En Sıcak Konular

Türkiye KYOTO'yu neden imzalamıyor?

3 Aralık 2007 10:55 tsi
Türkiye KYOTO'yu neden imzalamıyor? KYOTO uzmanı Arıkan, Türkiye'nin Kyoto Protokolü için hiçbir zaman söz vermediğini, bu anlamda ABD ve Avustralya'dan farklı konumda olduğuna dikkat çekerek, ''Türkiye, 'Kyoto iyi bir şeydir, yeter ki bizim konumumuz doğru tanımlansın' diyor'' dedi

Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) İklim Değişikliği Proje Yöneticisi Yunus Arıkan, ''Türkiye'nin tartışması, Kyoto Protokolü'nü imzalayıp imzalamamak değil. Protokolü imzalamanın zamanlaması, nasıl olacağı tartışılıyor'' dedi.

Arıkan, ''Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü'nün, sürdürülemez yaşam kalıplarının önündeki ilk ve en güçlü adım olduğunu'' belirterek, Kyoto Protokolü'nün 2012'den sonra geliştirilecek, eksiklikleri giderilecek bir ruhu olduğunu söyledi.

Türkiye'nin bugün protokole taraf olması durumunda, 2012 yılına kadar herhangi bir yükümlülüğünün olmayacağını belirten Arıkan, ''2012 sonrasında ise mutlaka bir yaptırım olacak ama Ek-b listesi dışında bir liste oluşturulabilirse ki bunun için Kore, Meksika gibi ülkelerin adı geçiyor, Türkiye şunu savunabilecek: 'Ben daha esnek hedefler alarak, hem kalkınmama devam edip, hem de çevreyi koruyabilirim''' diye konuştu.

Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne katılma yönündeki tartışmalarını en üst düzeyde yürüttüğünü hatırlatan Arıkan, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin tartışması, Kyoto Protokolü'nü imzalayıp imzalamamak değil. İmzalamamak gibi bir senaryosu yok Türkiye'nin. Protokolü imzalamanın zamanlaması, nasıl olacağı tartışılıyor.

Kyoto Protokolü, 2013 sonrasında yeni ülkelerle genişleyecekse, ilk ülkeler arasında Türkiye gelecek. Türkiye, AB müzakerelerini Kyoto paralelinde yürütebilirse, karşılıklı fayda sağlanır. Bu, Türkiye'nin hem AB müzakere sürecini olumlu etkileyecek hem de Türkiye ile başlayacak yeni süreç, Kore ve Meksika gibi ülkelerin de sürece katılmasına destek olacak. Böylelikle Türkiye, protokolün uluslararası alandaki yönüne de katkıda bulunacak.''

-SÖZLEŞME VE PROTOKOL HAKKINDA-

1992 yılında Rio De Janeiro'da kabul edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girdi.

Atmosferde tehlikeli bir boyuta varan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının, iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini önlemeyi ve belli bir seviyede durdurmayı amaçlayan Sözleşmeye ek olarak kabul edilen Kyoto Protokolü ise Aralık 1997'de Japonya'nın Kyoto şehrinde görüşüldü, 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girdi.

BM Çerçeve Sözleşmesi kapsamında alacakları yükümlülüklerin belirlenmesi nedeniyle ülkelerin yer aldığı ekler, sözleşmenin en kritik ve önemli ayrıntılarından biri olarak değerlendiriliyor. Sözleşme metni ve eklerinin yazıldığı dönemde uluslararası alanda Doğu Bloku'nun yıkılması ve Varşova Paktı'nın dağılması gibi tarihi süreç göz önüne alınarak Ek-1, Ek-2 ve Ek-1 dışı olarak 3 temel ülke grubu tanımlandı.

Türkiye, OECD üyesi olması nedeniyle başlangıçta sözleşmenin Ek-1 ve Ek-2 listesinde yer alıyordu. Kendi gelişmişlik düzeyini koşul olarak göstererek itiraz eden Türkiye'nin özel koşulları 2001 yılında tanındı ve isminin Ek-1'de kalıp, Ek-2'den silinmesine karar verildi.

Kyoto Protokolü'nün Ek-b listesi ise Sözleşmenin Ek-1 listesinde yer alan taraf ülkelerden oluşuyor. Ek-b ülkeleri, protokol kapsamında sınırlama getirilen altı sera gazı toplam emisyonlarını, 2008-2012 döneminde 1990 yılı seviyesinin en az yüzde 5 altına indirmeyi taahhüt ediyorlar.

Ek-1 dışı ülkeleri ise emisyonları indirme zorunluluğu olmayıp, gönüllülük esasına göre sera gazlarını azaltabilecekler. Protokolün imzaya açılması safhasında sözleşmeye taraf olmayan, ancak Ek-1 listesinde yer alan Türkiye, Ek-b listesinde yer almıyor.

Kyoto Protokolü ile devreye girecek önlemler, pahalı yatırımlar gerektiriyor. Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirmeyi amaçlayan protokol, ulaşımda ve çöp depolamada çevreciliği temel ilke olarak görüyor.

Protokole göre, atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek; fosil yakıtlar yerine biyodizel yakıt kullanılacak.

Çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemlerin yeniden düzenlenmesini şart koşan protokole göre, termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistem ve teknolojiler devreye sokulacak.

Protokole göre, güneş enerjisinin önü açılacak, karbon sıfır olduğu için nükleer enerji ön plana çıkarılacak, fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üreten ülkelerden daha fazla vergi alınacak.

Zaman



Bu haber 702 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,447 µs