Pnömokok aşısı müşterisini arıyor

Eskiden hastalıkları iyileştirmek için ilaçlar üretilirdi. Şimdi, ilaçlar tasarlanıyor; sonra bu ilaçlara uygun hastalık bulunuyor. Hedef kitle tanımlanıyor, hedef kitleye uygun paket tasarımı, lansmanlar, halkla ilişkiler kampanyaları yapılıyor. Bir sağlık hizmetinden çok, herhangi bir endüstri ürünün piyasaya verilmesini anımsatıyor bunlar insana. Parfüm, kahve, ilaç, hepsi benzer şekillerde pazarlanıyor… Mesela ilaç şirketi Lilly, Prozac isimli ilacının “regl öncesi disforik bozukluk” ismini verdikleri hastalıkta (daha başka bir deyişle her kadının her ay yaşadığı sıradan regl öncesi gerginlikler) kullanılması için ismini “Sarafem” olarak değiştirdi ve pembe bir paket tasarımı yaptırdı.

Şimdi de, çok para harcanmış bir halkla ilişkiler kampanyasıyla kafalarımıza bir mikrop ismi kazınıyor: PNÖMOKOK. Bayram değil, seyran değil, bu mikrop ismini neden öğrendik derken, bu mikrobun Prevnar isimli aşısının Türk ilaç piyasasına giriş yaptığını okuyoruz.

Hem de ne giriş…

“Bilinçlendirme kampanyası” adıyla yapılan aşı satışına yönelik halkla ilişkiler ve reklam kampanyası ile hemen bir internet sitesi kurmuş, basın bültenlerini bütün gazetelerde yayınlatmış, televizyon, gazeteler ve internette çarşaf çarşaf reklam vermiş durumdalar. Bütün gazeteler “bu mikrop hakkında ne kadar bilinçsiz olduğumuzu” yazıyor. Halkla ilişkiler uzmanları önceden doktorlara da eğitim vermiş olacak ki, Sağlık Bakanlığı’nın zorunlu aşıları arasında olmamasına rağmen bazı doktorlar “bebek” hastalarına bu aşıyı önermeye başlamış bile. İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Sağlık Ocakları’nda yapılan aşılar arasında yok ama doktor yapılmasını isterse eczaneden “sadece” 120 YTL’ye alınıyor. Üstelik kampanya, tek dozla kalmayıp, dört doz aşı yaptırılmasını öneriyor. Hedef kitle 0-2 yaş grubu bebeler!

Aşılar sadece fayda mı verir?

Aşılamayla önüne geçilmiş hastalıklar ve aşıdan fayda görmüş milyonlarca insan var, bu bir gerçek… Fakat bilim dünyasında aşılarla ilgili son derece ciddi tartışmalar da sürüyor. 

Belki biliyorsunuzdur, ABD’de devletin aşı takvimindeki aşıları yaptırmak zorunludur. Avustralya’da ise, ancak anne baba izin verirse çocuğa aşı yapılabilir. Neden Avustralya’da mecburi değil?

Son senelerde, bazı aşıların formülünde bulunan “cıva (timerosal), alüminyum” gibi ağır metaller nedeniyle çocuğa yarardan çok zarar verebileceği iddia ediliyor… Otizm, astım, alerji, dikkat dağınıklığı, felç, genetik tahribat, kanser, diyabet, MS gibi hastalıklarla ilişkili oldukları iddia ediliyor. Formaldehit, fenol gibi bağışıklık sistemini zayıflatan maddeler içerebiliyorlar, vs, vs. Yani, aşı dünyası tozpembe değil maalesef…

Cıva ve alüminyumun hiçbir şekilde vücuda alınmaması gereken kanserojen maddeler olduğu biliniyor. Nasıl bir mantıkla bu kanserojen maddelerin bebek vücuduna şırınga edilen bazı aşılarda kullanılmasına izin verildiğini anlamak çok zor...

Bilim dünyasında süregiden bütün bu tartışmaların ışığında, aşıların hangi maddelerle, hangi yöntemlerle üretildiğini, piyasaya çıkmadan önce ne tür testlere tabi tutulduğunu bilmek ve olası yan etkilerini çok iyi değerlendirmek gerekiyor.

Prevnar abartılmış

Prevnar aşısı ise bizde yeni ama Avustralya ve ABD birkaç senedir tanıyor. Tüm aşıların gerekli mi gereksiz mi, faydalı mı zararlı mı olduğu tartışılırken, bu tartışmalardan Prevnar da nasibini aldı.

Dönemin Pitsburg Üniversitesi Otolaringoloji akademisyenlerinden Prof. Dr. Erdem Cantekin, Eylül 2000’de düzenlenen 2. Uluslararası Aşı Bilgi Merkezi Konferansı’nda Prevnar’ın “faydasının aşırı derecede abartıldığını ve belirgin risklerinin olduğunu” ifade etti. Aşının test edilme sürecinde plaseboyla değil, bir menenjit aşısıyla karşılaştırılmasına, deneylerin tam olarak sonuçlanmadan raporlarının hazırlanmasına ve onay sürecindeki çıkar ilişkilerine dikkat çeken Prof. Cantekin, aşının FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onaylanmış olmasını “sorumsuzluk” olarak tanımladı.

Bu linkte yer ayrılan uzun bir Prevnar eleştirisinde ise, aşının başka özelliklerine dikkat çekiliyor:

“Prospektüste, üç farklı yerde aşının damar içine enjekte edilmemesi gerektiği yazıyor. Devamlı kımıldayan ve damarları çok küçük olan bebek ve çocuklarda aşının damara denk gelme ihtimali vardır. Prevnar’ın altı haftalıktan küçük bebekler üzerinde denenmediği söyleniyor ama ‘altı haftalıktan itibaren verilebilir’ deniyor. Bebek bir gün önce aşı olamazken, bir gün sonra aşı olabilir mi? İlacın üreticisi ‘Prevnar karsinojenik veya mutajenik potansiyel veya fertilite azalması konularında değerlendirilmemiştir’ diyor.”

Hayata yeni başlamış bebeklere verilecek herhangi bir damla aşının her türlü yan etki bakımından denenmiş olması gerekmez mi?

Satılık Hastalıklar – Yazarlar: Ray Moynihan ve Alan Cassels
http://www.consumercide.com/blog/index.php?title=new_pneumococcal_vaccine_an_even_worse_b&more=1&c=1&tb=1&pb=1
http://nccn.net/~wwithin/prevnar2.htm
http://www.whale.to/m/pneumococcal.html
www.marnieko.com/vaccine2.jpg
http://beslenmebulteni.com/beslenme/modules.php?name=News&file=article&sid=77

www.iyibilgi.com