En Sıcak Konular

Kod adı Şemdinli!

0 0 0000 00:00 tsi
Kod adı Şemdinli! “Lübnan işi, Afganistan veya Bosna'ya gitmek gibi değildir. Irak tekeresinden farkı askerin bu kez istekli olmasıdır. Bizi Lübnan'a sürükleyen -belki İran'a da sürükleyecek- tasarının kod adı, 'Şemdinli Vakası'dır.”

Ömer Lütfü Mete, Lübnan’a asker gönderme tartışmalarına farklı bir pencereden bakıyor. İşte Mete’nin yazısı:

Şemdinli'den Lübnan'a marş marş

YORUM ve tepkilerimi takip edenler, baştan beri hangi gerekçelere dayanarak Lübnan'a asker göndermeye karşı çıktığımı, bunları da neredeyse canhıraş ifadelerle kayda geçirmeye çalıştığımı bilirler.

En çok da devlet haysiyeti adına böyle bir çağrıya -kabul etmeyi bırakınız- muhatap görülmeyi dahi onur kırıcı bulmuştum. Zira 'Kuzey Irak'a giremezsin ama Lübnan'a geleceksin' diyenlerin küstahlığına katlanmayı gerektiren kamburu havsalam almaz. Üstelik bir maşadan ibaret cinayet çetesini boş inlerini bombalamak için Kandil'e girmek Türkiye'nin kilitleneceği bir hamle değilken. Hatta bu kilitleniş, düşmanın şimdiye kadar karlı çıktığı bir süreç iken! Türkiye ayağının altındaki mayına bakmaktan arkasını, sağını, solunu gözetemez, en önemlisi ufkunu göremez olmuş iken... Buna rağmen 'uluslararası toplum' denilen 'Küresel Köle Avcıları Kulübü' güncel işbirlikçi çatısını oluşturan Kuzey Irak aşiret yönetiminin hatırı için eteğimizi silkelememize dahi karşı çıktı:
- Bunu yapamazsınız, Peşmerge dostlarımızın üzeri tozlanır. Fakat Lübnan'a gelip pirincin taşını ayıklayacaksınız.
Şimdi; hükümet kesinlikle gönülsüzce ama yarı-gizli zorunluluklar yüzünden Lübnan'a asker gönderme kararı almış, gereğine girişmiştir. Bu durumda özgür düşüncenin namus borcu ancak, temel tespitleri kayda geçirmekle ödenir.

1) Hükümet Sözcüsü Sayın Çiçek, AKP kadrosu içinde devlet bilinç ve kültürü en yüksek siyasetçi olarak, Lübnan'a asker göndermeyi, mevcut şartlarda en iyi savunabilecek kişidir. Fakat bakanın şahsi yeterliliği, hükümetin işe kerhen razı olduğunu gizleyememiştir. Çiçek'in 'kale arkasından maç seyretmeyelim' sözü, ilk bakışta 'susturucu' görünse de, gerçekte kişinin kendi şakağına kurşun sıkmasından farksızdır. Zira hükümetin daha dün Kandil Dağı için sergilediği dayılanmaların askıda kalışı, 'kale arkasından maç seyretmeme' mantığını çürütmektedir.

2) Irak tezkeresinin reddini önümüze dayatıp bu sefer fırsatın kaçmaması için 'Küresel Köle Avcıları Kulübü' tarafından rehin alınmamızı aşk ile savunanlar dalalet değil, ihanet cephesine kaydedilmek durumundadırlar. Şu günkü Irak'ın hali ortada iken, 'Türkiye, aslan ABD'nin Bağdat'taki leş artıklarından sebeplenen çakal olamadı' diye vahlanabilenler, dalalet terimine sığmazlar.

3) Lübnan işi, Afganistan veya Bosna'ya gitmek gibi değildir. Zira bizi oraya çağıranlar hemen hemen aynı gün 'Kuzey Irak'a giremezsiniz' diyenlerdir. Oysa Bosna'ya veya Afganistan'a giderken, -yararlı veya yararsız- istediğimiz an Kuzey Irak'a da giriyorduk.

4) Irak tezkeresi sadece hükümet sıkı asılmadığı için değil, askeri liderlik istemediği için reddedilebilmişti. Bu askeri farkı, ilk Körfez Savaşı'ndan akıllarda kalan 'savaş istemezük' özetli üniforma çizgisinden mi doğduğu, yoksa Özkök diplomasisinden mi kaynaklandığı tartışılır. (Emin değilim ama bu farkı, ABD ile Irak için diplomatik ve askeri mutabakat arayışının fiilen tıkanık olduğunu görmüş Özkök'ün teennisi ile açıklayabilmeyi teselli sayarım.)

5) Bütün isteksizliğine rağmen hükümet Lübnan'a gitme kararı almışsa birinci dayanağı, Özkök liderliği ile Büyükanıt liderliği arasındaki farktır. Yokluğundan ötürü Paul Wolfovitz'in Türkiye'ye hakaret yağdırdığı askeri liderlik bu sefer işin gerçek ve derin müteahhididir.

6) Bu tezkereyi desteklemek Baykal için mantıki zorunluluktur. Büyükanıt'ın yolunun kesilmesi ihtimaline karşı kılıç kuşanan Baykal bu tercihinin bedelini ödemelidir. Zira bizi Lübnan'a sürükleyen -belki İran'a da sürükleyecek- tasarının kod adı, 'Şemdinli Vakası'dır.



Bu haber 341 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,030 µs