Türkiye PJAK’a mı razı edildi acaba?

3 Aralık 2007 17:00 tsi
BEYAZ Saray Zirvesi’nde ABD’nin iki yüzlü Kürt politikası apaçık bir şekilde ortaya çıktı, ama kimse üzerinde durmadı. Oysa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan görüşme sonrasında düzenlediği basın toplantısında lafı ağzında çevirip durdu, somut bir

Şimdi taşlar yerine oturmaya başladı. Gözüken o ki, ABD Kürt politikasında sadece bir değil iki tercih birden sergiliyor. Bu iki tercihi, Kürt politikasında ABD’yi iki yüzlü haline getiriyor.

Tercihinin ilkini zaten bizzat Başkan George Bush’un ağzından dinledik. ABD, PKK’yı "ortak düşman" olarak ilan edip ilk tercihini yaptı.

İkinci tercihi ise ABD Büyükelçisi’nin kahvaltısıyla belli oldu. Büyükelçi, kahvaltıya davet ettiği isimlerin arasına DTP’yi katmadı. Buna karşılık Irak’ın kuzeyiyle ilişkileri son derece iyi isimleri çağırdı. Kıdemli Kürt siyasetçileri Şerafettin Elçi, Serhat Bucak ve Haşim Haşimi gibi. Wilson, DTP’nin (ve belki de PKK’nın) Kürtlerin tek temsilcisi olduğu iddiasına itirazını ortaya koydu.

Dahası, PKK ile arasına mesafe koymayan DTP ile bizzat muhatap olmayacağını da açıkladı. Bütün bu tercihler tabii ki Büyükelçi Wilson’un şahsi meselesi değil: ABD sadece Türkiye ile PKK arasında seçim yapmakla kalmadı. Kürtler arasında da safını belirledi, Barzani tercihini teyit etti.

Önümüzdeki döneme ilişkin kritik soru çok açık: Barzani bölgede bugün var yarın yok olacak ABD’ye güvenerek.. PKK ile gerekirse silahlı mücadeleyi göze alabilir mi? Açıkçası pek sanmıyorum.

Ama eğer aynı Barzani, Türkiye ile geleceğini sağlam görürse ve ABD’nin İran’a vurmayacağı kesinleşirse, iş değişir.

Kendimizi kandırmayalım: PKK’yı düşman ilan ederken PJAK konusunda susan ABD’nin Kürt politikasında iki yüzlü davrandığını görmek zorundayız. ABD PKK’yı ortadan kaldırarak Türkiye’yi yanına alırken, PJAK’ı daha güçlü bir örgüt haline getiriyor. Oysa İran ile birlikte Türkiye de PJK’la karşı karşıya kalacak. Çünkü PJAK ne kadar acıdır ki ABD ve İsrail’in apaçık desteklediği, Kıbrıs Rum kesiminin, Ermenistan’ın ve Rusya’nın desteklediği bir büyük uluslarası terör örgütü, daha doğrusu gayri resmi Kürt kurtuluş ordusu haline getiriliyor.

ABD’nin tercihiyle PKK konusunda katedilecek yolun sonuna hızla yaklaşıyoruz. Devamında aynı yol Türkiye’yi Kürtler arasında seçim kavşağına götüreceğe benziyor: Türkiye, PKK’nın yok edilmesinin karşılığında PJAK’a mı razı edildi acaba? Bu arada Kuzey Irak’taki Barzani’yi de tanımaya mı zorlanıyor acaba?

Bana sorarsanız Ankara, Barzani ile on-on beş yıl önceki ilişki tarzına çoktan razı. Ama Barzani kanadı artık kendi kamuoyunda prime yönelik jestler bekliyor olabilir.

Irak’ın toprak bütünlüğüne aykırı düşmeyecek ama Kuzey Irak’taki Kürt devletini ve Barzani yönetimini tanıdığını gösteren ve doğrudan işbirliği sağlayan yaratıcı çözümler bulmaya zorlandığı söylenebilir, Türkiye’nin.

Türkiye, PKK’dan kurtulayım derken PJAK’ı mı büyütüyor ve Barzani’ye razı mı oluyor?

Barzani, PJAK’a dönüşen PKK ile gerekirse silahlı mücadeleyi göze alabilir mi?

ABD, Türkiye’ye, İran’a ve Suriye’ye düşman, ikinci bir İsrail olan Kürt devletini kuruyor, PKK’yı ortadan kaldırma karşılığında.. Birkaç sene sonra Türkiye’nin PJAK ile savaşmaya başladığını görürseniz şaşırır mısınız? ABD’nin Kürt politikasındaki sözkonusu iki yüzlülüğünü göremeyenler şaşırabilirler tabi.

 
Haber7

Bu haber 593 defa okundu.