrarla "Hayır alınmamalı" diyorum. Çünkü türban, siyasal bir nefretin ifadesi haline gelmiştir ve buna Anayasal teminat getirmek, "mahalle ve arkadaş baskısını" meşrulaştırmak anlamına gelecektir.

Özkök siyasi bir kavgayı çok tehlikeli bir zeminde başlatıyor tekrar. Hükümete mesaj vermek isterken “siyasal nefretin sembolü” diye nitelediği ve “radikalleştirdiği” türban ya da başörtüsü üzerinden adım atıyor. Yani yine toplumun kırılgan yapılarının üzerine oynuyor. Her defasında aynı oyunu sahneliyor Özkök. Her defasında Özkök’ün yazdıklarını samimi bulanlar bu yazdıklarımızı iki kere okumalı. Çünkü Türkiye’nin gerçekten huzura ihtiyacı var. Enerjimizi içkavgalara harcamakla elimize hiçbir şeyin geçmeyeceği kesin. “Türkiye Malezya olur mu” diye bugün unuttuğumuz önemsiz bir tartışma yüzünden dünyada olup bitene neredeyse sırtımızı dönmüştük. Şimdi yine aynısını yapmayalım! Aramıza kalın duvarlar örmeye çalışanlara geçit vermeyelim!



Bu haber 2,903 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,322 µs